1. HABERLER

  2. KÜLTÜR SANAT

  3. Kur’an’ın Aydınlığında Haksöz'ün 20. Yılı
Kur’an’ın Aydınlığında Haksözün 20. Yılı

Kur’an’ın Aydınlığında Haksöz'ün 20. Yılı

1991 Nisanında “Söz” adıyla ilk sayısını çıkaran Haksöz, bugün çıkan yeni sayısıyla tam 20. yılına girmiş oldu. 20 yıldır "Bilgi, İnanç, Eylem" diyen Haksöz'ün uzun seferi Kur'an'ın aydınlığında devam edecek.

02 Nisan 2010 Cuma 17:21A+A-

Önce ilahiyat fakülteli bir grup öğrencinin Kur'an'ın anlaşılması ve vahyin sosyal şahitliğinin inşası için 1991 Nisanında çıkarmaya başladıkları Haksöz, bugün çıkan 229. sayısı (Nisan 2010) ile 20. yaşına girdi.

20 yıl boyunca Kur'an çalışmalarından gündemi vahiy merkezli okumaya, ufuk açan düşünce ikliminden tavır almaya çağıran edebi/sanatsal yazılara değin ciddi bir arşiv oluşturan Haksöz Dergisi, Kur'an'ın aydınlığında bir hayatı inşa etmek ve mücadele sorumluluğumuzu her daim hatırlatmak için 20 yıl boyunca istikrarlı bir şekilde aylık yayınını sürdürdü. Tevhidi, adaleti ve özgürlüğü getiren yolun; bilgi, inanç ve eylem olduğuna vurgu yapan Haksöz; böylelikle Kur'an merkezli bilgilenmeye, sahih ve samimi bir imana, salih amel ve eylemliliğe çağırmaktan hiçbir zaman geri durmadı.

Gerek yaşadığımız ülkedeki zorbalara ve zalimlere gerekse küresel hegemonyaya karşı hak sözünü sakınmayan Haksöz, sistemin kutsallarına dokunduğu için kimi zaman bazı nüshaları toplatıldı; kimi zaman yazarları yargılandı, tutuklandı; kimi zaman para cezalarıyla susturulmaya çalışıldı ancak hiçbir zaman haksızlık, zulüm karşısında susmadı. Kavmî, mezhebî, hizbî bir ayrım gözetmeksizin Müslüman halklarla dayanışma içinde olmaya, mazlumlara sahip çıkmaya çalışan Haksöz, kardeşlik hukukunun gerektirdiklerini yerine getirmek hususunda da her zaman titiz oldu. Kur'an çalışmalarının baskı, zam, zulüm, işkence, hak ihlalleri, işgal gibi gerçeklerden bağımsız olmadığının ısrarla altını çizen Haksöz, yaşanan darbe süreçlerinin tüm yıldırıcı etkilerine rağmen ayakta kalmaya ve direnmeye devam etti.

Haksöz, bugün 20. yaşına girdi. "Şimdi, umudu daha yoğun bir biçimde mücadeleye dönüştürme, tebliğ ve davet çabalarını yoğunlaştırma zamanıdır." diyen Haksöz, sahih kimlik ve ilkeleri sahiplenme sorumluluğunu yerine getirme konusunda ısrarcı olmayı sürdüreceğini belirtiyor. Bu bağlamda Haksöz okuyucularının da sorumlulukları olduğunu hatırlatarak 20. Yıl sayısının Sunuş yazısını sizlerle paylaşıyoruz:

HAKSÖZ-HABER

Haksöz'ün Uzun Seferi

Elinizdeki sayıyla Haksöz, 20. yılına girmiş bulunuyor. Tam 19 yıl ve 228 sayıyı geride bırakan Haksöz'e bu uzun yolculuğunda emek veren herkesi; yazarak, okuyarak, eleştirerek, destekleyerek sahip çıkan tüm kardeşlerimizi, dostlarımızı Rabbimizin selamıyla selamlıyoruz.

