1. YAZARLAR

  2. Kadrican Mendi

  3. 17 Ağustos Depreminden Bugüne Sakarya Dayanışma Platformu

17 Ağustos Depreminden Bugüne Sakarya Dayanışma Platformu

Ağustos 2000A+A-

İman ve amel ya da teori ve pratik dikotomisi devrimci siyasetlerin ilk elden netleştirmeleri gereken bir zemin inşası, bir paradigmadır. Bu soruna verilen cevap o siyasetin bizatihi dönüştürebilme potansiyelini barındırır. Yaşadığımız günler müslümanca pratikler üretememe müslümanca siyasetlerde kısırlık ve beraberinde çözülme ve savrulmalara tanıklık ediyor. Karşımızda teorinin sahihleştirilmemesi, pratiğin gündemleştirilememesi ve bunlar arasındaki irtibatın muhkemleştirilememesi gibi içice geçmiş ve kemikleşmiş sorunlarla malûl bir organizma var, temas ettiği her zemine bu hastalığı bulaştırıyor. Panik ve korku, endişe ve boş vermişlik, kimliksizleşme ve sonunda şahsiyet yitimi...

İçaçıcı olmayan bir manzara. Ancak bu tabloda atlanılan öyle bir unsur var ki geleceğe ümitle ve kararlılıkla bakmamızı sağlıyor. Bu unsur; "İNSAN", Tüm hesapların ötesinde Allah (cc)'ın hesabına muhatab olma şerefine sahip olan "Ademeoğlu". Ameliyle İmanını yücelten, İmânıyla amelini çoğaltan ve üzerine yapılan tüm hesapları altüst edebilen bir cevherdir her insan, hele bir silkinmeye, üzerindeki zincirlerden boşanmaya görsün... bir iken on, on iken milyon olur ve buna herkes şaşırır. Zaten her devrim devrilenler açısından bir şaşkınlık değil midir?

O halde insana ilişkin iddialarımız varsa mazeretimizde o ölçüde yok demektir. İnsanın olduğu her yerde yapılacak bir şeyler mutlaka vardır, ya da eğer hiçbir şey yapılmıyorsa orada insan olmasa gerektir!...

Sakarya Dayanışma Platformunu insanlar kurdu; insanlar özlerini kaybetmesin isteyen insanlar... Önce fiziki olarak hayatta olanlar bunu korusun ve sonrasında fark etsinler diye... Bu satırların okurlarının SDP'yi yakından tanıdıkları zannıyla bir tanıtım yazısını gereksiz addediyoruz. Bununla beraber istedik ki depremin yıldönümünde, beraber muhasebe yapalım. İstedik ki hepimiz payımıza düşen günahı ve sevabı hatırlayalım, korkalım ve sevinelim.

Kuruluşundan itibaren herkesin öğrenci ve yine herkesin öğretmen olduğu bir mektebe dönüşen SDP'nin bir senelik tarihini beş ayrı aşamada özetleyebiliriz; Adapazarı Çark Mesire yerinde geçen ilk 1,5 ay içerisinde 550 kamyondan fazla temel gıda, içme suyu, giysi, battaniye, biranda, naylon çadır, çocuk bezi, ilaç ve muhtelif yardım malzemesi dağıtıldı. Yine aynı dönemde yardım ulaştırılan kişi sayısı 25-30.000 civarında acil ihtiyaçların karşılandığı bu dönemde mesire alamda 110 civarında çadırdan oluşan düzenli bir çadırkente dönüştü. Mevcut durumun düzenli olarak yaptığı toplantılarda değerlendiren SDP, gezici ekipler oluşturma ve bu sayede şehrin yeterince yardım ulaştırılamayan bölgelerini ve buralardaki muhtaçları tespit etme yönünde bir plan oluşturdu. Beş ayrı ekip düzenli olarak şehrin tüm mahallelerini gezerek ve bizzat insanlarla görüşerek hem onlarla yardımların maddi yönünün ötesinde bir iletişim imkanı buldular hem de adil ve sağlıklı bir mağduriyet haritası oluşturulması sağlandı. Yine bu plan çerçevesinde gerçek ihtiyaçların anında tespiti ve giderilmesine yönelik bir kupon sistemi uygulandı. Her ekipte gerçek ihtiyaçları tespit edip tasdikli bir kupona işlemeye ve bunun mağdura vermeye yetkili bîr arkadaş görevlendirildi, böylece üzerinde ihtiyaçları onaylanmış kuponu getiren kişi platformdan ihtiyaçlarını kuyrukta beklemeden, itilip kakılmadan, insana yakışır bir şekilde temin etme imkanı buldu. Şunu da belirtmek lazım ki benzer uygulamayı 3 ay sonra denemeye çalışan bazı resmi kurumlar bunda da başarılı olamadılar.

