1. YAZARLAR

  2. Murat Yetkin

  3. PKK cephesinde ilginç gelişmeler
Murat Yetkin

Murat Yetkin

Yazarın Tüm Yazıları >

PKK cephesinde ilginç gelişmeler

12 Ağustos 2010 Perşembe 13:21A+A-

Hafta başında 9 Ağustos’ta Başbakan Tayyip Erdoğan başkanlığında yapılan ‘MGK üyesi bakanlar’ toplantısında bir süredir istihbarat birimlerince hükümete aktarılan şu bilgi de görüşüldü: PKK, 1 Haziran’da başlattığı ve çok can yakan saldırı kampanyasını ramazan münasebetiyle (yani dünden itibaren) durduracak, bir ‘eylemsizlik’ dönemine girecek miydi?
Güvenlik birimleri, 1 Haziran İskenderun saldırısı ardından, PKK yönetiminde bu konuda iki görüş olduğunu hükümete bildirmişti. Birinci görüş, şiddeti yüksek saldırı dalgasını kısa süre (örneğin 2-3 ay) yürüterek yuvalara çekilme, diğer görüş ise şiddet düzeyi düşük saldırıları daha uzun zamana yayma eğilimiydi.
Aradan geçen sürede, PKK, tıpkı 1 Haziran sonrası fiili önderi Murat Karayılan tarafından söylendiği gibi (Radikal, 15 Haziran 2010) PKK Doğu’da ve Batı’da, askeri, sivil ve ekonomik hedeflere ses getiren saldırılar düzenledi. (Bunlardan sonuncusu, 10 Ağustos’ta Şırnak’ın İdil ilçesi yakınlarında Irak-Türkiye petrol boru hattına düzenlenen ve iki can alan saldırı oldu.)
PKK diğer yandan hükümeti kendisiyle pazarlığa zorlamak için 12 Eylül’deki Anayasa değişikliği referandumunu boykot kararı aldı; bu karar paralel olarak BDP tarafından da ilan edildi.
Yine paralel olarak, PKK’nın kurucu lideri Abdullah Öcalan, İmralı’da avukatlarıyla üç hafta önce yaptığı son görüşmede, boykot kararı üzerinde pazarlık yapabileceğini ‘Halkımız tartışsın’ sözleriyle dile getirdi. Bu sözler, siyaset ve güvenlik kulislerinde acaba Öcalan ile hükümet arasında (resmi muhataplığa karşı referandumda boykotunu -evet lehine- kaldırma yolunda) temas ve/veya pazarlık mı başladığına kadar sınırları zorlayan sorulara dahi yol açtı.
Aradan geçen sürede PKK’nın hesap etmediği iki önemli gelişme yaşandı.
Birincisi, İskenderun’da başlayan eylem dalgasının Kürt kökenli vatandaşların büyük çoğunluğundan destek değil tepki görmesiydi. İnegöl ve Dörtyol örneklerinde olduğu gibi etnik kavgalara zemin veren örnekler, Doğu’da ve Batı’daki Kürt kanaat önderlerinin eylemlerin durmasını talep etmesine neden oldu.
İkincisi, yine Kürt kanaat önderlerinin bir kısmının, PKK ve BDP’nin tehdit kokan çağrılarına karşın, AK Partili olsun veya olmasın referandumda ‘evet’ oyu kullanma eğiliminin ortaya çıkmasıydı.
Halkoylamasında BDP’li belediyelerin yönetimde olduğu yerlerde boykot oylarının evet oylarının altında kalması ihtimali PKK açısından hezimet sayılabilirdi.
Bu ortamda geçen hafta sonu toplanan Demokratik Toplum Kongresi, yalnızca ‘Demokratik Özerklik’ kararı almadı, ‘iki tarafa da’ eylemsizlik çağrısı kararı aldı.
Öcalan’ın avukatları hem bu kararı duyurmak, hem de son görüşlerini almak için Mudanya’ya gittiler, ama ‘gemi yoktu’; İmralı’ya gidemediler. Geçen hafta da aynı gerekçeyle görüş yapamamış olan avukatlar dün PKK’nın yarı resmi organı Fırat Haber Ajansı’na (FHA)   şu açıklamayı yaptılar: “Bu haftaki görüşmeye önem veriyorduk. DTK’nın Diyarbakır’daki Kongresi ile BDP’nin çift taraflı ateşkes ve müzakere çağrıları vardı. AKP mi engelliyor? Devlet mi engelliyor? Bilemiyoruz. Ancak engelleyenlerin olası bir ateşkesten rahatsız olan çevreler olduğunu söyleyebiliriz.”
Türk Silahlı Kuvvetleri mayıs ayından bu yana İmralı’nın dış güvenliğini de İçişleri Bakanlığı’na devrettiğine göre, avukatların hükümete seslendiği söylenebilir.

‘İmralı’yla temas yok’
Dün bu konuları görüşmek üzere başvurduğum etkili bir hükümet üyesi ise, ismini saklı tutmam kaydıyla şunları söyledi:
* Son zamanlarda örgütün eylemleri halktan tepki aldı. Ramazan’a gelinmiş olması, bayrama kadar toplumun dinsel hassasiyetlerini dikkate alma gerekçesiyle bir eylemsizlik durumu olacak gibi görünüyor; bize gelen bilgiler o yönde.
* Tabii 15 Ağustos tarihi var. Biliyorsunuz, 15 Ağustos 1984’te örgüt ilk büyük kanlı eylemlerini gerçekleştirmişti. Örgüt, her sene bu tarihte kanlı eylemler planlıyor. Şimdi de ‘eylemsizlik’ deniyor, ama bakarsınız bir baskın, çatışma da yaşanabilir.
* Yani bu bir şaşırtmaca da olabilir. Çünkü örgüt hem yekpare değil, hem de başkaları tarafından kullanılıyor. Referandum döneminde Türkiye’nin rahat etmemesini isteyenler olabilir. ‘Eylemsizlik’ denilerek güvenlik güçlerinin rehavete kapılması amaçlanmış olabilir. Dolayısıyla, biz teyakkuzda duruyoruz, güvenlik güçleri saldırı ihtimaline karşı hazır durumda.
* İmralı ile hükümetin bir teması yok. Avukatlar görüşüyor. (Soru üzerine) Avukatlar üzerinden de bir temas yok. Böyle bir temas yok. (MİT kaynakları da müsteşar Hakan Fidan’ın İmralı’da Öcalan ile görüştüğü haberlerini yalanlıyorlar.) Avukatları aracılığıyla söylenenler var. Ancak bunların da bir yönlendirme payı düşünülmeli. Hesap içinde hesap var.
Hükümet üyesinin söyledikleri bunlar. Az önce aktardığımız FHA haberinde Öcalan’ın avukatları cuma günü bir görüşme başvurusu daha yapacaklarını söylüyorlar. Belli ki 15 Ağustos Pazar gününden önce mutlaka Öcalan’dan görüş alıp bunu kamuoyuna açıklamak, Kandil ve Diyarbakır’ın da ona göre kerteriz almasını istiyorlar.
Bakalım bu koşullar altında PKK vurmadan durabilecek mi? Hükümete ulaşan ‘Ramazan’da eylemsizlik’ bilgisi doğru çıkacak mı? Gerçekten ilginç gelişmelerle dolu bir süreç bu.

RADİKAL

YAZIYA YORUM KAT