1. YAZARLAR

  2. Cengiz Duman

  3. Tevrat’ın Mübelliği Hz.Yahya ve Şehadeti

Tevrat’ın Mübelliği Hz.Yahya ve Şehadeti

Eylül 2008A+A-

Doğduğu gün, öleceği gün ve diri olarak kaldırılacağı gün ona selam olsun! (Meryem, 15)

Giriş

Kur'an-ı Kerim'de kıssası bildirilen peygamberlerden Yahya (a); Hristiyanların ve Sabiîlerin de üzerinde önemle durdukları bir peygamberdir. İbranice, Yuhanna isminin karşılığı olarak kullanılan Yahya'nın; İngilizcedeki karşılığı "Saint John the Baptist"; Fransızcadaki karşılığı ise "Saint Jean Baptiste" yani "Vaftizci Aziz Yahya"dır. Hz. Yahya'ya;Sabiîler de "Yihja Jahane" derler.

Hristiyanlar, Hz. İsa gibi mucize bir bebek olması, Hz. İsa'dan önce dünyaya gelmesi ve Hz. İsa'nın resullüğünü müjdelemesi ve onu Ürdün Nehri’nde vaftiz etmesinden dolayı Hz. Yahya’yı önemsemişlerdir. Aynı zamanda Hristiyanlar açısından Yahya Peygamber; İsa (a) ile İsrailoğulları peygamberleri arasında bir bağ ve Tevrat’ın son mübelliği olmasından dolayı da büyük bir önemi haizdir. Bu yüzden İncil’in, ilk ayetlerinden itibaren çeşitli bölümlerde Yahya (a)'nın yaşamından kesitler aktarılır.

Hristiyanlığın "ikon" adı verdiği çeşitli tasvirlerinde; tüylü bir giysi ve kemerle, saçı sakalı birbirine karışık vaziyette, çelimsiz ve dağınık biri olarak tasvir edilen Hz. Yahya’nın;kemiklerinin bir kısmının Topkapı Sarayı’nın bulunduğu yerde, kafatasının ise Fransa'nın Amiens şehrinde bir katedralde bulunduğu rivayet edilmektedir. Tarihî kaynaklar, Ayasofya'da bulunan Hz. Yahya'nın kafatasının, IV. Haçlı Seferi sırasında, Ayasofya'yı yağmalayan Katolik Hristiyan ordusu tarafından Fransa'nın Amiens şehrine götürülerek altınla kaplatıldığını, saklandığı yere ise bir katedralin inşa edildiğini kaydetmektedirler. İslamî kaynaklardan gelen rivayetlere göre, Hz. Yahya'nın kesilen kafası Şam'daki Ümeyye Camii'nde bulunmaktadır.

Hristiyanların İncil sayfalarından yakinen tanıdığı Yahya (a)’nın ölüm yıldönümü; bazı Hristiyan mezhepleri tarafından çeşitli şekillerde kutlanmaktadır. Ortodoks Rumlar, Hz. Yahya’nın başının kesildiğini kabul ettikleri 29 Ağustos’ta hafif bir oruç olarak nitelenen bir perhizle onu anarlar. Domates, karpuz gibi rengi kırmızı olan hiçbir şey kesmez ve yemezler. Bazı Hristiyan mezheplerinde ise 24 Haziran "Aziz Yahya Günü" olarak kutlanır.

Hz. Yahya'nın Zürriyeti

Hz. Yahya'nın babası Zekeriya (a); İbrahim (a) soyundan gelen bir peygamberdir: "De ki: Biz, Allah’a, bize indirilene, İbrahim, İsmail, İshak, Yakub ve Yakuboğullarına indirilenlere, Musa, İsa ve (diğer) peygamberlere Rableri tarafından verilenlere iman ettik." (Âl-i İmran, 84)

Hz. Zekeriya, Kur'an'daki bir duasında arzu ettiği çocuğun Yakuboğullarının mirasçısı olmasını istemektedir: "Ki o bana vâris olsun; Yakub ailesine devâris olsun." (Meryem, 6)

Hz. Zekeriya (a),"Biz, içinde doğruya rehberlik ve nur olduğu halde Tevrat'ı indirdik. Kendilerini (Allah'a) vermiş peygamberler onunla Yahudilere hükmederlerdi." (Maide, 44) ayeti gereğince tarih kaynaklarına göre; Kudüs ve çevresinde Tevrat’ı tebliğ görevini yürütüyordu.

Yahudi mabedinde, ibadet için gelen insanlara vaazla Tevrat hükümlerini hatırlatıyor, onları uyarıyordu.