SDP'nin faaliyetlerinin 3. aşamasında (ki bu Kasım 99'da başladı) artan istismar teşebbüslerini engellemek amacıyla mesire yerinden genel dağıtım durduruldu. Sadece SDP çadır kentte bulunan ve şehir içinde bizzat yerinde tespit edilen aileleri merkeze alan bir plan oluşturuldu. Bu plan çerçevesinde ulaşılan tespit edilmiş aile sayısı 300'u dul olmak üzere 973 adet oldu. Bu ailelere en kısası iki ay, en uzun sürelisi Ağustos 2000 itibariyle 10 ay olmak üzere periyodik yardım devam etti. Ayda iki kez dolaşılan ailelerin durumları sürekli kontrol edilerek mağduriyetindeki iyileşmelere göre listeler elemeye tabi tutuldu. Şu anda hala düzenli olarak yardım ulaştırılmaya çalışılan aile sayısı 53 adettir. Bu sayıya sadece birkaç kez yardım ettiğimiz veya ihbar üzerine acil yardım götürülen aileler dahil değildir. SDP'nin şehir merkezi dışında da yardım ulaştırdığı birçok yerleşim birimi oldu, bunlardan hemen sayılabilecekler şunlar: Yazlık, Mithatpaşa, Arifiye, Sapanca, Akyazı, Sinanoğlu, Söğütlü, Küçüksöğütlü, Kasımpaşa, Karakamış, Ferizli, Cölkent, Pamukova, Göktepe, Süleymanbey, Bileciler, Solaklar, Kızılcık, Andallar, Küçükrüstemler, Budaklar, Kuruçeşme, Kirazca, Kumbaşj, Korucak, Selahiye, Hanlıköy, Fındıklı, Soğucak, Şeyh köyü, Yorthan, Tavuklar, Uzunköy, Karapınar, Çökekler, Dağyoncali, Evrenkoy, Şenkardeşler, Güneşler, Reşitbey, Karapürçek, Alandüzü, Kemaliye, Kızıicıklı, Meşeli, Güzlek, Teşvikiye, Taşkısıgı. Ayrıcı Arifiye tren istasyonunda fındık toplamak için gelen güneydoğulu işçilere de 5 kamyon giysi dağıtıldı. SDP'nin Ramazanla başlayan 4. dönem çalışmalarında Kaynaşlı'da yaşanan deprem sonrası oluşturulan Kaynaşlı Dayanışma Platformu da önemli bir yer tuttu.

Yine bu dönemde yapılan faaliyetleri ana başlıklarıyla şöyle sıralayabiliriz. Platformun mesire yerinde yapılan geniş katılımlı iki iftar programı yine aynı yerde hanımların devam ettikleri mukabele ve teravihler, Almanya'dan gönderilen 350 kumanya ile birlikte dağıtılan toplam 500 adet Ramazanlık kumanya farklı zamanlarda toplam 55 aileye ulaştırılan kurban ve adaklar. 280 çocuğun ayakkabısından montuna kadar tüm bayramlık giysileri, 30 civarında dul ve muhtaç aileye zekat-ı fitre ve sadaka olarak verilen dolar üzerinden nakti yardım. Adapazarı'nda dernekler ve Namık Kemal ilkokullarındaki öğrencilere giysi ve kitap, Sapanca'da muhtelif okullarda bisküvi ve süt dağıtımı. 60 civarında aileye buzdolabı, fırın, süpürge, çamaşır makinesi, kanepe, çekyat, yatak, halı, vb. eşya yardımı ve yine muhtelif zamanlarda birçok ailenin muayene, ilaç ve diğer sağlık ihtiyaçlarının sağlanmasını sayabiliriz.

