1. YAZARLAR

  2. Haksöz

  3. Manzara

Manzara

Mart 1996A+A-

Tuhaf Bir Rüya

Hayırdır inşallah. Dün gece rüyamda Hocaefendi'yi gördüm. Bayram namazı için camiye gelmişti. Üzerinde tertemiz bayramlık giysileri vardı. Namazdan sonra hutbeye bile kalmadan apar topar camiden çıktı. Ben de arkasından. "Hocam elinizi öpeyim' diyerek eteğine yapıştım. "Dur yavrum şimdi acele bir işim var" dedi. "Hocam nereye böyle alelacele" diyerek ani bir refleksle kolunu tuttum. O anda cebindeki kağıt düştü. Ama o bunu fark etmedi ve hızla oradan uzaklaştı. İstemeden de olsa kağıda baktım. Aman Allah'ım o da neydi. Bir bayram tebriği. Demek ki Hocaefendi postahaneye gitmek için acele ediyordu. Olamaz! Başımdan aşağıya kaynar sular döküldü. Bu Yekta Güngör Özden'e yazılmıştı. Diyordu ki Hocaefendi: "Değerli Şahsınızın, ailenizin ve en üst düzeydeki Anayasal kurumumuzun başkanı bulunma şerefini taşıdığınız değerli Anayasa Mahkememiz mensuplarının Ramazan bayramlarını, onur yüklü hizmet yıllarıyla dolu şerefli bir bürokratı bulunmakla kıvanç ve gurur duyduğunuz ve benim de mensubiyetiyle bahtiyarlık hissettiğim yüce Türk Milleti'nin bir ferdi olarak en içten duygu ve en samimi dileklerimle tebrik ederim. Ülkemizin bugünü ve yarını adına önemli kurumlarımızdan birinin kıymetli başkanı ve bu milletin değerli bir ferdi olarak şahsınıza layık her türlü hayırlı hizmetlerinizde üstün başarılar diler, bu vesileyle en içten saygılarımın kabulünü arz ederim efendim."

Terler içinde uyandım Aman Allah'ım çok şükür kabusmuş diyerek değerli bir ağabeyime rüyamı yorumlattım. Meğer kabusumda Şeytan bana Hocaefendi olarak görünmüş!.. Derin bir oh çektim. Kalbimde sıkıntıdan eser kalmadı.

Not: Bu hikayede geçen şahıslardan sadece Fethullah Hoca ve Yekta Güngör Özden gerçek kişiliklerdir. Rüyayı gören şahsın gerçekle bir ilgisi yoktur. Çünkü bayram mesajı rüya değil gerçektir. (Hürriyet 19 Şubat'96)

ANLAMAK MI ÖNEMLİ, ANLAMAMAK MI?

Kur'an'ı anlamanın kişilere göre değişebileceği üzerine bazı çevrelerde yapılan faydalı bir tartışmadan, herkesin kendine göre bir ders çıkartabileceği umuduyla, ufak bir kesit sunuyoruz..

A- Evet arkadaşlar, bugün gündemimizde Tekvir Suresi'nin 8 ila 9. Ayetleri var: "Ve sorulduğu zaman o diri diri toprağa gömülen kıza, hangi günah yüzünden öldürüldü diye?"

N- Hocam, bu ayet çok muhkem, tartışmasak.

L- O sana öyle geliyor, neresi muhkem?

A- Evet arkadaşlar, yorumlarınızı bekliyorum.

M- Ben bir soru sormak istiyorum: "Kız küçük mü, büyük mü?"

A- O, okuyan kişiye güre değişir.

Ö- Canım küçük olsa ne olur, Filistin'de 8 yaşında çocuklar mololof kokteyli yapıyor.

Z- Yani acaba bu kız terörist mi?

Ü- Onu da nereden çıkardın?

R- Yani bir kızı kim diri diri toprağa gömer ki?

L- Sırp canileri gömebilir. Hem Filistin'de de...

Ü- Karıştırmayın şimdi Filistin'i, Kudüs'ü!

L- Niye?

E- Gelecek ay Kudüs'te uluslararası bir sempozyuma davetli de...

R- Lütfen konumuza dönelim.

İ- Şimdi bu kız acaba kötü bir şey mi yapmış?

N- E canım 9. ayetle de onu soruyor ya! "Hangi günah yüzünden öldürüldü?" diye.

K- Ama şimdi semantik açıdan...

U- Hayır Hermenötik...

R- Yok canım, sosyal bilimler çerçevesinde...

A- Bence antropolojik düzlemde...

N- Burada galiba şey eleştiriliyor...

I- Şey'i, mey'i karıştırma şimdi. Burada ne sistemin, ne de devletin işkenceci vasfından falan bahsedilmiyor.

A- Hocam, ne sistemi? Ne devleti?

N- İşkenceci devlet!

L- Sayın hocam, sizin Kur'an anlayışınızda sapmalar görüyorum.

A- Evet, evet, sizin başınız da ağrıyor galiba.

M- Bakın, yüzünüz de sapsarı kesilmiş.

A- Siz isterseniz, biraz istirahat edin.

Ç- Peki ama kız ne olacak?

A- Hangi kız?

B- Vatanı için ölümü göze alan kız.

A- Tamam arkadaşlar, ayrıştığımız noktalar olsa da, galiba hepimiz şunda anlaşıyoruz: "Vatanını, milletini çok seven bir kız, teröristlerce yakalanıp, işkence görüyor ve toprağa gömülüyor".

S- Tebrikler hocam! Allah razı olsun, Allah devlete, millete ve bizlere zeval vermesin!

I- Amin, amin!...

BU SAYIDAKİ DİĞER YAZILAR