Hz. Zekeriya'nın yaşını eldeki kaynaklara göre kesin olarak vermek mümkün değildir. Ancak Kur'an’dan onun çocuk yapma sınırının sonuna ulaştığını, dolayısı ile çok yaşlı bir evrede bulunduğunu anlıyoruz:

"…Ben de ihtiyarlığın son sınırına vardığım halde, benim nasıl oğlum olabilir?" (Meryem, 8. Ayrıca bkz: 19/4; 3/40)

Hz. Zekeriya'nın ihtiyarlığının yanı sıra daha da önemli sorun, karısının kısırlığıdır: "Karım da kısırdır. Tarafından bana bir veli (oğul) ver." (Meryem, 6)

Zekeriya (a) ve karısının fiziksel durumları çocuk yapmaya elverişli değildir ancak çocuk sahibi olmayı arzulamaktadırlar. Hz. Zekeriya'nın çocuk isteğinin gerekçeleri arasında; doğacak çocuğun hem kendisine hem de Yakub (a) soyuna varis olması düşüncesinin yattığını görmekteyiz:

"…Tarafından bana bir veli (oğul) ver kio bana vâris olsun; Yakub soyuna da vâris olsun. Rabbim, onu rızana lâyık kıl!" (Meryem, 5-6)

Müfessirlerin bir kısmı bu ayeti kerimelerde geçen ‘varis olma’ olayını, Sahih-i Buhari ve diğer hadis kitaplarında yer alan "Biz resuller miras bırakmayız." rivayetine dayandırarak Hz. Zekeriya’nın oğlu Hz. Yahya'yı maddi mirasçısı değil, peygamberliğinin devamını öngören manevi mirasçısı olarak istediği şeklinde yorumlamışlardır.

Oysa peygamberlerin büyük çoğunluğunun miras bırakacak konumda olmamasına rağmen Kur'an’dan Hz. Süleyman’ın hem maddi hem de manevi olarak Hz. Davud’un mirasçısı olduğu anlaşılmaktadır:

"Süleyman, Davud'a vâris olduve dedi ki: Ey insanlar! Bize kuşdili öğretildi ve bize her şeyden (nasip) verildi. Doğrusu bu apaçık bir lütuftur." (Neml, 16)

Hz. Yahya’nın Doğumu 

Allah, Zekeriya'nın dualarına olumlu karşılık vererek ona bir çocuk ihsan eder:

"Biz onun da duasını kabul ettik ve ona Yahya'yı verdik; eşini de kendisi için (çocuk doğurmaya) elverişli kıldık." (Enbiya, 90)

Allah, Hz. Zekeriya'ya ihsan ettiği bu çocuğun adını da kendisi belirler: "(Allah şöyle buyurdu:) Ey Zekeriya! Biz sana bir oğul müjdeleriz ki, onun adı Yahya'dır. Daha önce ona kimseyi adaş yapmadık." (Meryem, 7)

"Zekeriya mabette durmuş namaz kılarken melekler ona şöyle nida ettiler: Allah sana, kendisi tarafından gelen bir ‘kelime'yi tasdik edici, efendi, iffetli ve salihlerden bir peygamber olarak Yahya'yı müjdeler." (Âl-i İmran, 39)

İncil, Yahya(a)'nın annesinin adının Elizabet olduğunu ve Yahya'ya gebe iken akrabası olan Hz. İsa'nın annesi Meryem'le görüştüklerini bildirmektedir: "Yahudiye kralı Hirodes zamanında, Abiya bölüğünden Zekeriya adında bir kâhin vardı. Harun'un soyundan olan karısının adı ise Elizabet'ti." (Luka, 1. Bab; 5)

"(Meryem) Bak, senin akrabalarından Elizabet de yaşlılığında bir oğula gebe kalmıştır. Kısır bilinen bu kadın şimdi altıncı ayındadır." "Meryem, üç ay kadar Elizabet'in yanında kaldı, sonra kendi evine döndü."(Luka, 1. Bab; 56)

Kur'an'ı Kerim'de ise Hz. Meryem'den bahseden bir ayette şöyle bildirilmektedir: "Ey Harun'un kız kardeşi! Senin baban kötü bir insan değildi; annen de iffetsiz değildi." (Meryem, 28)

Müsteşrik ve misyonerlerin üzerinde hassasiyetle durarak Müslümanları yanıltmak için uğraştığı konulardan biri, Hz. Meryem'in erkek kardeşi Harun meselesi olmuştur.

İslam kaynaklarına göre Hz. Meryem, İsrailoğullarının 12 sıbtından ve Tevrat'ta Allah nezdinde "ilk doğanlar" mesabesinde kutsal kılındığı belirtilen (bkz. Sayılar, 3. Bab; 11-13) Hz. Musa ve Harun'un sıbtı olan Levililere mensuptur.

Tevrat ifadelerine göre Allah tarafından özel olarak görevlendirilen Harun neslinden gelen kuşaklar, kutsal mabede hizmet ettiklerinden ve kutsal uygulamalarda "kâhinlik" adı verilen özellikli işleri yapmalarından dolayı ayrıca değerli kılınmışlardır. Sayılar 3. Bab’da Hz. Harun’un oğulları sayılarak “Harun’un oğullarının, kâhinlik etmek için tahsis ettiği, mesh olunmuş kâhinlerin adları bunlardır." denilmektedir.

