1. HABERLER

  2. ETKİNLİK

  3. “Saf Suresi Işığında İslami Mücadelede Farklılaşmaya Karşı Safları Sıkı Tutmak!”
“Saf Suresi Işığında İslami Mücadelede Farklılaşmaya Karşı Safları Sıkı Tutmak!”

“Saf Suresi Işığında İslami Mücadelede Farklılaşmaya Karşı Safları Sıkı Tutmak!”

Özgür-Der Sivas Şubesi’nin sürekli hale getirdiği Cuma dersleri son olarak 6 Ocak 2017 Cuma akşamı Tufan Caymaz’ın Tefsir çalışmasıyla devam etti.

07 Ocak 2017 Cumartesi 20:20A+A-

 “Göklerde ve yerde ne varsa tümü Allah'ın sınırsız şanını yüceltir çünkü yalnız O'dur kudret ve hikmet sahibi. Siz ey imana ermiş olanlar! Niçin bir türlü söylüyor, başka türlü yapıyorsunuz; yapmayacağınız şeyi söylemeniz Allah nazarında en tiksinti verici şeydir! Gerçek şu ki Allah (yalnızca) kendi davası uğrunda, sağlam ve yekpare bir bina gibi, kenetlenmiş saflar halinde savaşanları sever. (Saff Suresi; 1-4)”

15 gün önce yapılan çalışmada “fırkalaşma” konusu işlenmiş ve parçalanmanın, bölünmenin yeryüzünde hiçbir harekete menfaat getirmediği vurgulanmıştı. Bu bağlamda Kasas Suresi 4. Ayeti tekrar gündeme taşıyan Caymaz, “O ülkede Firavun kendini büyüklük duygusuna kaptırmış ve ülke halkını kastlara, sınıflara ayırmıştı. (Öyle ki,) onlardan bir kısmını iyice hor ve güçsüz görmek istiyor (ve bunun için de) erkek çocuklarını öldürüyor, (yalnız) kadınlarını sağ bırakıyordu: çünkü o, gerçekten de, (yeryüzünde) bozgunculuk çıkarmak isteyen kimselerdendi.” ayetini okuduktan sonra Hz. “fırkalaşma” hadisine değinen Tufan Caymaz, bu sözlerin gaybı bilmediğini pek çok defa belirten Peygamberimize ve karakterine yakışmadığını, son elçinin bölünmeyi normalleştirici sözler sarfetmeyeceğini sözlerine ekledi. Bu bağlamda konuşmacı En’am Suresi 159. Ayeti okudu: “İnançlarının bütünlüğünü bozarak guruplara, fırkalara ayrılanlara gelince: onlar için yapabileceğin bir şey yoktur. Unutma, onların işi Allaha kalmıştır: ve zamanı geldiğinde Allah onlara vaktiyle yaptıklarını gösterecektir.”

Saff Suresi’nin ilk ayetlerine tekrar dönen Tufan Caymaz, ilk ayetteki “Göklerde ve yerde ne varsa tümü Allah'ın sınırsız şanını yüceltir çünkü yalnız O'dur kudret ve hikmet sahibi.” Cümleleri ile devamında “Siz ey imana ermiş olanlar! Niçin bir türlü söylüyor, başka türlü yapıyorsunuz” şeklindeki ifadenin bir karşılaştırma olduğunun altını çizdi. Yerde ve gökte olan her şey Allah’a karşı görevlerini yerine getirip, itaat ediyorken iman eden kimliklerin yapmayacakları şeyleri söylemesinin oluşturduğu çelişkinin vurgulandığını belirtti. Caymaz, konuşmasının devamında Allah’ın çağrısına karşılık vermenin seçilmişler arasına girmek olduğunu söyleyerek bakara Suresi 44. Ayeti okudu: “Siz kendinizi unutarak diğer insanlara erdemli olmayı mı öğütlüyorsunuz -hem de ilahi kelamı okuyup durduğunuz halde?- Siz hiç aklınızı kullanmaz mısınız?

