1. YAZARLAR

  2. SERDAR BÜLENT YILMAZ

  3. PKK Niçin Savaşı Kızıştırıyor?
SERDAR BÜLENT YILMAZ

SERDAR BÜLENT YILMAZ

Yazarın Tüm Yazıları >

PKK Niçin Savaşı Kızıştırıyor?

29 Ağustos 2011 Pazartesi 05:33A+A-

PKK niçin savaşıyor? 1984 yılından beri savaşan bir örgüt hakkında böyle bir soru, ilk bakışta absürt görünebilir. Ama bugün kaç kişi bu soruya verilen “PKK, Kürt halkının özgürlüğü için savaşıyor” cevabına gerçekten inanıyor? Artık Kürtlerin çok büyük bir kısmının dahi inanmadığı bir savaş gerekçesiyle karşı karşıyayız.

Uzun süredir tüm toplum, PKK’nin son eylemlerinin arkasındaki saiki arayıp duruyor. Kimine göre bu saldırıların arkasında Türkiye’nin Suriye konusundaki tutumundan rahatsız olan İran ve Suriye var. Geçmişte özellikle Suriye istihbaratıyla girilen ilişkilerin bugüne kadar devam ettiği söyleniyor. Sürecin zamanlaması dikkate alındığında pek de uzak bir ihtimal gibi görünmüyor. Ancak her mevzuu “dış güçlere” bağlama alışkanlığının bu sav üzerindeki etkisinin savın kendisinden daha güçlü olduğu da bir gerçek.

Diğer bir saik de “şahinler”in örgütün kontrolünü ele geçirmeye çalışması. Şahin – güvercin ayrımının kendisi zaten yeterince zaaflı bir ayrımken bunun üzerine geliştirilen sav ne kadar inandırıcı olabilir. Bu savın diğer bir zaafı da şahinlerin ipleri neden ele geçirmek istediklerinin veya bu kişilerin neden “şahin” olduklarının izahsız bırakılması. Şahinler kim, güvercinler kim, tam olarak birbirlerinden hangi politikalar konusunda ayrılıyorlar? Bu konularda ifade edilenler neredeyse tamamen söylenti. Sonuç itibariyle kanlı bir tarihe sahip silahlı bir örgütte kim ne kadar güvercin olabilir? Nihayet, güvercini dahi şahin olan bir örgütten bahsediyoruz. Kaldı ki zaten bugüne, arkasında kanlı bir tasfiye tarihi bırakarak gelen örgütte genel konseptin dışına çıkanlar güvercin olamadan tasfiye edilirler.

PKK ise, savaşın gerekçesi olarak operasyonları, Öcalan’ın özgürlük sorununu ve hükümetin özel ordu planlarını gösteriyor. Elbette operasyon varsa eylem, eylem varsa operasyon olur. Gel gör ki bu kez savaşı kızıştıran, savunma eylemleri değil doğrudan PKK’nin apaçık savaş tercihidir. Öcalan’ın ateşkese ve müzakereye ilişkin söylemlerinden hemen sonra Silvan saldırısıyla başlayan süreç PKK’nin imha ve meşru savunma söylemini geçersiz kılıyor.

Öte yandan PKK, savaşı büyütmekle, Apo’yu ve Kürtleri özgürleştirmeyi ve barışı tesis etmeyi amaçladığını söylese de, bilakis savaş artık bu hedeflerin gerçekleşmesi önündeki en büyük engel.

Savaşın nedeni Öcalan’ın hükümetle girdiği çözüm müzakereleri mi?

Yukarıdaki soru bir başka ihtimali işaret ediyor. Yeni anayasa sürecine girilirken Öcalan’ın PKK sorunu konusunda hükümetle girdiği gerçekçi müzakereler de bir yerleri harekete geçirmiş olabilir. Silvan olaylarından hemen önce Öcalan’ın avukatları aracılığıyla verdiği mesajlar, yapılan müzakerelerin ileri düzeyde olduğu ve oldukça olumlu geçtiği yönündeydi. BDP’ye meclise gitmelerini, PKK’ye ateşkesi uzatmayı öneriyordu. Bu durum belli bir kesimi sevindirip umutlandırırken kimini de üzüp rahatsız etmiştir. Soru şu: Öcalan’ın girdiği bu derinlikli ve çözüm odaklı müzakereden kimler rahatsız olmaktadır?

 Türkiye’deki iktidar merkezinin el değiştirmesi, Öcalan’la asker kontrolündeki “görüşmelerin” sivillerin tam yetkili oldukları “müzakerelere” evrilmesine yol açtı. Bu görüşmelerden sonuç alınması oldukça muhtemel(di). Hatta hükümete yakın basında Öcalan’ın “ev hapsi”ne alınması tartışılmaya başlanmıştı. Ancak bu görüşmelerin sonuç vermesi, örgütün Öcalan’ın kontrolünde kalması temel şartına bağlı. Öcalan’ın İmralı’da olması, örgütle ilişkisini, sağlıksız ve dışarıdan müdahaleye açık kılıyordu. Tam da bu noktada ev hapsi fikri Öcalan’ın örgüt üzerindeki gücünü sağlamlaştırarak örgüt içindeki bazı güç odaklarının kontrol dışı eylem ve hareketini engelleyebilmesi açısından da önemliydi.

Cemil Bayık’ın müzakerelerin oyalamaca olduğunu söylemesinden sonra başlayan “Silvan süreci” Öcalan’ı devre dışı bırakarak müzakereleri boşa çıkarmaktadır. Yeni anayasayı da doğrudan ve olumsuz etkileyecek olan bu sürecin kime yaradığına bakarak arkasında kimlerin olduğuna dair tahminler yürütülebilir.

PKK’nin, indirgemeci bir siyasi rekabet anlayışıyla AK Partiyi bitirme veya zayıflatma hesabı yaptığını biliyoruz, aynı planı başkalarının yaptığını da. PKK, bunu yaparken yöntem olarak savaşı seçiyor. Böylece AK Partiyi şahinleştirerek, açılımcı söylemi terk etmeye ve Kürtlerin gözünden düşürmeye çalışıyor. Savaşın Kürtlerin hak mücadelesine zarar vermesini ise hiç mi hiç önemsemiyor. Çünkü PKK için örgütün varlığını ve gücünü koruması Kürtlerin haklarından daha önemli. Bu noktada oluşan körleşmenin, örgütteki bazı odakları her türlü kirli ilişkiye açık hale getirmiş olması mümkün. 

YAZIYA YORUM KAT

12 Yorum