"…Kâhinlik ebedî bir kanunla onların olacak ve Harun'u ve onun oğullarını tahsis edeceksin." (Çıkış, 29. Bab; 9)

Müslüman müfessirlere göre Meryem Suresi 28. ayette geçen "Harun’un kız kardeşi" tanımlaması, Meryem'in Harun Peygamber’in kız kardeşi olduğunu değil; değerli kılınan Harun’un neslinden geldiğini bildirmektedir. Bazı müfessirler ise Sahih-i Buhari'de yer alan bir rivayette de belirtildiği üzere Yahudi geleneğinde peygamber adları yeni doğan nesillere verildiğinden dolayı Hz. Meryem'in kardeşine de Harun adının verildiğini söylemişlerdir.

Luka İncil'indeki ifadeler, Hz. Meryem ile Hz. Yahya'nın annesi Elizabet'in akraba olduğunu belirtmektedir. Müfessirler, Meryem ile Yahya'nın annesinin kardeş olduklarını, dolayısıyla Hz. Meryem'in Yahya'nın teyzesi olduğunu kaydetmişlerdir.

Hz. Yahya, hem baba hem ana tarafından; İsrailoğullarının en şerefli kabilesi Levililerden; aynı zamanda hem ana hem baba tarafından Levililerin en değerli sülalesi Harunoğullarından, yani Harun Peygamber soyundandır.

Hz. Yahya'nın Özellikleri 

Hz. Yahya’nın sahip olduğu nitelikler iki ayet-i kerimede şöyle zikredilmektedir: "Allah sana, kendisi tarafından gelen bir ‘kelime'yi tasdik edici, efendi, iffetli ve salihlerden bir peygamber olarak Yahya'yı müjdeler." (Âl-i İmran, 39)

"Ey Yahya! Kitab'a (Tevrat'a) var gücünle sarıl! (dedik) ve henüz sabi iken ona hikmet verdik. Tarafımızdan ona kalp yumuşaklığı ve temizlik de (verdik). O, çok sakınan bir kimse idi. Ana-babasına çok iyi davranırdı; o, isyankâr bir zorba değildi." (Meryem, 12–14)

Bu iki ayete göre Hz. Yahya, şu özelliklere sahiptir:

1) Daha önce kimsenin taşımadığı bir adla isimlendirildi. 2) Henüz sabi iken kendisine hikmet verilmiştir. 3) Efendi/seyyiddir. 4) Salihlerdendir. 5) İffetlidir. 6) Allah tarafından ona kalp yumuşaklığı verilmiştir. 7) Kendisine temizlik/arınmışlık verilmiştir. 8) O, çok sakınan bir kimse idi. 9) Ana-babasına çok iyi davranırdı, isyankâr bir zorba değildi. 10) ‘Kelime'yi tasdik edici, doğrulayıcıdır. 11) Peygamberdir.  

Şimdi Yahya (a)’nın bu vasıflarını inceleyelim:

1. Daha önce kimsenin taşımadığı bir adla isimlendirildi.

Müfessirler, "... Daha önce ona kimseyi adaş (semiyyen) yapmadık."ayetindegeçen "semiyyen" ifadesinin benzer anlamını da ihtiva edebileceğini belirterek ayetin "…Daha önce onun bir benzeri gelmedi." şeklinde de anlaşılabileceğini söylemişlerdir.

 Luka İncil'inde Yahya'nın adının akrabalarının içinde kimsede olmadığı belirtilerek Zekeriya (a)'nın dili tutulduğundan yazı ile yanındakilere Yahya ismini bildirdiği, bu yüzden çok şaşırıldığı ifade edilmektedir:

"Ona babası Zekeriya'nın adını koymak istediler. Ama annesi, ‘Hayır, Yahya olacak.’ dedi. Onlar, ‘Akrabalarının içinde bu adı taşıyan kimse yok!’ dediler. Bunun üzerine çocuğa hangi ismi koymak istediğini işaretle babasına sordular. Zekeriya bir taş levha istedi ve ‘Adı Yahya'dır.’ diye yazdı." (Luka, 1. Bab; 59-63)

Kısır anneden, yaşlı babadan olmasının yanı sıra bir de bu özel adı almasını, onun farklı olacağına yorumlayanların tüm bölgede bu olayı anlatarak yaydıkları ayrıca belirtilmektedir:

"Komşuların hepsini korku sardı. Bütün bunlar Yahudiyye'nin tüm dağlık bölgesinde konuşulmaya başlandı. Olayı duyanların hepsi, ‘Nasıl bir çocuk olacak bu?’ diye meraklanıyorlardı."(Luka, 1. Bab; 65-66)

 Anlaşılıyor ki doğmadan evvel başlayan olağanüstü durum, Yahya'nın doğumu ile birlikte pekişmiş ve onun özellikli biri olacağı; belki de Yahudilerin beklediği "Mesih" olabileceği beklentisi hâsıl olmuştu.

