Kitaplık

Aralık 2015A+A-

Çağdaş İslami Akımlar / Mehmet Ali Büyükkara

Klasik Yayınları, Ekim 2015

İstanbul Şehir Üniversitesi İslami İlimler Fakültesi Dekanı olan Büyükkara’nın bu çalışması, bazı İlahiyat ve İslami İlimler fakültelerinde yeni okutulmaya başlanan Çağdaş İslam Akımları derslerinin materyal eksikliğine binaen kaleme alınmış. Ortadoğu İntifadaları sonucu konunun halklar nazarında belirli bir ilgiye mazhar olması da eserin kaleme alınmasında etkili olmuş. Geçtiğimiz asırdan bu yana hazırlanan aynı konulu birçok çalışmada olduğu gibi bu kitapta da İslami akımların ‘gelenekçi, ıslahçı, modernist’ tasnifiyle işlenmesi, klasik olduğu kadar isabetli bir seçimdir. Metnin akademik hüviyeti, ‘doğruları’ dayatan bir üsluptan ziyade tartışmacı, müzakereye açık bir üslubun hâkim olmasını sağlıyor. Bu özelliğin devamı olarak her bölümün sonunda konuya dair temel sorular ve ileri okuma önerisi yer alıyor. Yazarın konuyu tasnifi her ne kadar isabetli olsa da tartışılır yönlere sahip. Örneğin meseleye dair Türkçe kaynaklarda -sapıklık ithamları dışında- genellikle ihya akımından sayılan Vehhabilik, bu eserde ‘gelenekçilik’ etiketiyle karşımıza çıkıyor. Hakeza gelenekçi akımın güçlü simgeleri olan Nurculuk, Süleymancılık hareketleri ‘kültürel ıslahatçılık’ şeklinde anlatılıyor. Kitabın, cemaat olgusu ve pratiğine genellikle mesafeli duran ilahiyatçı camianın bu duruşunu benimsemediğini ifade eden bir kalemden sadır olması, son kertede avantaj sayılabilir.

 

Hz. Peygamber’in Yasakları/Anlam ve Yorum Açısından Hadislerdeki Nehiyler / Sezai Engin

İz Yayınları, Kasım 2015

İslam’ın ilk dönemlerinden beri tartışılan konulardan birisi de sünnetin teşri değeridir. Şafii’nin sünneti vahiy mertebesine çıkarması, bu görüşün yaygınlık kazanması, buna mukabil Hz. Peygamber’i vasıfsız bir aracı konumuna indirgeyen görüşün de her daim alıcı bulması, meselenin hallinde karşılaşılan başlıca zorluktur denebilir. Sezai Engin, doktora tezi olan bu çalışmasında söz konusu sarkacı aşmaya çalışan bir çaba sergiliyor. Akademik disiplin içinde kaleme aldığı eserinde Engin, Hz. Peygamber’in sünnetinin teşri değerini nehiy örnekleri üzerinden işliyor. Engin’e göre Hz. Peygamber’in nehiy yetkisi Kur’an’da ve hadislerde net bir şekilde belirtilmiş. Söz konusu yetki İslam’ın ilk dönemlerinde ümmetçe kabul görmüş. Konuya dair farklı yaklaşımların incelendiği çalışmada önerilen şu: Şatıbi gibi, taabbudi yönü olan ile olmayan konular arasında ayrım yapılmalı. Taabbudi ve itikadi yönü olan nehiy rivayetlerinde sebebin muallakta kalması halinde tevakkuf tercih edilmeli. Kapsamlı bir çalışma olması hasebiyle kitap, Sünnet okumalarında toparlayıcı bir işlev görebilir. Kitabın sonunda yer alan zengin bibliyografya içinde Türkçe eserlerin de yer alıyor oluşu, konunun okur nezdinde derinleşmesine imkân verecek özelliktedir.

