1. YAZARLAR

  2. ABDULHAKİM BEYAZYÜZ

  3. Ruhun Mahiyeti Nedir?
ABDULHAKİM BEYAZYÜZ

ABDULHAKİM BEYAZYÜZ

Yazarın Tüm Yazıları >

Ruhun Mahiyeti Nedir?

23 Ekim 2017 Pazartesi 10:58A+A-

Allah’a hamd resulüne selam olsun. Bugünkü yazımızda ruh kavramının Kur’an’daki sözlük ve kavram anlamlarını tespit etmeye çalışacağız. Rabbimizden bize yardım etmesini ve görüşlerimizi isabet ettirmesini niyaz ederiz.

Öncelikle ruh kelimesinin kök ve sözlük anlamlarına bakalım;

راح – يروح – رواحا: Geceleyin gitmek, yahut gelmek

راح – يراح - ريحا: Şiddetli rüzgarlı olmak

راح – يريح – ريحا :Bir şeyin kokusunu duymak, koklamak.

: ستروح – يستروح – إستِيرَاحًا Dinlenmek, sukunet ve itminan bulmak, yağmur ekini canlandırmak.

اَلرَّائِحَة: İyi veya kötü olan koku, akşam yatağına çekilen deve, akşam yağmuru.

اَلرًّيْحان: Fesleğen, merhamet, güzel kokan bitki, çocuk, bitki ucu veya yaprağı.

اَلْمِرْوَحَة: Yelpaze:

اَلرَّوح: Rahmet, neşe, rahatlık, rüzgar esintisi ve serinliği.

اَلرِّيح: Rüzgar.

اَلرُّوحح: Can, ruh, nefis, ilahi vahiy, Kur’an, Cebrail (a.s.), Hz. İsa, (felsefede) maddenin zıddı.

اَلرُّوحانية: Ruhçuluk, ruhaniyet.

Ruh ifadesi, dikkat edilirse sözlükte rüzgâr, koku, can, Melek (Cebrail), ilahi vahiy, rahmet anlamlarında kullanılmaktadır. Bütün bu kelimelerin ortak özelliği ise görülmeyen (gözden gizlenen) şeyler olmalarıdır. Nitekim felsefede de ruh maddenin zıddı anlamında kullanılmaktadır. Aynı şekilde, geceleyin gitmek ve gelmek anlamlarının da karanlıktan dolayı görülmeme durumuna işaret etmesi de ruhun ‘gözle görülmeme’ anlamını teyyid etmektedir.

Ayrıca ruh’un öne çıkan başka bir anlamı da hayat vericilik boyutudur. Zira canın varlıklara nasıl hayat verdiği ortada olduğu gibi, yağmurun bitkileri canlandırması, kokunun insan ve hayvanları uyarıp harekete geçirmesi, rüzgârın varlıkları hareketlendirmesi de tartışılmaz bir hakikattir. Ayrıca yaratılış amacına uygun olarak bilgeliğe, hikmete, barışa, adalete ve refaha ulaşması için insana gönderilen vahiy de mecazi olarak hayat verici oluşundan dolayı ruh diye isimlendirilmiştir (42/52). Aynı şekilde Cebrail (a.s) da bu manaya atfen ruh olarak isimlendirilmiştir. Zira Cebrail (a.s) Rabbimizin hayat vermeyi dilediği hususlarda görevlendirilmiştir. Nitekim Hz. İsa’ya hayat vermek üzere Meryem (a.s.)’a gönderilen de (19/17), vahyi insanlar için hayat kaynağı olmak üzere peygamberlere götüren de Cebrail (a.s)’dır. (26/193) Tıpkı Hz. İsa’ya lütfedilen ölülerin diriltilmesi mucizesinin gerçekleştirilmesinde destekçi olarak gönderilenin de Cebrail (a.s) olması gibi. (5/110)

Ruh’un sözlük anlamıyla Kur’an’ı Kerim’de kullanıldığı yerlere bazı örnekler verelim: Can anlamında; وَنَفَخَ فٖيهِ مِنْ رُوحِهٖ “Sonra onu şekillendirip ona ruhundan üfledi. Sizin için işitme, görme ve idrak duygularını yarattı. Ne kadar az şükrediyorsunuz!”. (32/9)

Gaybi yardım anlamında; وَاَيَّدَهُمْ بِرُوحٍ مِنْهُ “Allah'a ve âhiret gününe inanan bir milletin babaları, oğulları, kardeşleri yahut akrabaları da olsa Allah'a ve Elçisine düşman olanlarla dostluk ettiğini görmezsin. Allah onların kalplerine iman yazmış ve onları kendinden bir ruh (gaybi yardım/kalp mutmainliği) ile desteklemiştir. Onları altlarından ırmaklar akan cennetlere sokacak, orada ebedi kalacaklardır. Allah onlardan razı olmuş, onlar da O'ndan razı olmuşlardır. İşte onlar Allah’ın hizbi (partisi)dir. Muhakkak ki başarıya ulaşacak olanlar, Allâh'ın hizbidir.”(58/22) Kur’an anlamında; وَكَذٰلِكَ اَوْحَيْنَا اِلَيْكَ رُوحًا مِنْ اَمْرِنَا “ İşte sana da, emrimizle, bir ruh (kalpleri dirilten bir kitap) vahyettik. Sen kitap nedir, iman nedir bilmezdin. Fakat biz onu, kullarımızdan dilediğimizi, kendisiyle doğru yola eriştireceğimiz bir nur yaptık. Şüphesiz ki sen doğru bir yola iletiyorsun; göklerdeki ve yerdeki her şeyin sahibi olan Allah'ın yoluna. İyi bilin ki, bütün işler sonunda Allah'a döner” (42/52)

