1. YAZARLAR

  2. Haksöz

  3. Sanık Başörtüsü Direnişçisi Olduğuna Göre Suçludur!

Sanık Başörtüsü Direnişçisi Olduğuna Göre Suçludur!

Temmuz 2005A+A-

Dergimiz yazarlarından ve Özgür-Der Çocuk Kulübü öğretmenlerinden Zehra Çomaklı Türkmen'in 5816 nolu Atatürk'ü Koruma Kanunu'na muhalefetten yargılanmasına devam ediliyor. Mahkeme bir önceki duruşmada sanığın sözlerinde Atatürk'e hakaret unsurunun bulunup bulunmadığına dair bilirkişi heyetinden görüş isteminde bulunmuştu. 21 Haziran günü yapılan duruşmada bilirkişi heyeti olarak İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi öğretim üyelerinin mahkemeye gönderdiği rapor okundu ve bilirkişinin sanığın sözlerinde Atatürk'e hakaret ettiği kanaatine vardığı görüldü.

Zehra Çomaklı Türkmen hakkında Irak'ta Savaşa Hayır Koordinasyonu'nun 4 Temmuz 2003 tarihinde Kadırga Kültür Merkezi'nde düzenlediği "Savaşa Karşı Şarkılar" adlı gecede söylediği sözler nedeniyle Cumhuriyet gazetesinin yayını üzerine dava açılmıştı. Sözü geçen programda Özgür-Der Çocuk Kulübü Korosu da yer almış ve ABD'nin Irak işgaline karşı marşlar söylemişti. Aynı programa konuşmacı olarak katılan ve koroda yer alan kız çocuklarının bazısının başlarındaki örtüden rahatsız olan Gazeteciler Sendikası yöneticilerinden Aydın Hatipoğlu tepkisini Türkiye'de irtica odaklı bir konuşma yaparak göstermişti.

İrticanın kökeninde ezanın Arapça okunmasına yeniden izin vermesi gerekçesiyle Adnan Menderes'in bulunduğunu ve aynı dönemin ABD işbirlikçiliğinin de başlangıcı olduğunu iddia eden Hatipoğlu'nun sözlerine karşı bilahare söz alan Zehra Çomaklı ortak bir payda aranacaksa önce inançlara saygı gösterilmesi gerektiğini belirtmiş ve Türkiye'de ABD ile ilişkilerin tarihini DP dönemi ile başlatmanın yanlış olduğunu, Atatürk ile Roosvelt'in mektuplaşmalarına bakıldığında Türkiye Cumhurbaşkanı'nın ABD hayranlığının görülebileceğini dile getirmişti. Salondan büyük alkış alan bu sözler üzerine Hatipoğlu salonu kızgınlıkla terk etmiş ve ertesi günkü Cumhuriyet ise Zehra Çomaklı'nın Atatürk hakkında suç işlediği şeklinde kışkırtıcı yayınlar yapmıştı.

Yaklaşık iki yıldır devam eden davanın son duruşmasında mahkeme bilirkişiden sanığın sözlerinde suç unsuru olup olmadığının belirlenmesini istemişti. İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi öğretim üyelerinden oluşan bilirkişi, beklendiği üzere ifade özgürlüğünden değil, yasakçılıktan, kışla düzeninden yana olduğunu ortaya koyan bir karar bildirdi. Hakaret bir yana, eleştiri boyutu bile tartışılabilir sözlü bir değerlendirmeyi suç kapsamında değerlendiren bir üniversite olgusu evrensel üniversite algısına ne kadar aykırılık teşkil etse de şüphesiz YÖK düzenine gayet yakışmaktadır. Üstelik bilirkişi olarak karar veren "hukuk bilimi" öğretim üyeleri sadece önlerine gelen dosyadaki sözlerle de yetinmemiş ve bir hafiye titizliğiyle sanığın geçmişini de kendi imkanları ölçüsünde araştırma işgüzarlığını da göstermişlerdir.

Mahkemeye yollanan bilirkişi raporunda sanık Zehra Çomaklı'nın 1999 yılında İstanbul Üniversitesi'nin İletişim Fakültesi Radyo TV Sinema Bölümü'nü kazandığı halde başörtüsünü çıkarmadığı için kayıt yaptırmadığı da vurgulanmıştır. Bu hatırlatmanın mantığı açıktır. Adeta sabıka kaydı tutarcasına yapılan bu tespitle sanığın başörtüsü konusundaki tutumundan hareketle Atatürk'e hakaret etmeye yatkın biri olduğu imasında bulunulmaktadır. Üniversite'nin düşünce özgürlüğünü savunmak bir yana bir de zehir hafiyelik rolü üstlenerek mahkemelere niyet okuma metinleri göndermesi akademik tarihe utanç verici yine bir eylem olarak geçecektir.

Son savunmaların yapılması için 10 Ağustos 2005 tarihine ertelenen Zehra Çomaklı Türkmen'in davasında kararın önümüzdeki duruşmada verilmesi bekleniyor.

BU SAYIDAKİ DİĞER YAZILAR