1. YAZARLAR

  2. Özgür-Der

  3. Yapılan Saldırı Merve Kavakçı Üzerinden İslami Değerlerimizedir

Yapılan Saldırı Merve Kavakçı Üzerinden İslami Değerlerimizedir

Mayıs 1999A+A-

Başörtülü olarak milletvekili seçilen Merve Kavakçı'nın, 2 Mayıs 1999 Pazar günü TBMM'de yemin törenine katılmasıyla ilgili olarak ortaya çıkan sorun, mevcut sistemin tepeden inmeci mahiyetini bir kez daha ortaya koymuştur.

Halkın istemlerini dile getirmek amacıyla milletvekili seçilen Kavakçı'nın TBMM'deki milletvekili yeminini başörtülü olduğu için engelleyen irade, ulus devletin "halka rağmenci" oligarşik yapısıdır. Meclis iç tüzüğünde yasaklayıcı hiç bir madde bulunmamasına rağmen, mevcut teamülü ön plana çıkartarak Meclis'e başörtülü gelmeyi "devlete meydan okumak" tarzında yorumlayıp teamüllere aykırı bir kabadayılıkla Kavakçı'ya saldıran DSP lideri ve gurubu, resmi ideoloji açısından hukukun ve insan haklarının önemli olmadığını militan tavırlarıyla bir kez daha göstermiştir. Bu tavır karşısında sessiz kalan MHP, ANAP ve DYP ise daha TBMM'deki yemin töreni bitmeden TRT 1'de canlı yayına çıkıp Merve Kavakçı'nın fundemantalist, mürteci, provokatör ilan eden Cumhurbaşkanı Demirel'in beyanlarından sonra parti temsilcileri vasıtasıyla aynı koroya katılmışlardır.

Yaşanan gelişmelerle, Türkiye'de yaşanan başörtüsü sorununun çözüm merciinin politikacılar, statükocu bürokrasi ve mevcut yasal mevzuat değil halkın fıtri ve insani hasletlerine hitabetmek olduğu görüşü bir kez daha önem kazanmıştır. Geçtiğimiz seçimler özellikle sağcı partilerin halkın başörtüsü yasakçıları karşısında duyduğu tepkileri oya tahvil etme yarısıyla geçmiş ve başörtüsüyle ilgili söylemler bu partiler arasında önemli oy kaymalarına neden olmuştur. Lakin başörtüsü konusunda halkın vicdanını okşayan politik söylemin dürüstlüğü çok kısa bir zaman dilimi içinde Merve Kavakçı olayıyla test edilmiş ve "demokrasi"nin nasıl bir aldatma aracı olarak kullanıldığı bir kez daha ortaya çıkmıştır.

Yaşanan sorunlara hak ve adalet arayışı içinde bakmak fıtri ve insani bir özelliktir. Türkiye toplumu, başörtüsü sorunu karşısında öncelikle tepeden inmeci kararlar ve yasalarla değil, insani ve fıtri olan hasletlerle davranmaya davet edilmelidir. Toplumu toplum adına yönetme iddiasıyla yasa koyanlar, toplumun fıtri ve insani olana yönelen kendi iradesini hukuklaştırma direnciyle geriletilmelidir.

Merve Kavakçı'nın mücadelesi öncelikle inancının gereğidir. Bu mücadele, toplumu resmi ideoloji doğrultusunda tektipleştirmeye çalışan cuntacı zihniyete ve 28 Şubata operasyonlara karşı hukukun ve adaletin savunulmasıdır. Kavakçı'nın direnişi egemen ideolojinin hukuka, adalete, özgürlüğe ne kadar değer verdiğini ifşa etmiş ve halkı İslami değerler, hukuk ve insan hakları konusunda aldatan siyasi istismarcıların yalanını ortaya çıkarmıştır.

Kavakçı'nın başörtüsü, inancının gereği olan bir kimliği ifade etmektedir. Bu kimliğe sahip olmak en tabii haklardan birisidir. Ancak Kavakçı kendi kimliğini mevcut yasal şartlara sığınarak kabul ettirmek çabası içinde olmamalıdır. Kimliğini resmi ideolojinin dayattığı yemin metnindeki değerleri kutsayarak meşrulaştırma yanlışından kaçınmalı, bu yöntemin geri tepeceği veya kimliğini süreç içinde bir alt kimlik haline dönüştüreceği görülmelidir.

Dayatmacı zihniyet karşısında Merve Kavakçı'nın gösterdiği direnişi destekliyor, ancak uğruna mücadele edilen kimliğin savunulması amacıyla, kimliğimizi yozlaştırıcı söylemlerin tuzağına düşülmemesini hatırlatmak istiyoruz.

BU SAYIDAKİ DİĞER YAZILAR