1. HABERLER

  2. HABER

  3. Patrikhane de başörtüsü mağduru çıktı!
Patrikhane de başörtüsü mağduru çıktı!

Patrikhane de başörtüsü mağduru çıktı!

Ruhban Okulu karma eğitim ve kıyafet yasağına uyamayacağı gerekçesiyle Patrikhane tarafından kapatılmış.

10 Ekim 2011 Pazartesi 18:11A+A-

Fener Rum Patrikhanesi Basın Sözcüsü Dositheos Anağnostopulos, Ruhban okulunu, üniversiteye bağlanmak istendiği için kendileri tarafından kapatıldığını, çünkü Türkiye'deki üniversitelerde kıyafet yasağı ve karma eğitim olduğunu söyledi. Anağnostopulos, karma eğitime ve kadın papaza müsaade edemeyecekleri için Heybeliada Ruhban Okulu'nun kapatıldığını kaydetti.

1500 yıldır İstanbul'da bulunan Fener Rum Patrikhanesi, kapılarını Atlas Tarih Dergisi'ne açtı. Kilisenin Basın Sözcüsü Dositheos Anağnostopulos, derginin Yazı İşleri Müdürü Behice Tezçakar'a Ekim-Kasım sayısı için kilisenin kuruluşundan bu yana tartışılan soruları cevapladı. Peder Dositheos Anağnostopulos, "Azınlık vakıflarına ait malların iadesi kararı sürpriz oldu mu? Duyduğunuz anda ne hissettiniz?" sorusuna şu cevabı verdi: "3.5 yıldır bir çaba vardı. Çalışmalarımızın meyve vereceğini biliyorduk ama bu kadar çabuk olacağını tahmin edemedik. Ne hissettiğimi söylersem gülersiniz. Demek ki Müslüman Erdoğan'ı Tanrı bize gönderdi. Şakadır ama şunu düşündüm. Ben Yunanistan'da da, burada da, tüm dünyada da prensip olarak politikacılara inanmam. Siyasetçiler partisini, seçmenini, oyunu herşeyi düşünmek zorunda. Bu karardan sonra demek ki sayın Başbakan yalnız laftan ibaret değildir, hakikaten bir liderdir diye düşündüm."

LOZAN'I İSTİYORUZ

Dositheos Anağnostopulos, Patrikhaneye din görevlisi yetiştiren Heybeliada Ruhban Okulu ile ilgili görüşlerini de, "Okul bir üniversiteye bağlanmak istendi ancak biz istemedik ve okulu kapattık. Çünkü Türkiye'deki üniversitelerde kıyafet yasağı ve karma bir eğitim var. Ancak bizde bir kadın papaz olamaz ve öğrenciler özel kıyafetlerimiz dışında kıyafet giyemez. Biz Lozan'daki hükümlerin uygulanmasını ve okulumuzun eski statüsüyle MEB'e bağlı olarak faaliyete geçmesini istiyoruz" diye açıkladı.

9 MİLYON KİŞİYİZ

Dositheos Anağnostopulos ekümeniklik tartışmalarını da şöyle özetledi: "Fatih Sultan Mehmet 1453'te Patrik Gennadios'u millet başı yaptı. Bunun dinle hiçbir ilgisi yok. Milleti idare etmek din adamının işi değil. O zaman patrik bunu yapamam diyemezdi, yapmaya mecburdu. Sorun veya yanlış anlama buradan kaynaklanıyor. Millet başılıkla ekümenikliği karıştırıyorlar. Artık medeni kanun var. Laik bir cumhuriyette bu asla olmaz. Ekümenikliğimize gelince, nasıl İskenderiye Patriği yalnızca Afrika'dan sorumluysa, biz de tüm Türkiye, 12 ada, Girit, Kuzey ve Güney Amerika'dakilerden yani diasporada yaşayan Rum kökenli Ortodokslardan sorumluyuz. Aşağı yukarı 8,5-9 milyon kişidir.

ÇARMIHTAN YARI YARIYA İNDİ

Patrik Bartholomeos, Amerika'daki bir televizyon kanalına verdiği röportajda, "Türkiye'de kendimizi çarmıha gerilmiş gibi hissediyoruz" demişti. Peder Dositheos'a bu röportaj sorulduğunda; Heybeliada açılınca Patriğin bu düşüncesinin tamamen değişeceğini, bu konuda hükümetten yardım geleceğine inandıklarını bu sebeple de Patrik'in çarmıhtan yarı yarıya inmiş sayılabileceğini belirtti.

PAPAYLA FARKIMIZ BÜYÜK

Dositheos Anağnostopulos, kamuoyunda çokça tartışılan kiliseler arasındaki ayrımı ise şöyle anlattı: "1054'e kadar kiliseler 5'li idareyle yönetilirdi. Roma başpiskoposu yani papa, İstanbul başpiskoposu yani patrik, İskenderiye patriği, Antakya patriği ve Kudüs patriği. Hiyerarşik sıra da budur. Papa birinci. Biz de bunu böyle kabul ediyoruz. Ancak papanın başpiskoposların başı olması bütün Hırisyanlığı idare etmesi anlamına gelmez. Eşit haklara sahip beş başpiskoposun en kıdemlisidir o kadar. 1054'te kiliseler ayrılınca papa diğer dört başpiskoposu kendine bağlı görmeye başlayınca, Doğu'daki kiliselerin idari değil manevi başı veya birincisi otomatik olarak İstanbul Partikliği oldu. Düşmanlığın sebebi karmakarışık aslında. Roma başpiskoposları yani papalar kendilerini devletin başı gibi görürler. Doğu'daki hiçbir kilise kendini böyle görmez. Din anlayışımız farklı. Evet, biz Müslümanlar gibi bir hükümdarlığı bekliyoruz. Fakat Katolikler diyorlardır ki İsa'nın bütün dünyayı yöneteceği hükümdarlığı gelinceye kadar burada bir hükümet vardır o da Vatikan'tır. İşte aramızdaki büyük fark bu. Biz papayı baş olarak değil, manevi birinci olarak kabul ediyoruz.

Dünya Bülteni

HABERE YORUM KAT