 

Türkiye’nin İlahiyat Sorunu / Adnan Demircan

Beyan Yayınları, Ekim 2015

Türkiye’de Müslümanların düşünce dünyasına önemli katkıları olan ilahiyat fakültelerinin problemleri, bu fakülteler kurulduğu yıldan beri farklı parantezlerle tartışılıyor. Aktüaliteye yaklaşımda çarpık bir zihin haritasına sahip olma, mücadele pratiğinden kopuk bir yaşam felsefesi, ilmin ana uğraşı olmasının en büyük handikabı olan spekülatif düşünme zaafı gibi özellikler, kısmen yüksek öğretimin genel problemleri olsa da bu özellikler, ilahiyat camiası mensuplarında daha bariz bir hal alıyor. Bu durumun oluşmasında, söz konusu fakültelerin İslami ilimleri öğretmek gibi bir vazifeye sahip olması etkilidir. İslami ilimler beraberinde İslam ahlak ve ruhunu da kişiye öğretmelidir zira. İslam’ın ilk devirlerinin siyasi tarihi konusundaki çalışmaları ile bilinen Adnan Demircan, bu çalışması ile değindiğimiz zaaflardan ziyade ilahiyat camiasının ve eğitiminin teknik aksaklıklarına dair düşüncelerini okurla paylaşıyor. Yüksek din öğretiminin tek parti döneminden yaşadığımız yıllara uzanan serüvenini ele alıyor. İstanbul İlahiyat’ta akademisyenliği sürdüren Demircan’ın eleştirilerinin içeriden olması, yüksek din öğretimine dair bazı değişiklerin son zamanlarda da gündeme geliyor oluşu, meselenin değerlendirilmesinde avantaj olarak kaydedilebilir. Yazar, içinde bulunduğu eğitim camiasının müfredat, program, akademisyen ve öğrenci temelli sorunlarını ayrıntılı şekilde inceleyip teşhis ediyor. Çözüm önerileri ile de meselenin havada kalmasına mani oluyor.

 

Tefsirde İsrâiliyyât’ın Kaynak ve Bilgi Değeri / Ertuğrul Döner

Ankara Okulu Yayınları, Kasım 2015

Ağırlıklı olarak Yahudi kaynaklarından, genel anlamda Hristiyan ve diğer din mensuplarının kaynaklarından Müslüman düşüncesi ve ilmî birikimine giren bilgi ve rivayetleri ifade eden İsrailiyyat, daha çok İslam ilimleri içerisinde tefsir ve hadiste mevzu bahistir. Ertuğrul Döner, doktora tezi olan bu eserinde İsrailiyyatın, Mesudi gibi ilk dönem tarihçilerinin metinlerinde Yahudi ve Hristiyanların bilgi kaynaklarını ifade eden kısmen nötr bir kavram olduğunu, sonraki asırlarda, İbnTeymiyye ve İbn Kesir gibi alimler eliyle olumsuz bir anlam çerçevesine sahip olduğunu tespit ediyor. Özellikle İbn Teymiyye’nin eserlerinde, İsrailiyyata dair sistematik bir dil kullanıldığını, bu dilin müteakip zamanlarda oluşan düşünceye etki ettiğini söylüyor. Döner’e göre, İsrailî bilgilerin olumsuzlanması çabasında öne çıkan çağdaş isimler, Muhammed Abduh, Reşid Rıza, Emin Ahsen el-Islahi, Şibli Numani’dir. Eserin okura sunduğu tezlerden birisi de klasik dönem ile çağdaş dönem İsrailiyyat eleştirileri arasında temel farklılıklarla ilgilidir. Yazara göre İbn Teymiyye gibi âlimlerin içinde olduğu klasik dönem eleştirilerinde merkezde sübut problemi var. Yani rivayetin isnadı İsrailiyyat eleştirilerinde merkezi önemde. Çağdaş dönem eleştirilerinde ise merkezde delalet problemi var. Kitaba göre İsrailiyyat etiketli bilgiye karşı Müslüman dünyada güçlü seslerin yeniden yükselmeye başlamasında iki etken söz konusu: İslam’ın, oryantalistlerce öne sürülen, Yahudi ve Hristiyan inanışlarından esinlendiği, bu inanışların İslam’a kaynaklık ettiği düşüncesi ve Filistin meselesi dolayımı ile Yahudi kaynaklarına yönelen itirazlar. Son argümanda Aişe Abdurrahman ve İzzet Derveze bir hayli etkili pozisyonda. İlmî birikimimizde bir hayli yekûn tutan İsrailiyyatın derli toplu değerlendirilişi açısından önemli bir çalışma.

BU SAYIDAKİ DİĞER YAZILAR