2. Henüz sabi iken kendisine hikmet verilmiştir.

Hz. Zekeriya'nın rahle-i tedrisinde yetişen Yahya, Allah'ın ona bahşetmesi üzerine hikmet sahibi de olmuştur. Allah vergisi hikmetin yanında bizatihi Zekeriya (a)'nın hem oğlu hem talebesi olması ona birçok üstün özellik kazandırmış olmalıdır.

3. Efendi/seyyiddir.

Arapça seyyid kelimesi; efendi, değerli, günahlardan korunan, hikmet sahibi, şerefli gibi anlamlara gelmektedir. Bu yüzden Allah-u Teâlâ, Yahya’yı seyyid olarak tavsif ederek diğer insanlardan farklılığını ortaya koymaktadır.

4. Salihlerdendir.

Hz. Yahya; imanın pratik yansıması olan salih işleri yapan, marufu emreden kişilerden olarak tarif edilmektedir.

5. İffetlidir.

Arapça “hasur”; iffetli, kadınlara aşırı meyletmeye sebep olacak şehevî duygulardan arınmış manasına gelmektedir. Yahya (a) hayatının son bölümünde, Kral Herodes Antipas'ın karısı ve onun üvey kızının komploları ile iftiralara uğramasına rağmen yaşadığı dönemde iffeti hususunda hiçbir kötü söylentiye uğramamıştır. Hristiyan kültürü; Kral Herodes Antipas'ın karısının, Yahya'ya âşık olduğu, Hz. Yahya'nın iffetinden ödün vermemesinden dolayı, kraliçenin ve kızının komploları yüzünden başı kesilerek şehit edildiğini işleyen edebî ürünlerle doludur. Kur'an belki de bu anlayış yüzünden Hz. Yahya'nın iffeti üzerinde özellikle durmaktadır.

6. ‘Kelime'yi tasdik edici, doğrulayıcıdır.

Allah; Zekeriya'ya ihsan ettiği doğacak bebeğin, İslam üzere olacağı Allah'ın varlığı ve birliğini tasdik edeceğini belirtmektedir. Yani Zekeriya'ya Allah'a muti bir kul olacak çocuk müjdelenmiştir. Nuh'un oğlu gibi Allah'a asi ve isyankâr olmayacaktır. Müfessirler "Bir ‘kelime'yi tasdik edici" ifadesinin kendisinden sonra peygamber olacak İsa'yı müjdelemesi şeklinde yorumlamışlardır. Buna dayanak olarak Nisa Suresi’ndeki şu ayeti delil olarak getirmişlerdir:

"Meryem oğlu İsa Mesih, ancak Allah'ın resulüdür, (o) Allah'ın, Meryem'e ulaştırdığı kelimesi (kelimetuhu) ve O'ndan bir ruhtur." (Nisa, 171)

7. Peygamberdir.

Allah tarafından, Hz. Zekeriya'ya ihsan edilen Yahya, iyi huylarla donanmış bir kişi olarak aynı zamanda peygamberlik ile görevlendirilmiştir: “Bir peygamber olarak Yahya'yı müjdeler."

Hz.Yahya'nın Resullüğü

Hz. Yahya vakit dolduğunda Ürdün ve civarını kapsayan, Parea adı verilen özellikle çölün bulunduğu bölgede risaletini yaymaya; Allah'ın Musa (a)'ya indirdiği Tevrat hükümlerini insanlara hatırlatmaya başlar. Çölün çevresindeki İsrailoğullarını, Tevrat hükümlerine uymaya, onları Allah'ın istediği biçimde yaşamaya çağırır.

"Yahya Ürdün ırmağı çevresindeki tüm bölgeyi dolaşarak günahların bağışlanması için günahtan dönüp vaftiz edilme gereğini yayıyordu." (Luka, 3. Bab; 3) "Yahudiyye ülkesiyle Yaruşalem'de (Kudüs) oturanların hepsi Yahya'ya koşuyor, günahlarını açıklayarak Ürdün ırmağında onun eliyle vaftiz ediliyordu."(Markos, 1. Bab; 5)Bazıları ise ondan kaçınıyordu: "Yahya geldiği zaman oruç tutup içkiden kaçındı, ona ‘cinli’ diyorlar." (Matta, 11. Bab; 18) 

Hz. Yahya (a) mütevazı bir insandı. Gösteriş içinde değildi. Çöl bölgesinde yaşar, şehre lüzumlu zamanlarda inerdi. Bu yüzden onun mütevazı yaşamı "Yahudiyye" olarak adlandırılan bölgede yaşayanların ilgisini çekmişti. İncillerde Hz. Yahya'nın mütevazı yaşamı şöyle anlatılmaktadır:

"Yahya'nın giysisi deve kılındandı Belinde deri bir kemer vardı. Yiyeceği çekirgeyle yaban balıydı." (Matta, 3. Bab; 4; Markos, 1. Bab; 6)

Yahya (a)'nın risaleti, Tevrat'ın emirleri doğrultusunda idi. Nitekim "Ey Yahya, Kitab'a var gücünle sarıl!" (Meryem, 12) ayetinde kastedilen kitap, Tevrat’tır.

