1. YAZARLAR

  2. Şükrü Ünalan

  3. Yeni Bir Okul ve Eğitim Sorunu

Yeni Bir Okul ve Eğitim Sorunu

Eylül 1993A+A-

Yeni ve farklı bir özel okul" olacaklarını söyleyen Öncü Eğitim Sağlık Yapı ve Tic. A. Ş.'nin "Öncü Anasınıfı ve İlkokulu"nun 28.07.1993 günü Büyük Erşan Oteli'nde çok sayıda eğitimci ve bürokratın katılımıyla açılışı yapıldı. Okulun yönetim kurulu adına okul müdürü Zekeriya Erdim kendisinden biraz bahsettikten sonra getirecekleri yenilikler ve farklılıklar hakkında bilgi verdi. "Genelde insan olarak, özelde müslüman olarak yaşadığımız çağdan memnun değiliz. Mutlu ve ileri bir dünya istiyoruz. Bunun adına bugünlerde 'değişim' diyorlar. Bunun merkez ve hareket noktası insandır bize göre. İnsanın terbiyesi ana rahminde başladığı İçin ana rahminden mezara kadar bir eğitim hedefliyoruz. Çok iddialı bir hedef ama en azından bunu gündeme getirmek istiyoruz. Şimdiye kadarki mevcut özel okulların düşünmediği, planlamadığı bazı şeyleri düşünüyoruz. Çocuklar için olduğu gibi anneler için de bir özel okul planlıyoruz. Bir başka yenilik de basılı, sesli, görüntülü bir 'eğitim yayıncılığı' düşünüyoruz. Bu sevda ile yola çıkıyoruz. Olaya ticaret mantığı ile yaklaşmıyoruz. Okula fabrika, öğretmene işçi, öğrenciye da mamul olarak bakmıyoruz. Bunun için de öğretmen-öğrenci-veli bütünleşmesi için ortaklık teklif ediyoruz. Ve diyoruz ki çocuklarımız kendi okullarında kendi müesseselerinde okumanın tadını yaşasınlar. Kolaylaştırılmış şartlarla ortaklık teklif ediyoruz. 1993 yılı sonuna kadar 1000 Mark ile taksitle ödeme kolaylığıyla bir hisse sahibi olabilirsiniz."

Zekeriya Erdim 'den sonra eski eğitimcilerden Prof. Ali Nihat Eskioğlu kısa bir konuşma yaptı. Bu cesur çıkışı tebrik etti. "Koşmak bir işe yaramaz, vaktinde hareket bir işe yarar" atasözünü hatırlattı. Özel öğretim kurumu daire başkanı Ömer Kuru, özel eğitim ve öğretim kurumlarını başarılarının devamı için teşvik ettiklerini, Türkiye'de devletin eğitim olayının üstesinden tek başına gelemediğini, bu nedenle de özel öğretim kurumlarını teşvik ettiğini dile getirdi. Amerikan Lisesi'nin başarısını öğretmene tatmin edici para verilmesine bağladıklarını dile getirdi. A. Ü. İlahiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Salih Akdemir, farklı olacaklarını söyleyen bu eğitim kuruluşunun kurucu üyelerine hitaben biraz da zülf-ü yare dokunur bir konuşma yaptı. "Acaba bu mutluluğu kaç kişi tadabilir? Ben birinci dereceden bir memur olduğum halde, benim çocuğumu göndermeye gücüm yetmez. Yine mutlu azınlığa mı hizmet verilecek?" Yine Fakülte'nin bir başka öğretim üyesi Hayri Kırbaşoğlu da tenkidlerini dile getirdi: "Okulu açıyorsunuz. Öğretmen de var, ama hangi kitabı okutacaksınız? Bir kere 'İslami Eğitim' modeli dünyada yok. Nasıl bir insan tipi oluşturacaksınız? Önce bunu konuşmak lazım. Mevcut eğitim profan (din dışı) bir eğitimdir. Benim tavsiyem, eğitimle ilgili bir üst konsey oluşturulsun. İslam dünyasında bu alanda yapılan çalışmaları da takip etsinler. Kendi tecrübelerini de ortaya koysunlar. Ortaya İslami bir eğitim modeli çıkarsınlar. Aksi halde namaz kılan seküler bir insan tipinden öte bir tip elde edemezsiniz. Bu işe bir takım sevda ve temennilerle girişilmez."