Ruh kavram olarak ise, Kur’an’da Cebrail (a.s) anlamında kullanılmıştır. Ruh ifadesi yukarıda değindiğimiz gibi, görülmeyen ve hayat verici anlamlarını içinde barındırmaktadır. Cebrail (a.s) bu özellikleri barındırdığı gibi, aynı zamanda emin, akıllı, güçlü, arşın sahibinin yanında değerli olan, vahyi indiren, peygamberleri ve müminleri destekleyen şerefli ve bağımsız bir şahsiyete sahip olan, meleklerin önde gelen bir şahsiyetidir. Kur’an’da ruh denildiğinde kavram olarak anlaşılması gereken de Cebrail (a.s)’dır. Ruh ifadesinin geçtiği yirmi yerin, on bir yerinde ruh veya ruhu’l- Kuddus olarak Cebrail (a.s.) kastedilmektedir. Diğer sözlük anlamları ise toplamda (gaybi yardım, vahiy, can vs.) sadece dokuz kez geçmektedir. Dolayısıyla ruh denildiğinde, Kur’an’da ilk önce akla gelmesi gereken şey, Cebrail’in (a.s.) zatıdır.

Kur’an’daki bu kullanımlara örnekler verelim:

“De ki: "İnananları sağlamlaştırmak ve müslümanlara yol gösterici ve müjde olmak üzere onu,Ruhu'l-Kudüs (Cebrâil) Rabbinden gerçek (bilgi) olarak indirdi."(16/102)

“(Resûlüm!) Onu Rûhu'l-emîn (Cebrail) uyarıcılardan olasın diye, apaçık Arap diliyle, senin kalbine indirmiştir.” (26/193-195)

“O gün Rûh(Cebrail) ve melekler, sıra sıra dururlar. Ancak Rahmân'ın izin verdiği konuşabilir, o da doğruyu söyler.” (78/38)

Melekler ve Ruh (Cebrail), süresi elli bin yıl tutan bir günde ona yükselip çıkarlar.” (70/4)
(Ey Muhammed!) Kitap'ta (Kur'an'da) Meryem'i de an. Hani ailesinden ayrılarak doğu tarafında bir yere çekilmiş ve (kendini onlardan uzak tutmak için) onlarla arasında bir perde germişti. Biz, ona ruhumuzu (Cebrail'i) göndermiştik de ona tam bir insan şeklinde görünmüştü. (Meryem) "Senden, Rahmân'a sığınırım. Eğer Allah'tan çekinen biri isen (bana kötülük etme)" dedi. (Melek:) "Ben yalnızca Rabbinin bir elçisiyim" dedi, "(O Rab ki:) sana tertemiz bir oğul armağan edeceğim (diyor)." (19/16---19)

Melekler ve Ruh (Cebrail) o gecede, Rablerinin izniyle her türlü iş için iner de iner.”(97/4)

“Allâh demişti ki: "Ey Meryem oğlu Îsâ, sana ve annene olan ni'metimi hatırla, hani seniRuhu'l-Kudüs(Cebrail) ile desteklemiştim; beşikte ve yetişkin iken insanlarla konuşuyordun; sana Kitabı, hikmeti, Tevrât'ı ve İncil'i öğrettim. Benim iznimle çamurdan kuş şeklinde bir şey yaratıyor, içine üflüyordun, benim iznimle kuş oluyordu; anadan doğma körü ve alacalıyı benim iznimle iyileştiriyordun; benim iznimle ölüleri (diriltip kabirlerden) çıkarıyordun ve İsrâil oğullarını da senden savmıştım; hani sen onlara açık deliller getirdiğin zaman, içlerinden inkâr edenler: "Bu açık bir büyüden başka bir şey değil!" demişti.” (5/110)
“De ki: "Her kim Cebrail'e düşman ise, bilsin ki o, Allah'ın izni ile Kur'an'ı; önceki kitapları doğrulayıcı, mü'minler için de bir hidayet rehberi ve müjde verici olarak senin kalbine indirmiştir. Her kim Allah'a, meleklerine, peygamberlerine, Cebrail'e ve Mîkâil'e düşman olursa bilsin ki, Allah da inkâr edenlerin düşmanıdır.”(2/97-98)

(Ey peygamber'in eşleri!) Eğer siz ikiniz Allah'a tövbe ederseniz, ne iyi. Çünkü kalpleriniz kaydı. Eğer Peygamber'e karşı birbirinize arka çıkarsanız bilin ki Allah onun yardımcısıdır,Cebrail de, salih mü'minler de. Bunlardan sonra melekler de ona arka çıkarlar.” (66/4)

Bu örnekler Ruh’un kavramsal olarak Kur’an’da Cebrail anlamında kullanıldığı anlamak için yeterlidir.

Ruh ifadesinin kavramsal olarak Cebrail olarak kullanıldığını söylerken, ruhun sözlükte can anlamında kullanıldığını da söylemiştik. Bu noktada akla gelen bir soru da şu olabilmektedir; Can anlamında insana üflenen ruh Allah’tan bir parça mıdır? Bu soruya daha önce “İNSAN 4- İnsanın zalim olması ne demektir?” yazımızda cevap verdiğimiz için, isteyenler o yazımıza bakabilirler.

Sözlerimizin sonu Allah’a hamdtır. Rabbimizden dileğimiz; bizleri kendisine kulluğun ne büyük bir şeref ve onur olduğunu anlayan bahtiyar kullarından eylemesidir.

 

YAZIYA YORUM KAT

10 Yorum