1. YAZARLAR

  2. Hüseyin Ceyhan

  3. Sahibinin Sesi

Sahibinin Sesi

Ağustos 1997A+A-

Refahyol'un düşürülmesi ile birlikte Anasol-D Hükümeti, 28 Şubat MGK kararlarının bir maddesi olan İmam Hatip Okulları ile Kur'an Kursları'nın kapatılması için süreci hızlandırdı. Hükümet olma sevdasını bir histeriye dönüştüren Vatan Kurtaran Yılmaz, garnizondan yükselen seslere emir eri kesilmiş durumda.

Halkın değer yargılarıyla çatışan ve aldığı kararlar itibariyle toplumsal kargaşaya yol açan MGK, sahnede kendini yıpratmamak için yeniden perde arkasına geçerken miğfer gölgesine bir sığıntı olarak giren yeni hükümet, suflörün perde arkasından yükselen nağmelerine playback yapmaya başladı.

Yaşar Dedelek'in, "İmam Hatiplerde Vehhabilik ve Suudi Arabistan milliyetçiliği yapılıyor" diye önlediği şey, aslında sahibinin sesinin bir yankısıdır. Bu münasebetle Cumbabanın yedeğinde taşıdığı Anasol-D hükümeti yurt gezilerinde meşruiyet zemini ararken, kendine hükümet olma imkanını sağlayan sahibine karşı itaatte kusur etmemeye ve "emret komutanım" edasıyla sahibinin verdiği kararlan uygulamak için hazır ve nazır olduğunu göstermeye çalışmaktadır.

Yurt sathında İmam Hatip ve Kur'an Kursları'nın kapatılmasına karşı düzenlenen gösteri, miting ve eylemler ısrarla laik medya tarafından karalanmaya, yok sayılmaya ve çarpıtılmaya çalışılıyor. Tank paletlerinin girmekte tereddüt ettiği Kızılay Meydanı'nda sahibinin iplerini salıvermesiyle müslümanlara saldırmakta bir an olsun duraksamayan muhbir medya, Ankara sokaklarında eylem yapan müslümanlara karşı polisi müdahale etmeye çağırmış, fakat top geri tepince yaygara kopmuştur.

Gerçekle imajın, tehditle teklifin çokça karıştırıldığı şu günlerde meclisi sandık tehdidi ile ürkütme teşebbüsleri bir zayıflığın ifadesidir. Diğer yandan 8 yıl kesintisize karşı 5+3 modeline sarılmak Kur'an Kursları'nı feda etmeyi gerektirmektedir ki, bu da ters köşeye yatmanın bir başka biçimidir.

"Kesintili mi olacak yoksa kesintisiz mi?" gelecek günler bunu gösterecektir. Ama hükümet olma hırsını bir histeriye dönüştüren Vatan Kurtaran Yılmaz'ı bir günah keçisine çevirmek oyuncu ile rejisör karıştırmanın bir neticesidir. Her ne kadar ara sıra sahnede aktörler yer değiştirse de ya da zaman zaman bir görev kargaşası yaşansa da oyunun sürekliliği, perde arkasındaki rejisör için önemlidir.

"Başkente İnen İrtica"nın, "Kızılay Meydanında İran Provası" yapması karşısında çılgına dönen muhbir medyanın azgınlığı sonunda düzenin iki kurumu olan polis ve medyayı karşı karşıya getirmiştir.

Kemalist cunta özlemcisi muhbir medya Ankara'daki gösterilerde görev sınırlarını zorlamış, son günlerin moda mesleği olan konu mankeni bir genç kıza kamera şakası yaptırır gibi hiddetli kalabalık önünde sağa sola gülücükler dağıttırarak Atatürk fotoğrafı taşıttırmış, kalabalığı tahrik etmeye çalışmıştır. Medyanın adeta çağdaş bir Jan Dark olarak pazarladığı "Cesur Türk Chantal Mandel" önceden yerleştirilmiş kameraya arada sırada dönüp "nasıl, görevimi iyi icra edebiliyor muyum, Fato'ya transfer olabilir miyim?" şeklinde sergilediği davranışları ile kendine ciddi bir meslek arayışında olduğunu hissettirmiştir. "Deyyus" diyen Şevki Yılmaz'a ateş püsküren: fakat "pezevenk" dediğinden dolayı Özbek'i takdir eden medyanın, bu takdiri gerekli kılan ince ayrıntıyı dikkate alarak meslek icrasında açılım yapmasının Fato ve denekleri için yeni ilgi alanı oluşturacağını umarız.

BU SAYIDAKİ DİĞER YAZILAR