Bir olan Allah'a ve onun emir ve yasaklarına davet eden Yahya (a)’nın çağrıları hakkında İncil nüshalarında bazı malumatlara rastlamaktayız:

"Halk ona, ‘Öyleyse biz ne yapalım?’ diye sordu. Yahya onlara, ‘İki mintanı olan, birini hiç mintanı olmayana versin; yiyeceği olan da bunu hiç yiyeceği olmayanla paylaşsın.’ cevabını verdi. Bazı vergi görevlileri de vaftiz olmaya gelerek ona, ‘Öğretmenimiz, biz ne yapalım?’ dediler. Yahya onlara, ‘Size buyrulandan daha çok vergi almayın.’ dedi. Bazı askerler de ona, ‘Ya biz ne yapalım?’ diye sordular. O da onlara şöyle dedi: ‘Kaba kuvvetle ya da yalan suçlamalarla kimseden para koparmayın, ücretinizle yetinin.’" (Luka, 3. Bab; 10–14)

Yahya Peygamber’in insanları daveti ve tebliği o kadar beliğdi ki; Kral Herodes'in duyduğu hayranlık ve şaşkınlığını, Yuhanna İncili şöyle anlatmaktadır:

"Çünkü Yahya'nın doğru ve kutsal bir adam olduğunu bilen Herodes ondan korkuyor ve onu koruyordu. Yahya'yı dinlediği zaman büyük bir şaşkınlık içinde kalıyor, yine de onu dinlemekten zevk alıyordu." (Markos, 6. Bab; 20)

Hz. Yahya'nın daveti öyle etkili olmuş tu ki; Hz. İsa'nın havarilerinden Pavlus, seyahatleri esnasında, Romalıların küçük Asya olarak nitelendirdiği, Ege bölgesindeki Efes kentine geldiğinde, Hz. Yahya'ya iman edenlerle karşılaştığını anlatır:

"…Pavlus, iç bölgelerden geçerek Efes'e geldi. Orada bazı öğrencileri bularak onlara, ‘İman ettiğiniz zaman Kutsal Ruh'u aldınız mı?’ diye sordu. ‘Kutsal Ruh diye birinin varlığını duymadık ki!’ dediler. ‘Öyleyse neye dayanarak vaftiz oldunuz?’ diye sordu. ‘Yahya'nın öğretisine dayanarak vaftiz olduk.’dediler…" (Habercilerin İşleri, 1–4)

Vaftiz

Kur'an-ı Kerim'de hiç değinilmeyen vaftiz olayı, İncillerde, Hz. Yahya'nın en önemli özelliği olarak ön plana çıkarılmaktadır. Muharref İncillere göre; Hz. Yahya kendisine gelen İsrailoğullarını günahlarından tövbe etmeye davet ediyor, daha sonra tövbe eden kişiyi, Ürdün (Şeria) Irmağı’na daldırarak vaftiz işleminden geçiriyordu:

"Kudüs'ün, bütün Yahudiyye'nin ve tüm Şeria Nehri yöresinin halkı ona geliyor, günahlarını itiraf ediyor, onun tarafından Şeria Nehri’nde vaftiz ediliyordu." (Matta, 3. Bab; 5–6)

Hatta günahlarından tövbe etmeyen Ferisi ve Saduki mezhebindeki Yahudileri bu yüzden vaftiz etmez ve onları kınar.

Yine İncil’e göre; Hz. Yahya'nın geleceğini halka duyurduğu peygamber İsa (a), kendisini ziyarette bulunduğunda, Yahya, Ürdün sularında kendisine gelenleri vaftiz etmesine rağmen İsa'yı vaftiz etmek istemez. Hz. İsa'nın kendisinden üstün olduğunu beyan ederek, onun kendisini vaftiz etmesi gerektiğini söyler. Buna rağmen Hz. İsa, Hz. Yahya'nın elleri ile Ürdün Nehri’nde vaftiz edilir.

Tevrat'ın Levililer bölümünde; mezbahlarda, mabeddeki özel yerlerle temasta bulunmadan önce kâhinlerin, özel günlerindeki kadınların ve bu kadınlarla ilişkisi olan diğer kadın ve erkeklerin; vücudunda cüzam, kan, irin vs. gibi akıntılı hastalık ve yaralara sahip olanların, cinsel ilişkiden sonra kadın ve erkeklerin tüm vücutlarını ayrıca elbiselerini yıkamaları gerektiği hükmü anlatılmaktadır.

Hz. Yahya'nın İsrailoğullarını vaftiz etmesi işte bu Yahudi fıkhının uygulanması olmalıdır. Hz. Yahya, günahlardan tövbeye davet ettiği İsrailoğullarına tüm vücudu ve elbiseleri yıkama hükmünü uygulatıyordu. İncil metinlerine göre maddi temizliğin yanında törensel boyutu olan manevi bir temizlik de yapılıyordu.

