1. HABERLER

  2. YORUM ANALİZ

  3. Öğrenci Andına Razı mı Olsak, Acaba?
Öğrenci Andına Razı mı Olsak, Acaba?

Öğrenci Andına Razı mı Olsak, Acaba?

Öğrenci Andı’nı bize okutturmaya çalışanlar, öyle bir liste ile karşımıza çıktılar ki.. Hani düşünmüyor değilim, “Biz Öğrenci Andı’nı okumayı kabul etsek de, şu listedekilerden kurtulsak, daha mantıklı değil mi?”

13 Kasım 2018 Salı 18:40A+A-

Ali Karahasanoğlu'nun Yeni Akit gazetesindeki yazısı:

 “Öğrenci Andı” ile başlayan tartışma..

29 Ekim Cumhuriyet Bayramı ve hemen ardından 10 Kasım ile birlikte, zirve yaptı..

Biz, “Öğrenci Andı”nı okuma ile ilgili Danıştay’ın verdiği karara yönelik itirazlarımızı dillendirmeye çalışırken..

Öğrenci Andı’nı bize okutturmaya çalışanlar, öyle bir liste ile karşımıza çıktılar ki..

Hani düşünmüyor değilim, “Biz Öğrenci Andı’nı okumayı kabul etsek de, şu listedekilerden kurtulsak, daha mantıklı değil mi?”

Nedir beni bu düşünceye mecbur bırakan, önümüze konulmuş listedeki talimatlar?..

Emekli orgenerallerden Tuncer Kılınç dillendirdi: “Ezan Türkçe okunmalı!”

Sonrasında CHP milletvekili Öztürk Yılmaz devam ettirdi: “Türkiye’de, ezan Türkçe okunur!”

Demek ki, olay “Öğrenci Andı”nı okumakla bitmeyecekmiş..

Bir de listede, “ezanın Türkçe okunması var”mış..

Bitti mi listedeki talimatlar?

Bitmez..

Aile Bakanı’nın, gayrı ahlaki yaşantı içindeki bir oyuncu ile şarkıcı arasındaki tartışma sonrasında, şarkıcı bayana geçmiş olsun telefonu açmasına itiraz etmiştik..

“Aile Bakanı’na yakışmadı” deyince.

Öğrendik ki..

Hazırlanan listede, bakanların, eşcinsellikleri sebebi ile geceyarısı kavgalarına meze olanları arayıp, onlara destek telefonu etmeleri mecburiyeti de varmış..

“Tabii bakan arayacak. Tabii yanında olduğunu söyleyecek” diyerek, eleştirilerimizi boşa çıkardılar..

Aile Bakanı’ndan ses çıkmayınca..

Biz de anlamış olduk ki..

Bundan sonra böyle..

Bakanlar hele bir, gay’leri, eşcinselleri, homoları başlarına gelen olaylar sonrasında ziyaret etmesin, telefonla da olsa aramasın!..

Dünyayı kendisine zindan ederler.. Kurtuluşu yok, bu işin..

Sonrasında, Edirne’de bir olay yaşandı..

10 Kasım günü, saat 9’u 5 geçe, yolun kapatılıp, geçişlere engel olunması sebebi ile duruma itiraz eden Edirne’deki üniversiteli kızın başına gelenlerden anlıyoruz ki..

Bundan sonra, Atatürk’ü anmak isteyenler, yolları kapattıklarında, “ne oldu, ne var burada” diye sormak da suç..

Oradan birisinin, “Atatürk’ün ölümünü anıyoruz” dediğinde de, aman ha, “Atatürk ilah değil” deme gafletinde, kimse bulunmasın..

Listede; “Atatürk ilah değildir diyenler, kodese tıkılır” talimatı da var, çünkü..

Yaşadığımız olaylardan, yapılan konuşmalardan çıkarımla, listedeki talimatları sıralamaya devam edelim..

CHP’li bir milletvekili buyurmuş..

Eskişehir Milletvekili Utku Çakırözer imiş adı, soyadı..

Der ki: “Diyanet’in, 10 Kasım hutbesinde Büyük Önder Atatürk’ün adını anmaması, yaptığı hizmetleri hayırla yad etmemesi ve bir Fatiha’yı çok görmesi büyük kadirbilmezliktir!”

Demek ki neymiş?

Bundan böyle..

İmamlar hutbeleri, CHP’li Utku Çakırözer’den alacaklar..

Utku bey, hangi hutbede, Atatürk’e Fatiha okunacağını hatırlatacak..

İmamlar da, emir komuta zinciri içinde, bundan böyle, Atatürk’e Fatiha okuyacaklar..

