1. YAZARLAR

  2. Zehra Ç. Türkmen

  3. Filistin’in Sümeyye Yürekli Annelerine…

Zehra Ç. Türkmen

Yazarın Tüm Yazıları >

Filistin’in Sümeyye Yürekli Annelerine…

Haziran 2004A+A-

Çocukları en çok ölen ve en çok çocukları için ölendir Ortadoğu'nun anneleri.

Ağıtlara sığmaz sesleri. Çığlıkları her birimizin kulaklarında patlar. Arzın bir ucundan diğer bir ucuna ulaşır anaların feryatları.

Ve bu feryatlar her bir annenin yüreğini yakar. Yüreğini dağlar. Gözyaşıyla doludur Ortadoğu'nun ağlar yüzlü, yiğit yürekli annelerinin kalbi.

Ateşler dağlanır ciğerlerinde. Sanki kefen giymiş bir ölüm sessizliğine bürünürler.

Çocuklar doğurur Filistinli anneler, henüz on beş yaşına geldiğinde "Anne ben ölmeye gidiyorum" diyerek evinden bir daha dönmemek üzere ayrılan.

Onurlu bir annedir Filistin.

Ve Filistinli tüm anneler onurludur.

En çabuk onların çocukları büyür kavganın orta yerinde. Ve en çabuk onların çocukları vurulur…

Alevlerin, bombaların arasında yine de kıyama durmuş bir şehrin, Meryem yürekli anneleri gibidir duruşları.

-----------------

Tarih 15 Ağustos 2004.

Yaklaşık 4000 Filistinli tutsak İsrail zindanlarında açlık grevine başlıyor.

Sebep, demir parmaklıklar arkasında yaşadıkları işkencelerin ve çırılçıplak soyularak maruz kaldıkları ahlak dışı aramaların son bulması.

Aileleriyle görüşüp, hasret gidermek arzularıydı. Ama hapishaneye her geldiklerinde aileleri tacize uğramamalıydı.

Hasta olduklarında doktorsuz ve ilaçsız bir çaresizlikten kurtulmaları, ibadet ve yemekleri için inançlarına uygun bir işleyişin olması, toplu cezalara dur denmesi için ihlal edilen bir çok esir hakkının -siyonistlerin deyişiyle mahkum hakkının- geri verilmesini talep ediyordu Filistinli tutsaklar.

Ve en çok da çocuk tutsakların, o masum bedenlerin, bir an önce azad edilmesini…

Tutsak da olsalar, insan fıtratına uygun olanı, insani olanı talep ediyorlardı. Ve bu nedenle öbek öbek greve başlamışlardı.

Hapishanelerin havasız koğuşlarında ya da tel örgülerle güneş altına sıkıştırılmış alanlarda açlık grevine başlarken tutsaklar, hele çocuk tutsaklar; onlar, hem tel örgüler ve demir parmaklıklar arkasındayken ve hem de açken, hastayken, rahat uyuyabilir miydi, boğazlarından rahat bir lokma geçebilir miydi Filistinli annelerin.

-----------------

Isha El Zaban;

Filistin'in Sümeyye yürekli annesi.

Batı Şeria'nın Nablus kentinde yaşıyordu.

İsrail zindanlarında ömür boyu hapis cezasına çarptırılmıştı oğlu Ammar.

Oğlu açlık grevi eylemcisiydi. Ve şimdi de o, açlık grevine başlamıştı.

Biliyordu, kolay değildi Ammarlar dünyaya getirmek.

Ve kolay değildi, onları taze bir fidanken işkencecilerin zindanlarına yollamak, infaz mangalarına hedef yapılmalarını görmek ve onları toprağa vermek.

Anneydi;

Yüreği dayanır mıydı biricik oğluna…

Anneydi;

Çocuğu için ve tüm çocuklara destek olmak için, kalbinin rahatsız olmasına rağmen, o da açlık grevine başlamıştı.

Ve bir hafta sonra hasta ve hüzünlü bedeni dayanamamıştı oğlunun acısına, açlığa…

Ve gün ağarmaya, gün ağlamaya başlamıştı ki bir tohum daha düştü Nablus'un orta yerine. Bir tohum…

Bu tohum Ammar'ın annesiydi.

Ammar'ın henüz haberi olmamıştı ölümünden annesinin.

Ve gönüllerini Filistinli kardeşlerinin gönüllerine açan nice insanın da sanki kendi annesi düşmüştü toprağa. Filistin'i ümmetin ortak mekanı bilenlerin acıları depreşti, hüzünleri depreşti. Acıları feryat, hüzünleri ağıt oldu. Ve hep birlikte haykırdılar olanca güçleriyle mızraplarını vurarak namelerin tellerine:

"Kucağında çocuk bir ana yatıyor

Vurulmuş göğsünden sütü akıyor

Düşme anne düşme yolumuz uzundur düşme

Çocuğunu büyüt kin ve öfkeyle"

-----------------

Toprağa düşerken Ammar'ın annesi, acımıza acı, azmimize azim kattı.

O, Filistin'in Sümeyye yürekli annesiydi.

Ve kendini tüm Ammarlar için feda etmişti.

Filistin tevhid ve adaleti ayakta tutanlara tanıklık yapan toprak.

Filistin iffetli, adanmış, yiğit anneler diyarı.

Onurlu bir annedir Filistin.

Ve Filistin annemiz bizim.

BU SAYIDAKİ DİĞER YAZILAR