Yuhanna İncili'nde geçen ifadelere göre Hz. İsa hiç vaftiz yapmamıştı: "Ferisiler İsa'nın Yahya'dan daha çok öğrenci edinip vaftiz ettiğini duydular. (Aslında İsa'nın kendisi değil, öğrencileri vaftiz ediyorlardı.)"(Yuhanna, 4. Bab; 2)

Hz. İsa'dan sonra havariler ve tabilerinin; dinî kuralları yapılandırmaları sırasında, Hz. Yahya'nın Hz. İsa'yı Ürdün Nehri’nde vaftiz etmesinden dolayı bu olay bir anma olarak devam ettirildi.

 Hristiyanlığın kurumsallaşması evresinde vaftiz, Yahudi fıkhının bir uygulaması olmaktan çıkıp "ilk günah" nazariyesi eşliğinde günümüzdeki şekline "Sakrament" adı verilen, olmazsa olmaz Hristiyanlık ibadetine dönüştürülmüştür.

İncillerde Hz. Yahya

İncillere göre Hz. Yahya, kendisiyle aynı zaman ve coğrafyayı paylaşacak, kendisinden daha üstün olan Hz. İsa'nın peygamberliğini de haber veriyordu.

Bilhassa Yuhanna İncili’nde; Hz. Yahya’nın, “Tanrı’nın oğlu”, “Tanrı’nın kuzusu”, “Çarığının bağlarını bile çözmeye layık değilim.” gibi tanımlamalarla Hz. İsa'yı yücelttiği gözlemlenmektedir. Dahası Hz. Yahya'nın peygamberliğini tahfif eden ifadelere rastlanır. Yuhanna İncili’nin anlatımlarına göre Hz. Yahya, İsrailoğullarına bir peygamber olarak değil, Hz. İsa'ya yer ve zemin hazırlamaya gelmiş bir aziz gibidir:

"Yahya'ya gönderilen bazı Ferisiler ona, ‘Sen Mesih, İlyas ya da beklediğimiz peygamber değilsen, niye vaftiz ediyorsun?’ diye sordular." (Yuhanna, 1. Bab; 25)

Matta, Markos ve Luka İncillerinde, Hz. İsa; daha sonra Petrus olarak adlandırdığı ve “Üzerine kilisemi kuracağım.” dediği balıkçı Simon ve kardeşi Andreas ile karşılaşmalarını tamamen rastlantı olarak vermektedirler. Yuhanna ise "Yahya'yı işitip, İsa'nın ardından giden"Andreas ve Simon'un Hz. İsa'yı, Hz. Yahya’dan üstün görerek "Biz Mesih'i bulduk." deyip İsa'ya bağlandıklarını anlatmaktadır.

Hz. İsa’yı üstün gösterme çabası Hz. İsa’nın vaftizi sırasındaki diyaloglarda da görülmektedir: "Ne var ki Yahya, ‘Benim senin tarafından vaftiz edilmem gerekirken sen mi bana geliyorsun?’ diyerek ona engel olmak istedi. İsa ona şu karşılığı verdi: ‘Şimdilik buna razı ol! Çünkü doğru olan her şeyi bu şekilde yerine getirmemiz gerekir.’ O zaman Yahya onun dediğine razı oldu."(Matta, 3. Bab;13–15)

 Oysa Kur'an-ı Kerim'de Hz. Yahya ile Hz. İsa arasında makamsal hiçbir ayrım yapılmamaktadır. İsa ile Yahya arasındaki üstünlük ayrımı, İncillerde yapılan tahrifatın tezahürleridir. Bu hususta Kur'an ayetlerinde şu ifadeler yer almaktadır:

"Biz, Allah'a ve bize indirilene; İbrahim, İsmail, İshak, Yakub ve esbâta indirilene, Musa ve İsa'ya verilenlerle Rableri tarafından diğer peygamberlere verilenlere, onlardan hiçbiri arasında fark gözetmeksizin inandıkve biz sadece Allah'a teslim olduk, deyin." (Bakara, 136; bkz. 2/285)

"Allah'a ve peygamberlerine iman eden ve onlardan hiçbirini diğerlerinden ayırmayanlara (gelince) işte Allah onlara bir gün mükâfatlarını verecektir.Allah çok bağışlayıcı ve esirgeyicidir." (Nisa, 152)

Mesih Beklentisi

Hz. Yahya, Yahudiyye bölgesinde yaşayan İsrailoğulları arasındaki beklentiden dolayı, kendisinin beklenen Mesih olmadığını açıklayarak, Hz. İsa'nın peygamber olarak yollanacağını haber veriyordu. Bu hususta muharref İncillerde şu ifadeler yer alır:

"Halk umut içinde bekliyordu. Yahya'yla ilgili olarak herkesin aklında, ‘Acaba Mesih bu mu?’ sorusu vardı."(Luka, 3. Bab;15) "Yahudiler Yahya'ya, ‘Sen kimsin?’ diye sormak üzere Kudüs'ten kâhinlerle Levilileri gönderdikleri zaman Yahya, inkâr etmedi ve ‘Ben Mesih değilim.’ diye açıkça konuştu."