Cemaate de okutacaklar..

Varsın, bir sene önce, Binali Yıldırım, Anıtkabir’de Fatiha okumak istediğinde..

Aynı CHP’liler, “Hoop ne oluyorsunuz.. Burası cami mi?” diye çıkışmış olsunlar..

Şimdi kararlarından vazgeçmişler..

Anıtkabir’de okutturmak istemedikleri Fatiha’yı, camilerde okutma kararı almışlar..

Bundan sonra böyle..

Cami cemaatinin işine gelirse..

Devam edelim, talimat listesinde sıralanlara..

Bu sefer listeye not düşülenin mimarı, laikçilerden biri değil..

“Keserin sapı bizden” cinsinden..

İlahiyatçı Mustafa Öztürk’ten alıntılanmış, bundan sonra yapmamız gerekenler..

Ne imiş, onlar?

Şu imiş:

“Yatıp, kalkıp, Cumhuriyet’e ve Atatürk’e dua edecekmişiz!”

Hayret bir şey..

Nerden geldik biz buraya?.

Bir Öğrenci Andı’nın okunup okunmayacağı tartışılırken..

Adamlar hedefi öyle büyüttüler ki..

Yatıp, kalkıp, Atatürk’e dua etmeye kadar geldiler..

Hani sorsak, “10 Kasım’da, şu kadar milyon Atatürk hayranı, kaç camiye gidip, kaç hatim indirdi? Hangi duaları etti?” diye..

Gösterecekleri bir şey yok ama..

Cami cemaatini bulmuşlar, vuruyorlar sırtlarına yükü..

Yat.. Kalk.. Cumhuriyet’e dua et.. 

Yetmez..

Bir de Atatürk’e dua et..

Olur paşam..

Sen emret yeter ki..

İlahiyatçısı bile, Atatürk’e dua ister de..

MHP danışmanı diye ortalıkta gezen zat geri durur mu?

O da sazı almış eline..

Talimat listesine ekleme yapmış:

“Atatürk’e saygı göstermeyen Diyanet İşleri başkanlarına biz de saygı göstermeyiz” ile arz-ı endam etmiş..

Vay canına..

Bundan sonraki Diyanet İşleri başkanlarının tespitinde..

Adaylarda aranacak şartlarda..

Bir de, “Atatürk’e saygı gösterme” olacakmış..

Atatürk’e saygı göstermeyen birisi söz konusu ise..

MHP’li danışman öncülüğünde, milliyetçi çizgidekiler de, Diyanet İşleri başkanına saygı göstermeyeceklermiş..

Yanlış anlaşılmasın..

“Saygı gösterme” ile..

“Hakaret etme”yi yan yana getirmek isteyenlere hatırlatalım..

Atatürk’e hakaret etmeyen, ama saygı gösteriminde de bulunmayan kişiyi de kapsıyor, bu tehdit..

Yoksa..

Tabii ki.. Diyanet İşleri başkanının da. Diğer devlet adamlarının da, kimseye hakaret etme diye bir lüksleri yok, olamaz..

Ama.. 

Şu veya bu sebeple..

Karşısına geçip..

Heykelini önüne alıp..

Anıtkabir’ine giderek..

Saygı duruşunda durmadı diye, üst düzey görevleri de..

Özellikle de din konusundaki makamları da, boşaltmaya kalkarsak.. O makamlara atama sırasında, bu “saygı gösterimi”ni de, “adaylık şartları” arasına koyarsak..

Vay halimize..

¥

Tam bu noktada..

Artık pes etme noktasına gelmiş oluyoruz..

2013’te kaldırılan “Öğrenci Andı”nı tekrar okullarda okutmak isteyen Danıştay kararı ile başlayan tartışmada..

Bakın dayatmacılar, nasıl bir liste ile karşımıza çıktılar..

Biz “Çocuklar Öğrenci Andı’nı okumasalar” derken..

Onlar, yetişkinlere bile, zorla Fatiha okutmalardan başladılar..

“Dua etmeye mecbursunuz” ile devam ettiler..

Diyanet’te hutbe irad edilmesi mecburiyeti ile zirve yapıp..

“Kim ki, ‘Atatürk ilah değildir’ derse, cezaevini boylar” ile bitirdiler..

Eeee. Ne yapsak?!..

“Listedekiler kabarık geldi, siz bunlardan vazgeçin, biz çocuklara sabah akşam iki defa, otuz kırbaç eşliğinde, ‘Türküm, doğruyum, çalışkanım’ dedirtilmesine razıyız” ile konuyu kapatsak mı acaba?

 

HABERE YORUM KAT

6 Yorum