1. HABERLER

  2. YORUM ANALİZ

  3. Ölmüş Gitmiş Bir Şahsı Kanunla Korumaya Almanın Mantığı
Ölmüş Gitmiş Bir Şahsı Kanunla Korumaya Almanın Mantığı

Ölmüş Gitmiş Bir Şahsı Kanunla Korumaya Almanın Mantığı

Yazısında Mustafa Armağan’a verilen cezanın “eski Türkiye”de kalması gereken haksız bir uygulama olduğunu belirten Yasin Aktay, bir şahsı kanunla koruma altına alma mantığının saçmalığına dikkat çekmiş.

08 Kasım 2017 Çarşamba 13:20A+A-

Yasin Aktay’ın bugünkü Yeni Şafak gazetesinde yayınlanan “Zülfü Livaneli’nin Huzursuzluğu Ve Mustafa Armağan’ın İfade Özgürlüğü” başlıklı yazısının konuyla ilgili bölümü şöyle:

Geçtiğimiz hafta içinde artık eski Türkiye’de kalmış olması gereken garip bir şey oldu. Derin Tarih DergisiGenel Yayın Yönetmeni arkadaşımız Mustafa Armağan’a 5816 sayılı “Atatürk’ü Koruma Kanunu”nu ihlal ettiği gerekçesiyle 1 yıl 3 ay hapis cezası verildi. Çünkü Atatürk’ün eşi Latife Hanım’a ait Boston Sunday Advertiser gazetesinde 21 Şubat 1926 nüshasında yayınlanmış bir mektubu veya haberi Türkçeye tercüme ederek Derin Tarih dergisinde yayımlamış.

Atatürk’e veya herhangi bir tarihi şahsiyete hatta yaşayan herhangi bir şahsiyete hakareti elbette hiçbir şekilde kabul etmek mümkün değil. Esasen tarihi şahsiyetleri aşağılayan söylemlerle ilgili Kur’an-ı Kerim’in “onlar bir nesildi geldi, geçti, onların kazandıkları kendilerine sizin kazandıklarınız sizedir ve size onların yaptıklarından sorulmayacak” uyarısı sınırları yeterince çiziyor.

Esasen, tarihi şahsiyetleri gözden düşürmek için girişilen çabaların günümüze ciddi bir katkısı yok. Ancak bu durum hiçbir hakarete başvurmadan, gözden düşürme çabası içinde olmadan tarihi gerçeklerle ilgili bulguları ortaya koymaya engel değil. Bir tarihi şahsiyetin hakarete sıklıkla uğrama ihtimali karşısında özel kanunla korunmaya çalışılması tarih tetkiki, eleştiri ve araştırmanın önüne set çekmekten başka bir şey yapmıyor. 5816 sayılı kanunun Türkiye’de tarihin önüne apayrı bir tabu alanı inşa etmiş olduğu bu vesileyle bir kez daha görülmüş oldu.

Çünkü Armağan’ın yaptığında asla Atatürk’e hakaret yok. Latife Hanım’ın bir mektubunu veya haberini aslına sadık kalarak tercüme etmiş olmaktan bir hakaret çıkarmak Atatürk adına akıllara ziyan bir alınganlık ve Atatürk hakkındaki sağlam bilgiye hizmet etmez bilakis ona ket vurur. Açık ve net.

Bunun için ayrıca bir insanı korumak için çıkarılan yasaların bir insanı hakaretten koruduğu veya o insanın saygınlığını daha fazla artırdığı görülmüş bir şey değildir. Onun ismi etrafında mitolojiler üretmek, kutsiyet haleleri oluşturmak, onu daha anlaşılır kılmadığı gibi herkesten önce onu sevenlere daha fazla zarar verir.  

Bırakın insanlar Atatürk’ü her şeyden önce tarihi bir şahsiyet olarak, bir beşer olarak görüp anlamaya çalışsınlar.

HABERE YORUM KAT

6 Yorum