Her iki peygamber de İsrailoğullarının yoğun olarak yaşadığı Yahudiyye adı verilen bugünkü Kudüs, Filistin, Ürdün ve çevresi beldelerde insanları uyarmaya devam ettiler.

İncil’de Hz. İsa'nın Hz. Yahya'yı Övgüsü

İncillerde Hz. İsa'nın Yahya Peygamber’i öven, onun üstün vasıflarını beyan ve peygamberliğini tasdik eden ifadelerine de rastlanmaktadır:

"Size doğrusunu söyleyeyim, kadından doğanlar arasında, Vaftizci Yahya'dan daha üstün olanı ortaya çıkmamıştır."(Matta, 11. Bab; 11) "Yahya'ya dek tüm peygamberlerle Kutsal Yasa, olacakları önceden bildirdiler."(Matta, 11. Bab;13)

"Yahya'nın öğrencileri ayrılırken İsa, halka Yahya'dan söz etmeye başladı. ‘Çöle ne görmeye gittiniz?’ dedi. Rüzgârda sallanan bir kamış mı? Söyleyin, ne görmeye gittiniz? Zarif giysilere bürünmüş bir adam mı? Oysa zarif giysiler giyenler, kralların saraylarında bulunur. Öyleyse ne görmeye gittiniz? Bir peygamber mi? Evet! Ve size şunu söyleyeyim gördüğünüz kişi peygamberden de üstündür." (Matta, 11. Bab; 7–9)

Hz. Yahya’nın Kral Herodes ile Tevhidi Değerler İçin Mücadelesi

O çağda dünyanın en güçlü devleti olan Romalıların egemenliği altındaki, bugünkü Filistin ve Ürdün'ün bulunduğu Filistin eyaleti adı verilen yerlerden, Galile ve Perea bölgelerini kapsayan, özerk olarak kurulmuş bir Yahudi krallığı hüküm sürüyordu. Bu krallığın idarecilerine Herodes adı verilmekteydi. Hz. Yahya döneminde başa geçen Kral Herodes Antipas, kardeşi Filippos'un karısı Herodias'ı zorla kocasından boşandırmış veya zorla kardeşi Filippos'un elinden alarak onunla evlenmiş veya gayri meşru bir hayat yaşamaya başlamıştı. Bu yüzden Yahya (a), kralı uyarmış, Tevrat'a aykırı bu durumu kınayarak halk nezdinde kralın yaptığı bu çirkin işlere karşı tepki oluşmasını sağlamıştı. Hz. Yahya'nın mübelliği olduğu Tevrat'ta; Kral Herodes Antipas ve yengesi Herodias’ın yaptığının haram olduğu şöyle ifade edilmektedir:

"Kardeşinin karısının çıplaklığını açmayacaksın. Kardeşinin çıplaklığıdır." (Levililer, 19. Bab; 16) "Yahya Hirodes'e, ‘O kadınla evlenmen Kutsal Yasa'ya (Tevrat'a) aykırıdır.’ demişti." (Matta, 14. Bab; 4)

Hz. Yahya'nın Tevrat'a dayanan bu uyarıları, Kral Herodes Antipas ve beraber yaşadığı kardeşinin karısı Herodias'nın işine gelmemişti. Ancak Kral, Hz. Yahya'nın halk nezdinde itibar gördüğünü bildiğinden ona dokunamıyordu. Nitekim İncil'de bu hususta şöyle tespit yapılmaktadır:

"Hirodes Yahya'yı öldürtmek istemiş, ama halktan korkmuştu. Çünkü halk Yahya'yı peygamber sayıyordu." (Matta, 14. Bab; 5) "Hirodiya bu yüzden Yahya'ya kin bağlamıştı; onu öldürtmek istiyor, ama başaramıyordu." (Markos, 6. Bab; 19)

Yahya'nın yaşadığı toplumda, sapkın Yahudi mezheplerinden Ferisi ve Saduki din adamları ile de çekişme içindeydi. Onlara çeşitli uyarılarda bulunmuş, yaptıkları yanlışlardan dönmelerini istemişti. Bu hususta İncil metinlerinde şu ifadeler yer alır:

"Ne var ki, Ferisilerle Sadukilerden birçok kişinin vaftiz olmak için kendisine geldiğini görenYahya, onlara şöyle seslendi: Ey engerekler soyu! Gelecek olan gazaptan kaçmanız için sizi kim uyardı? Bundan böyle tövbeye yaraşır meyveler verin. Kendi kendinize, ‘Biz İbrahim'in soyundanız.’ diye düşünmeyin. Ben size şunu söyleyeyim: Tanrı, İbrahim'e şu taşlardan çocuk yaratacak güçtedir. Balta şimdiden ağaçların köküne dayanmıştır. İyi meyve vermeyen her ağaç kesilip ateşe atılacak."(Matta, 3. Bab; 7–10)

Hz. Yahya'nın bütün Yahudi toplumunu saran uyarılarından endişe duyan Kral Herodes Antipas; Ferisi ve Saduki mezhebinin din adamlarının Hz. Yahya hakkındaki fitnelerinin de buna eklenmesi ile sonunda onu zindana attırır. Kral'ın zindana attırdığı Yahya (a)'nın hapsi devam ederken gelişen olaylar, onun başı kesilerek şehit edilmesine sebep olacaktır.