Bürokratlardan Başbakanlık Baş Müşaviri diye takdim edilen Ertan Yürek, Özal'la Türkiye'nin gündemine gelen 'değişim' rüzgarının kapımıza getirdiği üç kavramla konuşmasına başladı: "Yenilik-İyileştirme-Değişim, bu üç kelimenin önünde kolay kolay kimse duramaz. Bu üç kelimeyi bu eğitim kuruluşunun sayın kurucu arkadaşlarımızda yakaladım. Türk eğitim sistemi bir yaz-boz tahtası gibidir. Bakanlara göre eğitim anlayışı getirirler. Komşumun çocuğunun ana derslerinden dördü zayıf olduğu halde sınıf geçiyor. Böyle eğitim olmaz. Bu arkadaşlar meseleyi farklı ele alıyorlar. Eski eğitim sisteminden alabileceğimiz çok şey var."

'Uzun yılların İslami eğitimcisi' olarak tanıtılan Ercümend Özkan'da kısaca şunları söyledi: "Biz insanlara Allah-u Teala, analarımızın karnından bir şey bilmez haldeyken çıkarıldığımızı bildiriyor. Herşey insan içinse, Rad,11'de eşyanın değişim kanunu konmuşsa, bize düşen nefislerimizdeki değişmesi gerekenleri değiştirmektir. Biz bize ait olanı yaparsak, Allah(cc) da kendisine ait olanı yani toplumu değiştirecektir. Allah ihmal etmez, etse de imhal eder." Ahmet Bilgin (DPT'de bir bürokrat) de konuşmasında bu ülkeyi teslim edeceğimiz insanları iyi yetiştirmek gerektiğini söyleyerek bir hadis-i şerifi hatırlattı: "Hiç bir baba çocuğuna iyi bir terbiye kadar güzel hediye veremez."

Son olarak Talim Terbiye Kurulu'ndan Kazım Avcı konuştu: "Bir düstur zikretmek istiyorum: Bir şey tamamen yapılamazsa tamamen terkedilemez de. Kur'an bile birden bire inmemiştir. Eğitimin zemini çok önemli. Namaz kılmak için necasetten uzak yer ararsınız. Eğitim için de öyledir. Bir insanın iki günü vardır: Ben ve benim yaşımdakilerin birinci günü gitti. İkinci günümüz yarını yaşayacak çocuklarımız içinki günümüzdür. Onlar için geleceği hazırlayacağız bu ikinci günde. Biz çevremize açılmalıyız. Bizim dışımızdakilere de açılmalıyız. Bu arkadaşları tebrik ederim. Şu hiç unutulmamalı: Allah rızasının önüne madde (ticari endişeler) geçmemelidir."

Tenkidleri ve soruları kısa bir şekilde cevaplandıran okul müdürü Zekeriya Erdim şunları söyleyerek toplantıyı sona erdirdi: "Sınırlı imkanlarımızla biz ancak şunu düşünebiliyoruz: Kazancımızın %10'unu vakıfa, %5'ini ücretsiz öğrenci okutmaya ayırmayı düşünüyoruz. Eğer bizim ailelerimiz birer mektep olursa bizim kurumumuz ailenin bıraktığı yerden görevi devralır. Bu anlamda eleştirilere ve tenkidlere de daima açığız." Çok sayıda davetlinin katıldığı toplantı başarı ve iyi dilek temennileri ile sona erdi.

BU SAYIDAKİ DİĞER YAZILAR