1. YAZARLAR

  2. Hikmet Zeyveli

  3. Mr. Hampher Tacirleri

Mr. Hampher Tacirleri

Ağustos 1992A+A-

Derginizin 13. sayısında Ebu Kevser imzasıyla yayınlanan "Tenkid Ahlâkı" başlıklı yazıya, İhsan Süreyya Sırma'nın, 15. sayınızda verdiği cevabı ibretle okudum.

Ebu Kevser'in "Tenkid Ahlâkı'nda; İslâm alemindeki ihtilaf ve düşmanlıkların temelinde mezhep taassubunun, körü körüne taklidin ve peşin fikirlerin yer aldığı vurgulanmakta ve bu psikozun getirdiği "tahkiksiz tenkid" konusunda iki önemli ve göz açıcı örneğe değinilmekteydi. Verilen iki örnek, İslâm âleminde, birbirinin tam karşıtı iki inancın (Selefilik ve Caferilik ya da halk ifadesiyle Vehhabilik ve Şiîlik) lider şahsiyetlerine yönelik olması itibariyle gerçekten ibretâmiz bir temayülü tescil etmekteydi.

Ebu Kevser, hassasiyetini şahıslar üzerinde değil, prensipler üzerinde teksif ediyordu: Her çeşit tenkide evet, fakat iftiraya kesinlikle hayır! Ve bu metin ahlâkı Kur'âni ifadelerle teyid ediyordu. (5/8,49/12, 6).

Bu prensibi zedeleyen iki örnekten birincisi; İslâm âleminin büyük bir kesiminin tebcil ettiği bir şahsın (Muhammed b. Abdulvehhab'ın), Hampher isimli bir İngiliz ajanı tarafından nasıl iğfal edilerek sapık bir mezheb kurdurulduğunu iddia eden "Bir İngiliz Ajanının Hatıraları"nın tahkiksiz birçok baskı yapmış olması vakıasıydı.

Ebu Kevser'e göre, birçok çelişkiler ihtiva eden ve bir Müslümana iftiralarla dolu bu kitap (Mr. Hampher'in hatıraları), tamamen uydurmaydı. Ve başta akademik kariyerli bir zat (İ. S. Sırma) olmak üzere bunu tahkiksiz yayınlayanlar, Hucurat: 6 âyetiyle bildirilen azim fermana aykırı davranmışlardır.

Ebu Kevser'in vardığı bu kanaatine ayrıca maddi deliller araması gerekmez miydi? Bizce hayır... Çünkü, İslâmi ve evrensel bir kuraldır: ispat, müddeiye düşer. Yani, bir insanın doğuştan olan "beraetini" zedeleyen bir iddiayı ileri sürenden delil istenir, reddedenden değil.. Ve müddei iddi­asını ispatlayamadığı taktirde müfteri ilân edilir. Bu, insanın şerefinin, uluorta iftiralarla ve "tutmasa da izi kalır" sapkın zihniyetiyle rencide edilmesini engelleyen -gerçekten azîm- bir ahlâk kuralıdır.

Bu bedihî ahlâka riayet ederek, Mr. Hampher'ın Hatıratı(!)'nı okuduğunda bir müslüman için ileri sürülen onca isnad karşısında irkilmesi ve Hucurat: 6 âyetini hatırlayarak mes'eleyi tahkik ve reddetmesi beklenen Sayın Sırma "Bir itiraz"ında nelere itiraz edebiliyor?

Mr. Hampher'a nisbet edilen "Hatırat"ı yayınlamadığını mı iddia ediyor? Hayır. Sadece, kitabının ilk baskılarında bu hatıratın yer almadığını ve sonraki baskılarında da kitabının bütününü değil, bir bölümünü teşkil etmekte olduğunu söylüyor. Bu husus, kitabı dokuz baskı yapmış olan Sayın Sırma'nın, mahut hatıratı yayınlamaktaki sorumluluğunu ve rolünü bertaraf edebilir mi? Hatırat uydurma ise, bir kere bile yayınlamanın vebali yetmez mi?