Yine tüm bu faaliyetlerle eşgüdümlü olmak üzere bazı sosyal çalışmalarda yapıldı. SDP bünyesinde 8 Ekim'de büyük katılımın olduğu Dostluk Gecesini ve Kaynaşlı'da KDP'de yapılan Bayramlaşma ilk akla gelenlerden. Bu ve benzen faaliyetleri tarihimize raptetmek için sarfedilen çabaları; özellikle İstanbul'dan kardeşlerimizin emeğiyle çıkartılan SDP bülteni-dergisi ve SDP için hazırlatılan ajandayı da zikretmek gerek herhalde. SDP bu bir sene zarfında yaşadıklarını geleceğe aktarabilmek için yüzlerce fotoğraf ve 8 adet 90'lık video kasetinden oluşan görsel bir arşiv oluşturdu.

SDP aralık ve ocak aylarında 250 kişi üzerinde "depremin insan ve toplum üzerindeki etkileri" konulu bir anket çalışması yaptı. Bu çalışmanın sonuçları ağustos ayı içerisinde 500 kişi üzerinde yapılacak yeni bir anketle birlikte eylül veya ekim ayı içinde yayınlanacak.

Platform şubat ayından itibaren mesire yerindeki irtibat merkezini taşıdı. Şu anda şehir merkezinde kendi imkanlarıyla oluşturduğu bir lokalde hizmetlerine devam ediyor. İsteyen herkesin uğrayabileceği, kütüphanesinden faydalanabileceği, gazete ve dergileri takip edebileceği nezih bir ortam olarak Adapazarı sosyal hayatında saygın bir yer dolduruyor.

Dayanışma lokali ayrıca bir takım kültürel aktivitelere zemin sağlaması açısından da önemli hizmet gördü. Lokalimizde Nisan-Temmuz ayları içinde birçok konulu sohbet, seminer ve kitap tanıtımları gerçekleştirildi.

Geldiğimiz noktada önemli bir durak olarak SDP'nin 18 dönümlük arazisi üzerinde son aşamaya gelen "kalıcı konut projesi"nin oluşumunu sayabiliriz. Dünya şehircilik örgütü HABİTAT ile birlikte yürütülen bu proje hakkında daha ayrıntılı bir yazı hazırlayacağımızdan şimdilik 50 konutluk bu çalışmanın müjdesini vermekle yetiniyoruz.

Son olarak tekrar tekrar şükran borçlu olduklarımız var. Ve o kadar çok ki isimlerini böyle sınırlı sayfalara sığdırmak mümkün değil. Ancak ilk akla gelen temsil yeteneği olduğunu düşündüğümüz isimleri hatırlamak istiyoruz.

Bizimle üretmeye ve paylaşmaya omuz veren başta Özgür-Der olmak üzere birçok kişi ve kuruluşa, Almanya'daki dostlarımıza, Türkiye'nin dört bir yanından hem maddi yardımlarıyla hem de emeğiyle katkıda bulunan tüm gönüldaşlarımıza ve erdemli insanlara minnettarlıklarımızı sunuyoruz. Bu model dayanışmanın bir anla ve bir alanla sınırlı değil, her türlü kuşatmaya karşı her alanda tekrarlanan örnekliklere dönüşmesi dileğiyle Rabbimizin (cc) hepimiz için razılığını diliyoruz. AMİN

BU SAYIDAKİ DİĞER YAZILAR