TC yöneticilerini Anıtkabir'de Kur'an'ın aydınlığına davet eden Mahmut Kaçar 4,5 yıla mahkum edildi. Kaçar naapmıştı? Cumhurbaşkanı'nın yüzüne mi tükürmüştü? (Bu fiili işleseydi 4,5 yıllık ceza tabii idi.) Ya da mahkeme heyetine mi hakaret etmişti?

Hayrette kaldık. Ona ilk önce meczup dediler; şimdi de kalkıp ciddi ciddi adam yerine koyup 4,5 yıl ceza veriyorlar. Acaba hangisine inanalım, Kaçar meczup mu değil mi? Yaptığı iş deli işi mi yoksa çok ciddi bir iş mi? Verilen mahkumiyet kararından da anlaşılacağı gibi, olay TC yetkililerince çok ciddiye alınmış. Yani "taşlara tapmayın". "Kur'ân'a uyun" sözleri Cumhuriyetin kurucusu Mustafa Kemal'e hakaret sayılmış. Bu sözler Mustafa Kemal'e bir hakaret değildir; ama halkın din anlayışını afyonlaştırmaya çalışan fasıkların yüreklerine korku ve telaş salan çok sahih ve yapılması gereken bir çağrıdır. Bakalım Türkiye egemenleri, Mahmut Kaçar'ın eylemiyle somutlaşan Kur'an'ın aydınlığa olan çağrısı konusunda bundan böyle de, Mekke müşriklerinin alay, hakaret, saldırı, işkence ve katliam ile karşı koyma tutumları ile ne kadar paralelleşecekler ya da yarışacaklar?

Hak ve hukuk mu? Yargısız infazların alabildiğine yaygınlaştığı, gözlem altında icra edilen her türlü işkence ve insanlık suçunun mahkeme heyetlerince olağan karşılandığı, ülke imkanlarının bir avuç sermaye sınıfına peşkeş çekildiği bir ülke de haktan ve hukuktan bahsetmek ne kadar zor ve çoğu zaman da anlamsız bir olay!..