Sayın Sırma, bu yayıncılık işinde öncülük yapmadığını iddia ediyor fakat hemen arkasından, kitabın Türkiye'ye ilk defa kendisi tarafından İran'dan getirildiğini ve o tarihlerde Türkiye'de kendisinden başka hiç kimsenin Hampher'in kitabını tanımadığını itiraf ediyor.

Sayın Sırma bir de, "bu muhayyel yarışta ben ne bir kupa kazandım, ne de buna ihtiyacım var." diyor. Ne diyelim, "kupa kazanmamasına" üzüldük doğrusu.

Sayın Sırma, mahut hatıratın mevsuk olduğunu iddia ve ispata çalışıyor mu? Hayır. Sadece, kitabı (Farsça nüshasını), Humeyni'nin memleketindeki kitapçılardan satın almış olduğunu -hem de aynen böyle, altını çizerek- ifade ediyor. Bu ifadelerin "okuyucuyla yarenlik etmekten başka bir hikmeti yoksa ne demek isteniyor? Bir kitabın, Humeyni'nin memleketindeki kitapçılardan satın alınmış olması, onun mevsukiyetinin itiraz edilemez kanıtı mı oluyor? Yoksa, Ebu Kevser'in, ikinci örneğini Humeyni'ye yöneltilen bir iftiraya tahsis etmesinden, Sayın Sırma, onun bağnaz bir "Humeynici" olduğunu istinbat ediyor da onu bu yolla iskat etme yollarını mı arıyor? Eğer -maazallah- bu mantaliteyle hareket ediliyorsa, Ebu Kevser'in, "Şii-Vehhabî" ucube ithamıyla taltif edilmediğine çok şükretmesi gerekiyor.

Görüldüğü üzere, Sayın Sırma asıl cevap vermesi gereken konuları geçiştirivermiş. Bu söylenenler ise, Mr. Hampher'in hatıralarının uydurma olması şüphesini hiç bir veçhile bertaraf edememektedir. Yani, hâlâ ispatlanmayan iddialar (ya da iftiralar) piyasada müşteri aramakla meşgul.

Peki, Sayın Sırma neye itiraz etmiş oluyor?

Sayın Sırma, en geçerli savunma taktiğini, yazısının 5. maddesine saklamış görünüyor: "En iyi savunma saldırıdır" taktiğine başvurmak...

Ya da; zatıâlileri yerli-yabancı misyonerlerle dolu dizgin cihad edip dururken, Ebu Kevser gibi ne idüğü ve kimliği belirsiz hırpanî din müstehzileri ya da yerli misyonerler, yolunu ve hızını keserek kendisine köstek oldukları ayaklarına yatmak..

Ve Sayın Sırma asıl maharetini burada gösteriyor. Ebu Kevser'in bu tenkidinin ardında yatan gizli emelleri bir çırpıda istinbat ve istihraç ediveriyor. Sayın Sırma'nın bu istinbat ve istihracına nazaran; bu zihniyet sahipleri, "etraflarını bunca münker kaplamışken, İslam'ın değerleriyle uğraşan bunca İslâm düşmanı dururken, saldırılması kolay olduğundan (çünkü Ölmüşler) Buhari'lere ve imam Şafii'lere saldıran", "Hz. Peygamber (s)'in Sünnetini dışlayan, Kur'an'ı Moon gibi uydurma peygamberlerin aklıyla empoze etmekle meşgul yerli misyonerlerdir. Zatıâlilerinin İngilizler'le, Amerikalılarla kıyasıya mücadele etmesinden rahatsız olan bu zihniyet sahipleri ve bu meyanda Ebu Kevser gibileri, işte böyle, hızını kesecek ve mücahedesine gölge düşürecek şaibeler çıkarıyorlar...

Sayın Sırma "çamuru at, tutmasa da izi kalır" fetvasınca mı hareket ediyor? Ebu Kevser'in tahlilini yapmaya çalıştığı bir zihniyetin canlı örneğini mi sergiliyor?

Birisi, "Ebu Kevser'in yazısı İle, imam Buharî'lere ve Şafiî'lere saldıranların ilgisi ne?" diye sorsa nasıl cevap verecek, hangi adresi ihbar edecek? Veya birisi, "İmam Buharî'lere, Şafiî'lere saldıran geri zihniyetle, Mr. Hampher'ın Hatırat(!)ına istinaden ölmüş bir müslümanı sapık ve muğfel gösteren zihniyet arasında mahiyet itibariyle ne fark var?" diye sorsa nasıl bir izah getirecek?

