1. HABERLER

  2. YORUM ANALİZ

  3. Öcalan ve Atatürk’ün Kur’an Düşmanlığı
Öcalan ve Atatürk’ün Kur’an Düşmanlığı

Öcalan ve Atatürk’ün Kur’an Düşmanlığı

Abdullah Öcalan ve M.Kemal Atatürk’e Göre Kur’an Muhammed’in Uydurması.

09 Ağustos 2013 Cuma 12:30A+A-

Yılmaz Bilgen / Haksöz Haber

Türklere sormadan Ata ilan edilen M. Kemal gibi son yıllarda Kürtlerin önderi olarak lanse edilen Abdullah Öcalan’ında Kur’an konusunda aynı düşünceleri taşıdığı ortaya çıktı.

Hayatını Marksist bir ideolojiye adayan ve bu uğurda mücadele veren Abdullah Öcalan gibi ‘Ben hiçbir dine inanmam diyen’ Atatürk’te Kuran’ı Hz. Muhammed Aleyhisselamın uydurduğu bir kitap olarak nitelendiriyor…

Müslüman Kürt halkına ‘önder’ kılınmaya çalışılan APO ile Müslüman Türk halkının ‘ATA’sı olduğu iddia edilen Atatürk’ün Kur’an için kullandıkları tanımlama ortak… Hazreti Peygamberin Yahudi ve Hıristiyanlıktan etkilendiğini ve kendi toplumuna yönelik gözlemlerini de birleştirerek Allah’tan vahiy aldığını belirten Abdullah Öcalan ve M. Kemal Atatürk Peygamber aleyhisselamı yalancılıkla itham etmekteler.

İşte kendi yazdıkları eserlerde Öcalan ve Atatürk’ün kullandığı tam ifadeler:

Abdullah Öcalan:

“Tarihin üçüncü büyük manifestosu Kur'an'dır. Hz. Muhammedin kendi dönemindeki Arap kabile ve aşiret toplumu hakkındaki gözlemleriyle Tevratın Ahdi-Atik bir kitabı ve İncil yorumunu birleştirmesinden kaynaklanan bu yapıt bir nevi Ortadoğu feodal toplumun "şartlar" bildirgesidir. Avrupa İncil'le şartlanırken Ortadoğu Kur'an’la şartlanmaya çalışır.” (Bir Halkı Savunmak, Çetin yayınları yıl:2004  s.106)

M. Kemal Atatürk

"Muhammed'in koyduğu esasların toplu olduğu kitaba Kur'an denir. İslam ananesinde bu ayetlerin Muhammed'e Cebrail adında bir melek vasıtasıyla Allah tarafından vahiy, yani ilham edildiği kabul olunur. Muhammed birdenbire Allah'ın Resulüyüm diyerek ortaya çıkmamıştır. O, Arapların ahlak ve adetlerinin pek fena ve iptidai ve islaha muhtaç olduğunu anlamış, bunları islah için tenha yerlere çekilerek senelerce düşünmüş ve yıllarca tefekkürden sonra kendisinde vahiy ve ilham fikri doğmuştur." (1931 Yılında Basılan 4 Ciltlik  Tarih Kitabı.  Orta Zamanlar , cilt 2  s.f 90)

Vahiy ilham fikri Muhammed’den evvel de Araplarca meçhul değildi. Bütün iptidai kavimler gibi, Araplar da, şairlerin akıl erdiremedikleri kuvvetlerden ilham aldıklarına inanırlardı. Bu kuvvetler Araplar için cinlerdi. Cinler güya, kahinlere gaipten haber vermek kudretini ilham ederlerdi. Bu nevi itikatlar Arabistan da her zaman o kadar canlı ve derin olmuştur ki, Muhammed dahi cinlerin vücuduna samimi olarak inanmıştır.

Araplar şairleri bir kahin gibi telakki ederlerdi. Muhammed’in Musa, İsa, dinlerine dair öğrendikleri de, kendisinde bu itikadı kuvvetlendirmiştir. Bu peygamberler de melekler vasıtası ile ilham aldıklarını söylemişlerdi.

Muhammed, uzun bir devirdeki tefekkürlerin mahsulü olan ayetleri lüzum ve ihtiyaçlara göre takrir ediyordu. (1931 Yılında Basılan 4 Ciltlik  Tarih Kitabı.  Orta Zamanlar , cilt 2  s.f 90-91)

HABERE YORUM KAT

5 Yorum