Hz. Yahya'nın Şehadeti

"Ne var ki, Hirodes'in doğum gününde saray büyükleri, komutanlar ve Celile'nin ileri gelenleri için verdiği şölende beklenen fırsat doğdu."(Markos, 6. Bab; 21)

"Hirodes'in doğum günü şenliği sırasında Hirodiya'nın kızı ortaya çıkıp dans etti. Bu, Hirodes'in öyle hoşuna gitti ki, ant içerek kıza her ne dilerse vereceğini söyledi. Kız, annesinin kışkırtmasıyla, ‘Bana şimdi, bir tepsi üzerinde Vaftizci Yahya'nın başını ver.’ dedi. Kral buna çok üzüldüyse de konuklarının önünde içtiği anttan ötürü bu dileğin yerine getirilmesini buyurdu. Adam gönderip zindanda Yahya'nın başını kestirdi. Bir tepsi üzerinde getirilen baş genç kıza verildi, kız da bunu annesine götürdü." (Matta, 14. Bab; 6-11)

Böylece Allah'ın emir ve yasaklarını bildiren bir tevhid önderi daha İsrailoğullarının içinden birileri tarafından kurulan komplolarla şehit edilmişti. Hak ve adaletin önderi bir resul, örnek insan Hz. Yahya, sadece zevk ve sefahat istekleri uğruna insan öldürmek ve öldürtmekten çekinmeyen sefihler eliyle bu dünyadan şehit edilerek yollanıyordu.

Hz. Yahya'nın şehadet haberini alan talebeleri onun cesedini alarak, toprağa tevdi ettiler ve bu durumdan Hz. İsa'yı haberdar ettiler: "Yahya'nın öğrencileri gelip cesedi aldılar ve gömdüler. Sonra gidip İsa'ya haber verdiler."(Matta, 14. Bab;12)

Sonuç

Kur'an'da kıssası bildirilen Yahya (a), İsrailoğullarına gönderilen bir peygamberdir.Hz. Yahya, İsrailoğullarının kutsal kitabı Tevrat'ın mübelliğidir.

Kur’an-ı Kerim, muharref İncillerde yer alan Yahya kıssalarında; Hz. Yahya’nın anlatılmayan bazı özellikleri üzerinde durmuştur. Daha önce kimsenin taşımadığı bir adla isimlendirilmesi, henüz sabi iken kendisine hikmet verilmesi; efendi/seyyid, salihlerden ve iffetli olması, Allah tarafından kendisine kalp yumuşaklığı ve temizlik verilmesi; çok sakınan, ana-babasına çok iyi davranan kimse olması, isyankâr bir zorba olmaması, ‘kelime'yi tasdik edici, doğrulayıcı bir peygamber olması gibi. 

Hz. Yahya'nın Kur'an'da anlatılan özellikleri, tüm Müslümanlarda bulunması gereken özelliklerdir. Diğer peygamberlerde olduğu gibi Hz. Yahya da biz Müslümanlar için en güzel örnektir.

Kur'an'ı Kerim, Yahya'nın tevhid mücadelesi ve şehadeti üzerinde bilgi vermez. Bu bilgiler kısmen İncil kitaplarında yer alır.

İncillere göre Hz. Yahya, İsa'nın gelişinin hazırlayıcısı olarak, ast bir peygamber statüsünde verilirken; Kur'an Hz. Yahya ile Hz. İsa arasında fark gözetmez.

Kur'an'ın perspektifine göre; Zekeriya (a), Yahya (a) ve İsa (a) kıssaları birbirlerinin tamamlayıcısı ve açıklayıcısıdır. Her peygamberin olgunlaşması, eğitilmesi, nesepleri, hitap ettikleri toplum nezdindeki konumları ve risalet aşamalarının anlaşılması için her üç kıssanın birlikte değerlendirilmesi zaruridir.

İncillerde bildirilen ve Hz. Yahya’ya has bir uygulama olan, suya batırma "vaftiz" geleneğine; Kur'an-ı Kerim'de hiç değinilmez. Kur'an Tevrat'tan beri gelen kirlerden maddi ve manevi temizlenme hükmünü hafifletmiş, "gusül"ü farz kılmıştır. Temizliğin Hristiyanlıktaki sapkın şekli olan vaftizi reddetmiştir.

BU SAYIDAKİ DİĞER YAZILAR