Sayın Sırma, yazısını zafer kazanmış bir kumandan hâkimiyetiyle şu nasihatla bitiriyor: "Kendime ve size diyeceğim o ki: Başkalarının yanlış(!)larını tespit etmekle ömrümüzü tüketmeyelim. Biraz da kendimizin kişilikleriyle uğraşalım. Bu ötekine nazaran daha zor, fakat emin olun ki daha hayırlıdır!"

Sayın Sırma'nın bu tavsiyelerine tamamen katılmamak elde değil..

O mâhîler ki derya içredir, deryayı bilmezler."

Sayın Sırma!. Ben de, Ebu Kevser'e katılarak, aslı olmayan bir uydurmanın neşrine öncülük etliğinizi söylüyorum. Beni ilgilendiren şahsınız değil, İslâmî prensiplerin ve ahlâkının korunmasıdır. Bu hassasiyetin gösterilmediği yerde isteyen istediğini söyler/yazar ve söylediği/yazdığı da yanına kalır.

Sayın Sırma!. Lütfen "hem suçlu, hem güçlü" psikozu sergilemeden, "en iyi savunma saldırıdır" taktiğine başvurmadan, yerlî-yabancı misyonerlerle mücaheda şampiyonluğuna yatarak kendinizi her çeşit tenkidden vareste görmeden ve sahip olduğunuz akademik kariyere de haksızlık etmeden cevap vermenizi bekliyoruz:

Gerçekten Mr. Hamper'in Hatıratı'nın sıhhatini kanıtlayabilir misiniz? Buna dair ilmî vesikalar ortaya koyabilir misiniz? En azından bir İngilizce aslını gösterebilir misiniz? (Tabii bu "asıl", Arapça versiyonu gibi Türkiye'de hazırlanmış olmamalı).

Bunu yapamadığınız taktirde, yayınladığınız kitabı uyduran(lar)ın menfur oyununa ister istemez âlet olduğunuzu itiraf edip Allah'tan mağfiret taleb etmeniz gerekir kanaatindeyiz.

Aşağıdaki ifadeler, mahut kitabın öngördüğü taktiklerden alıntılanmıştır:

"Sünni ve Şii müslümanlar arasında suizan ve şüpheler icad ederek mezhep ihtilaflarını körüklemek. Her iki tarafı uydurma ihanet ve töhmetlerle birbiri aleyhine kışkırtmak." (Sizin kitap, 9. Baskı, s. 73)

"Büyük İslam âlimleri aleyhine suni ithamlar uydurmak." (Aynı kitap, S. 75)

"Her yerde nifak ve tefrikadan bahset, onları birbirine düşür." (Aynı kitap, s. 78)

Muhal-farz, eserin gerçekten Mr. Hampher denen bir ajanın hatıraları olduğu isbat edilmiş olsa, yukarıda verilen ifadelerle Muhammed b. Abdulvehhab hakkında İddia edilenler paradoksal bir durumu ortaya koymaz mıydı? Bir an için Öfkenizi ve hissiyatınızı bertaraf ederek Allah için düşününüz!..

Sayın Sırma, imam Buharî ve Şafiî'lere saldıran, Kur'ân'ın sünnetinden ibaret olan Resulullah (s)'ın Sünnetini dışlayan, Kur'an'ı Moon'un aklıyla empoze etmeye kalkışan çarpık zihniyetle mücahedenizde -Ebu Kevser adına da konuşabilirim- sizinle beraber olduğumuzu bilesiniz. Sadece fazla telaşa kapılmadan, "Hakkın temsilcilerinin" vakarıyla ve ilimle bu işi sürdürmek lâzım. Yani İslam'ı tebliğ etmek için öyle "işportacı" ya da "provakatör" tavırlarıyla hareket etmemiz hiç gerekmiyor.

Çünkü, artık yel değirmenleriyle savaşarak şövalye olmanın modası geçmiş görünüyor..

Ben de, sizin yaptığınız gibi bütün samimi müslümanlara selâm ediyorum.

BU SAYIDAKİ DİĞER YAZILAR