1. YAZARLAR

  2. Şemsettin Özdemir

  3. Hedefe Kendi Yöntemlerimizle Varabiliriz

Şemsettin Özdemir

Yazarın Tüm Yazıları >

Hedefe Kendi Yöntemlerimizle Varabiliriz

Temmuz 1999A+A-

Dergiler insanların düşüncelerini ideallerini yaygınlaştırmada kullandıkları çok iyi vasıtalardır. Ve bu çok özel vasıtanın gördüğü iki önemli işlev vardır. Bunlardan birincisi dergi çıkartan insanları, kadroları yetiştirir, eğitir, ikincisi de hitap ettiği kitleyi eğitir ve onların seviyelerini yükseltir. Örneğin geçmişte çıkan birçok dergi; Necip Fazıl'ın Büyük Doğu dergisi, Ercüment Özkan'ın çıkartmış olduğu iktibas, birer ekol olmuşlardır ve hem dergiyi çıkartan kadroları hem de hitap ettikleri insanları eğitmişler ve genel toplum seviyesinin üzerine çıkartmışlardır. Bu yüzden ben, genel anlamda profesyonel ya da amatör tüm dergicilik çalışmalarını çok faydalı buluyorum. Olaya Haksöz özelinden bakacak olursak, bugün 100. sayısı yayınlanıyor. Yani yaklaşık 9 yıldır faaliyet gösteriyor. 9 yıl önce Haksöz İlahiyat Fakülteli gençlerin çıkardığı amatör bir dergi olarak yola çıkmıştı. Tabi bunun böyle başlamasında dönemin şartlarının da etkisi vardır. Ancak bu 9 yıllık süreç içerisinde Haksöz'ün hem fiziksel olarak hem de muhteviyat olarak sürekli bir gelişme kaydettiğini görüyoruz. Bu elbette azımsanamayacak bir başarıdır. Görebildiğimiz, takip edebildiğimiz kadarıyla Haksöz çıktığı günden bugüne oldukça doğru ve tutarlı bir çizgi izledi. Tabii hem şekilsel hem de muhteva olarak amatörlükten, profesyonel ciddi bir dergi olmaya doğru ilerlerken pek çok değişiklik geçirdi, daha dikkatli daha oturaklı bir üslup kazandı. Ancak bu değişiklikler Haksöz'ün genel bakış açısında, siyasi veya itikadi persfektifinde herhangi bir kırılma anlamına gelmiyordu. Bu 9 yıllık süre içerisinde Haksöz tutarlı çizgisine gölge edecek herhangi ciddi bir kırılma yaşamadı. Ve bugünlere kadar geldi.

1997 yılında başlayan ve 28 Şubat süreci diye tanımlanan dönem içerisinde Türkiyeli müslümanlar çok yoğun bir psikolojik baskı ortamında hayatlarını sürdürmek durumunda kaldılar. Ve halihazırda bu süreç devam ediyor. Bu baskı ortamında da Haksöz Dergisi yine izleyebildiğimiz kadarıyla kendi söyleminden ve çizgisinden ödün vermeden yayınını sürdürdü. Tabii böyle bir tavır da beraberinde bedel ödemeyi getiriyordu. Ve doğal olarak dergiyi çıkartan kadrolar içindeki bazı arkadaşlar bedeller ödediler. Morallerin çöktüğü, insanların karamsarlığa kapıldığı bir dönemde Haksöz tutarlı çizgisiyle moral aşılamayı başarmış ve onların ayakta kalmasına katkıda bulunmuştur. Hedeflerin allak bullak olduğu bir dönemde hem yayınını devam ettirmesi, hem de umut, azim, kararlılık sergileyerek hem dergiyi çıkartan kadroları motive etmesi hem de ulaştığı insanlara moral aşılaması bu ağır süreç içerisinde takdir edilmesi gereken bir örneklik olmuştur.

Haksöz'ün geçirmiş olduğu 9 yıllık süreç bir olgunlaşma evresidir. Bana göre bu tip etkinliklerde en önemli olan şey çok uzun bir vadeye yayılması gerekliliğidir. Bu açıdan baktığımızda 9 yıl çok da uzun sayılabilecek bir süreç değildir. Haksöz belli bir ekibin çıkardığı bir dergidir. Bunun daha uzun ömürlü olabilmesi ve belli bir çizgiyi olgunlaştırarak yarınlara taşıması için dergiyi çıkartan arkadaşların uzun ömürlü kalıcı hedefleri kurumsallaştırmaları gerekmektedir. Türkiye'de birçok yayın organı uzun ömürlü olamamıştır. Kimi 5, kimi 10, kimisi de azami 20 senede yayınına son vermek zorunda kalmıştır. Bana göre şartlar elverdiği sürece bu süre uzatılmalı ve bu çabalar uzun soluklu hale getirilmelidir. Hiçbir ekip, hiçbir çevre, her alanda her konuda tam bir yetkinlik gösteremez. Zaten hiç kimseden de böyle birşey beklenmez. Bu yüzden de Haksöz dergisinin de belli alanlarda, belli konularda en iyi olması, deyim yerindeyse uzmanlaşması gerekiyor. Zaten Haksöz dergisinin bu anlamda üzerinde yoğunlaştığı alanlar mevcut ancak bu alanlarda daha da derinleşerek en iyi olmayı hedeflemesi gerekmektedir.

Bu 9 yıllık süreç içerisinde Haksöz dergisinin bu hayır yarışında varolan diğer dergi veya çevrelerle yakın bir ilişki kurduğunu gözlemledik. Ancak varolan bu olumlu ilişkilerin daha da ileri götürülmesi için yumuşak bir üslup üzerinde karar kılınması gerekmektedir. Bu tip olumlu bir üslup, dile getirilen doğruların daha kolay kavranmasını sağlayacaktır.

Ben bu 9 yılın bir tecrübe edinme süreci olduğuna inanıyorum. Bu tecrübenin de yardımıyla ileriki süreçte daha kapsamlı ve yetkin bir Haksöz göreceğimize inanıyorum. Ve Haksöz'ün 200. sayısında da bir değerlendirme yapabilmeyi ümit ediyorum.

BU SAYIDAKİ DİĞER YAZILAR