1. YAZARLAR

  2. Cihan Aktaş

  3. Niye başörtülü milletvekili
Cihan Aktaş

Cihan Aktaş

Yazarın Tüm Yazıları >

Niye başörtülü milletvekili

23 Mart 2011 Çarşamba 16:50A+A-

 “Buluşan Kadınlar” platformu tarafından başlatılan “Başörtülü aday yoksa oy da yok” başlıklı kampanyaya destek vermek üzere bir basın toplantısına katıldım, geçtiğimiz Pazartesi sabahı. Bu konuyu hafta sonunda İktibas Camiası’nın davetiyle gittiğim Kayseri’de katıldığım toplantılarda da irdelemiştik katılımcılarla birlikte. Kayseri toplantılarında bu bağlamda dile getirdiğim görüşlerin bir özetini Taksim’de bir otelde düzenlenen, başörtülü yazarların ve onlara destek veren başörtülü veya başörtüsüz sivil toplum örgütü mensuplarının katıldığı basın toplantısı sırasında da kısaca ifade etmeye çalıştım.

Başörtülü milletvekili mevcut meclis yapısı içinde bir mucize gerçekleştirecek değil. Başörtülü milletvekili başörtüsü mücadelesi içinde yer alan kadınlar açısından ekseriyetle ne bir zafer olarak değerlendirilir, ne de bir rövanş mantığıyla sahiplenilir. Kendi adıma başörtülü milletvekilleri için açılan kampanyaya destek vermemin sebeplerini şu şekilde sıralayabilirim:

Başörtüsü yasağına kilitlenmiş, buna karşılık Müslüman toplumlara model olarak gösterilmesinde de beis görülmeyen bir Türkiye ile yetinenemek.

Ayrımcılığa dayalı bir kamusallığın korumaya çalıştığı temsil bağlamlı yalanların daha derinden sorgulanması umudu.

Yakından tanıdığım kimi başörtülü aday adaylarının, meclis çatısı altında paranteze alınan meselelerini doğruca dillendirmesinin sağlayacağı açıklık ve şeffaflığa atfettiğim değer. O kadınlar başörtüleri üzerine “genel başkanım aç derse açar, kapa derse de kaparım” diye konuşmazlar.

Başörtülü kadınların meclisteki temsilinde süregelen vesayete dayalı geleneğin, gerek kimi “tayyörlü” elitist kadınlar, gerekse de Müslüman, muhafazakâr ve İslamcı olarak tanımlanan erkek milletvekilleri aracılığıyla tahakküme dayalı ilişki biçimlerini ve söylemleri geliştirecek şekilde sürmesi.

Esasında İslamcı kadınların kendi içinde derinleşmesini sağlayan, mikro politikalar alanındaki varoluşlarıdır. Hayattan yükselen seslere ve eleştirilere açıklığıyla mikro politikalar, geleceğin makro politikalarını hazırlaması açısından çok önemli geliyor bana. Türkiye’nin, meclis ikliminde de başörtülü adayların mikro politikalar alanındaki deneyim ve birikimlerinden öğreneceği çok şey var. Kayseri toplantılarında edindiğim izlenimler de bu kanaatimi doğruluyor. Katıldığım toplantılarda kadınlar çeşitli toplumsal sorunlar etrafında olduğu gibi kavramsal tartışmalarda da sıradanlıktan uzak, bir yaşanmışlığın yanı sıra düşünümselliği de ortaya koyan sorularıyla erkek katılımcılara göre daha aktif ve ilgili göründüler bana.

Başörtüsüne kapalı bir meclis toplumda başörtülü kadınlara dönük yargıları doğrudan etkiliyor ve yasak, başörtüsüne saygı duyan kesimlerde bile içselleşiyor.

Başörtülü kadınlar bir ölçüde yasaklara dayalı bir gündeme kapanmış durumdalar. Yasağı aşma cesaretini gösteren bir mecliste başörtülü kadınların gündeme ilişkin ya da köklü meseleler etrafında ne tür söylemler üreteceğini bilmek istiyorum.

Laisist çevreler ve bazen de İslamcılar, başörtülü milletvekilinin Cumhuriyet rejiminin temel kodlarıyla bağdaşmadığını öne sürerler. Bu bağlamdaki kökleşmiş kabullere karşılık başörtülü milletvekilinin mütedeyyin kesimlerde Cumhuriyet’ten sonra oluşturulan/oluşan açık alan korkusunun, özellikle örtülü kadınların “kapalı” olarak nitelendirilmesine yol açan fiziki ve psikolojik duvarların aşılmasına nereye kadar yardımı olabilir, bu sorunun cevabını merak ediyorum.

Meclise ve topluma hâkim eril siyaset dilinin, bu dilin nispeten uzağında kalan başörtülü kadınların söylemleriyle bir değişime açılması beklentisi.

“Süs içerisinde (narin bir biçimde) yetiştirilen ve tartışmada (delilini erkekler gibi) açıklayamayanı mı Allah'a isnad ediyorlar?..” diye soruluyor Zuhruf Suresi’nde… Meclis çatısının parametrelerini de belirleyen başörtülü kadınları nüfustan saymama zihniyeti bana, onları akıllarıyla kamusal bir varoluşu gerçekleştirebilecek bireyler olarak kabullenmeyen, kamusal alanda da haremdeymiş gibi sınırlamaya çalışan tahakkümcü bir zihniyetle etkileşim içinde görünüyor.

Ve nihayet kimi başörtülü aday adaylarının sebeplerine ve birikimlerine duyduğum güven. Onların meclise gitmeyi bizatihi bir amaç saymadığını bildiğim için de, meclis ortamına neler kazandıracaklarını görmek istiyorum. Milletvekilliğinin bir ödül, bir emeklilik süreci olarak algılandığı siyaset çevrelerinde başörtülü adayların hakikatlerine duydukları sadakatle bir farkın altını çizeceklerini ummak istiyorum. Bu anlamda başörtülü aday tartışmaları meclis çatısı altındaki partilerin hayattan yükselen sesler ve eleştiriler karşısındaki tavırlarını açığa çıkartacağı için de önemli geliyor bana.

[email protected]

TARAF

YAZIYA YORUM KAT