VAHDET YAHUT İTTİFAK GİRİŞİMLERİ HAKKINDA

Türkiyeli Müslümanların uzun süredir vahdet yahut ittifak arayışında olduklarını fakat ne yazık ki hemen her çevrenin fedakarlığı hep karşı taraftan beklediğini söyleyen Tufan Caymaz bu nedenle birlik beraberliğin bir türlü tesis edilemediğini belirtti. Saff Suresi 4. Ayette geçen “Gerçek şu ki Allah (yalnızca) kendi davası uğrunda, sağlam ve yekpare bir bina gibi, kenetlenmiş saflar halinde savaşanları sever” ifadelerini üzerinde duran Caymaz, edinilen bilgilerin Kitap merkezli olmadığı için büyük sorunlar yaşandığını hatta bu durumun Hz. Muhammed’in vefatından hemen sonra başladığını ifade etti. Peygamberimizin sağlığında muazzam örneklik gösteren kimi sahabenin, elçinin vefatından sonra kabilecilik asabiyetiyle hareket etmelerinin etkilerinin bugün bile devam ettiğini sözlerine ekledi. Bu bağlamda Al-i İmran Suresi 103. Ayette geçen “Hep birlikte Allah'ın ipine sımsıkı tutunun ve birbirinizden kopmayın. Ve Allah'ın size verdiği nimetleri hatırlayın: Siz birbirinize düşman iken kalplerinizi nasıl uzlaştırdı da O'nun lütfu ile kardeş oldunuz; ve ateşli bir uçurumun kenarında (iken) sizi ondan (nasıl) korudu. Bu şekilde Allah mesajlarını size açıklar ki hidayet bulasınız” ifadelerine de değinen Caymaz, sahabeden yanlış şey sadır olmaz diyerek eleştiriye kapalı bir tutum sahibi olmanın kimseye bir fayda getirmeyeceğinin altını çizdi. Bununla birlikte her yapılan çalışmanın da İslami olarak algılanmasının doğru olmayacağını söyleyen Caymaz, Mescid-i Dırar örneği üzerinde durdu.

Yeyüzünü ifsattan kurtaracak örgütlü bir mücadele anlayışının oluşturulmasının bir zaruret olduğunu söyleyen Tufan Caymaz, küfrün örgütlülüğü karşısında Müslümanların da en azından kendi güçleri nispetinde ilkelere bağlı ahitleşilmiş yapılar oluşturmaları gerektiğini söyledikten sonra Bakara Suresi 103. Ayeti okudu: “Bütün insanlık bir zamanlar tek bir topluluktu; (sonra ihtilafa düşmeye başladılar), bunun üzerine Allah, müjdeci ve uyarıcı olarak peygamberler gönderdi ve onlar aracılığıyla hakikati ortaya seren vahiy(ler) bahşetti ki, bununla insanların farklı görüşler edinmeye başladıkları her konuda karar verebilsin. Buna rağmen, kendilerine hakikatin bütün kanıtları geldikten sonra aralarındaki kıskançlıktan dolayı onun anlamı hakkında ihtilafa düşenler bizzat bu (vahy)in tevdi edildiği aynı insanlardı. Ancak Allah, insanları, kendi iradesiyle, üzerinde ihtilafa düştükleri hakikate sevk etti; çünkü Allah, (ulaşmak) isteyeni doğru yola ulaştırır.”

Ehl-i Kitap ile bile ikişki kurmaktan bahseden İslam’ın kendi içinde iletişimsizlikten bahsedemeyeceğini söyleyen Caymaz, pek çok yapı ve cemaat ile derinlikli ilişkiler kurulabileceğini ve bir hukuk oluşturulabileceğini söyledikten sonra sözlerini Fussilet suresi 33. Ayetle noktaladı: “Allah’a çağıran, Salih amelde bulunan ve gerçekten ben Müslümanlardanım diyenden daha güzel sözlü kim olabilir?”

Tufan Caymaz Hoca ile Tefsir çalışması çay ikramı ve soru-cevap bölümüyle sona erdi.

whatsapp-image-2017-01-07-at-19.11.34.jpgwhatsapp-image-2017-01-07-at-19.11.37.jpgwhatsapp-image-2017-01-07-at-19.11.38.jpgwhatsapp-image-2017-01-07-at-19.11.39.jpg

whatsapp-image-2017-01-07-at-19.11.49.jpg

HABERE YORUM KAT

2 Yorum