1. HABERLER

  2. İSLAM DÜNYASI

  3. FİLİSTİN

  4. “Oğlumun Cenazesi 8 Aydan Beri İşgalcilerin Elinde”
“Oğlumun Cenazesi 8 Aydan Beri İşgalcilerin Elinde”

“Oğlumun Cenazesi 8 Aydan Beri İşgalcilerin Elinde”

İşgalci İsrail’in 1 Ocak’ta aldığı bir kararla Hamas mensuplarına ait olduğu iddia edilen cenazelerin ailelerine teslim edilmeyeceğini duyurması, Filistinliler tarafından “kabul edilemez” olarak nitelendiriliyor.

09 Ocak 2017 Pazartesi 15:17A+A-

AA muhabirine konuşan Filistinli aileler, Hamas mensubu olduğu iddia edilen yakınlarının cenazelerinin kendilerine teslim edilmeyecek olmasının “kabul edilemez” bir durum olduğunu söyledi.

“Beni Cenazesinden de Mahrum Ediyorlar”

el-Halil kentindeki Otnail isimli yerleşim biriminin yakınında Haziran 2016’da bir yerleşimciyi öldürdüğü iddia edilerek daha sonra işgalci İsrail askerleri tarafından düzenlenen bir operasyonda katledilen Muhammed el-Fakih isimli Filistinlinin annesi Yusra Amru, “Oğlumu benden alan işgalciler, beni cenazesinden de mahrum ediyorlar.” dedi.

İsrail'in Filistin halkına yaşattığı acıların artık dayanılmaz boyutlara ulaştığını söyleyen Fakih'in 76 yaşındaki annesi, oğlunun yaşadıklarını gözyaşları içerisinde şöyle anlattı:

“Muhammed şiddetten uzak duran, yuva kurup, güzel bir hayat sürdürmeyi hayal eden, ahlâklı ve hoşgörülü bir insandı. Ancak her şey Muhammed’in Nablus’taki Necah Üniversitesi’ne gitmesiyle başladı. 2006’da Nablus’tan el-Halil’e dönüşünde Huvvara adlı askerî kontrol noktasında İsrail askerlerince gözaltına alındı. İslâmî eğilimleri nedeniyle çıkarıldığı mahkemede 5 yıl hapis cezasına çarptırıldı.”

“Yaşadığı Zulümlere Tahammül Etmekte Zorlanıyordu”

Oğlunun hapisten çıktıktan sonra yarım kalan üniversite eğitimini tamamladığını aktaran Filistinli anne, “Muhammed okulunu bitirdikten sonra, önce Ramallah’taki Mahmud Derviş Müzesi’nde çalışmaya başladı, daha sonra da bir şirkette pazarlama müdürü oldu.” dedi.

İşgalci İsrail’in hapishanelerinde yaşadıklarının her daim oğlunun zihninde canlı olduğunu, çıktıktan sonra da kontrol noktalarında durdurulmak, saatlerce bekletilmek, aranmak, sözlü tacize maruz bırakılmak suretiyle uğradığı zulme her gün bir yenisinin daha eklendiğini anlatan Amru, “Her gün baskı ve zulmün farklı bir çeşidine tanık olan Muhammed, tabî İsrail zindanlarında yaşadıkları da buna eklenince artık dayanamıyordu. Baskılarına, kendi vatanımızda bize yaşattıkları zulümlere tahammül etmekte zorlanıyordu. Ancak biz hep onu şiddete başvurmaktan alıkoyuyor ve sabretmesini söylüyorduk.”

Hayattayken Gün Yüzü Göstermedikleri Oğlumun Cenazesini Versinler”

Fakih’in annesi, oğlunu ölüme götüren süreci ise şu sözlerle aktardı:

“Ama Muhammed dayanamadı ve bir gün bizden habersiz Otnail denilen Yahudi yerleşim bölgesi yakınlarında İsrailli işgalcilere karşı bir eylemde bulunmuş. O günden sonra Muhammed ile görüşemedik. İsrail istihbarat birimleri Muhammed’i bir ay boyunca takibata almaya başladı. Bir gün duyduk ki Muhammed ve arkadaşları İsrail askerleri ile girdikleri ve 7 saat süren çatışmadan sonra şehid olmuş.”

İşgalci İsrail askerleri, 27 Temmuz 2016’da el-Halil’e bağlı Surif beldesinde Fakih ve arkadaşlarının kaldığı eve düzenlediği operasyonda, Fakih’i katletmiş, 5 arkadaşını ise yaralı bir şekilde gözaltına almıştı.

Amru, “İsrail, Muhammed’imin cenazesine el koydu. Oğlumu benden alan işgalciler, beni onun cenazesinden de mahrum ediyorlar. Şimdi bunlardan tek talebimiz oğlumun cenazesini bize teslim etmeleri. Hayattayken gün yüzü göstermedikleri oğlumun cenazesini versinler, bari cenazesine saygı göstersinler. Bıraksınlar da insan onuruna yakışır bir şekilde defnedelim oğlumu.” şeklinde konuştu.

“Direnişi ve Bu Uğurda Can Vermeyi Seçti”

Batı Şeria’nın Beytullahim kentine bağlı Beyt Cala beldesinde yaşayan Muhammed Ebu Surur, 2016’nın mart ayında işgâl altındaki Kudüs’te bir otobüste düzenlediği canlı bomba eyleminde hayatını kaybeden 18 yaşındaki Filistinli Abdulhamid Ebu Surur’un babası.

Baba Ebu Surur, “Biz Abdulhamid’den şiddete başvurmak yerine ilim tahsili ile işgâl altındaki vatanına hizmet etmesini istiyorduk. Ancak o bunun yerine direnişi ve bu uğurda can vermeyi seçti.” dedi.

“Zilleti Kabûl Etmeyen Bilinçli Bir Nesil”

İşgalci İsrail güçlerinin, işgâl altındaki Filistin topraklarında izlediği sert politikayı eleştiren baba Ebu Surur, “Şiddet, şiddeti doğuruyor işte. Ya bu yöntem değişecek ya da bu şiddet sarmalı devam edecek. Yanlış yapıyorlar. Çünkü nasıl bir nesil ile karşı karşıya kaldıklarını hâlâ anlamış değiller. Bu öyle bir nesil ki, sonuçları ne olursa olsun zilleti kabûl etmeyen bilinçli bir nesil. Dolayısıyla İsrail buna hâkim olamaz.” dedi.

“Bu Çok Ağır ve Zor Bir Durum”

Babasını suikasta kurban veren Ebu Surur’un öğretmen annesi İzhar Ebu Surur ise Filistinliler için yaşamın hiçbir zaman kolay olmadığını anlattı. Filistinli anne, “Babam Abdülhamid’in İsrail güçleri tarafından öldürülmesi sonucu ben daha 9 yaşında yetim kaldım. Babamın cenazesinin, suikasta uğradığı binadan çıkarılışına şâhid oldum. Şimdi de daha 18 yaşındaki oğlumu kaybettim. Ama daha kötüsü ne, biliyor musunuz? Oğlumun cenazesini dahi göremiyorum şimdi. Bu çok ağır ve zor bir durum. Oğlumun cenazesi 8 aydan beri işgal gücünün elinde ve ben oğlumun parçalanmış cesedini defnedemiyorum bile.” şeklinde konuştu.

HABERE YORUM KAT