Haksöz, tevhidî uyanış sürecinde sözüyle, eylemiyle sağlam bir mevzi; cahiliyenin kuşatmasına karşı mücadele bilinci ve kararlılığına bir katkı şiarıyla çıktığı yolda, Rabbimizin yardımıyla ilkelerinden taviz vermeden, sapmadan, şaşırmadan bugüne dek hak sözün sözcülerinden biri oldu. Aynı zamanda sözün tek başına yetersiz, anlamsız olduğu ve ancak amelle bütünleştiğinde değerli olduğu kabulünden kalkarak tüm bu süreçte sadece sözü güzel söylemekle yetinmedi, pratiğe de taşımaya çalıştı.

Şüphesiz sözü edilen 20 yıllık zaman dilimi gerek Türkiye Müslümanları gerekse de tüm ümmet coğrafyası için sancılı, zorlu bir dönemdi. Baskılar, zorluklar ve beraberinde gelen savrulmalar gündemi çokça etkiledi. Egemenlerin ölçüsüz, dizginsiz saldırıları karşısında zaaflara; kısa mesafelere, çabuk başarılara endeksli çıkışların bedel gerektiren ortamlarda çözülüşlerine bolca tanıklık edilen bir süreçti yaşanılan. Ama bu aynı zamanda yeryüzünün dört bir yanında adanmış bir bilinçle küresel ve yerel dayatmalara yaygın bir karşı koyuşun gerçekleştirildiği bir süreçti de. Umudu temsil eden ve de çoğaltan bu olguya Haksöz, sözünün yettiğince ve elinden geldiğince eşlik etti, şahitlikte bulundu. İslam adına, Müslümanlar adına sergilenen zaaflara dikkat çekerken, hep güzel örneklikleri çoğaltma gayreti içinde oldu.

1991 Nisanında yayınlanmış ilk sayımızdan bu yana eski sayılarımızı karıştırdığımızda belki güncel siyasi gelişmelere ilişkin kimi değerlendirmelerde ayrıntı düzeyinde bazı hatalarımız, tali sayılabilecek bazı eksiklerimiz olabilse de Rabbimize hamdolsun ki, temel tespitlerimize ilişkin bir farklılaşma, sapma sayılabilecek boyutta bir yanlışımız olmadığını görmekten dolayı mutluyuz. Bu uzun yolculuğunda Haksöz kadrosunda isimler bazında değişmeler olsa da Kur'an'ın aydınlığına doğru yönelişimizde bir çelişme, bir farklılaşma yaşanmadı. Pek çok açıdan bir kırılma, bir dönüm noktası şeklinde algılanan 28 Şubat sürecinden önce de bu süreçte de sonrasında da çizgimizde bir değişiklik olmadı. Öncesinde ne söylüyorsak, sonrasında da aynı şeyleri söyledik. Sözümüzü ne büktük, ne incelttik, kalemimize asla peruk takmadık!

Şimdi nispeten söz söylemenin daha rahat olduğu bir ortamdayız. Küresel emperyalistlerin yenilmez olmadıklarının ayan beyan görüldüğü, darbecilerin defterlerinin dürüldüğü bir süreçten geçiyoruz. Şimdi umudu daha yoğun bir biçimde mücadeleye dönüştürme, tebliğ ve davet çabalarını yoğunlaştırma zamanı. Haksöz inşallah bu süreçte de sahih kimlik ve ilkeleri sahiplenme sorumluluğunu yerine getirecek. Ne var ki, gerek yaşadığımız ülkede ideolojik yayıncılığın uzunca bir süredir zayıflatılması gerekse de internet ve benzeri iletişim imkânlarının çoğalması periyodik yayın faaliyetinin çeşitli zorluklarla karşılaşmasına ve daralma olgusuna yol açmıştır.

Bu olgunun okuyucularımıza da sorumluluk yüklediğini düşünüyor, dergimizle dayanışmalarını artırmalarını bekliyoruz. Abone olarak, abone bularak, dergimizi daha ciddi takip ederek, gerektiğinde eleştirerek Haksöz'e sahip çıkılmasını arzu ediyoruz. Rabbimizden yürüyüşümüzü bereketlendirmesini diliyor, Mayıs sayımızda tekrar birlikte olmayı umuyoruz. (Haksöz)

(Haksöz Dergisi, Sayı: 229, Nisan 2010)

ÇIKARKEN…

Haksöz Dergisi'nin ilk sayısında yayınlanan "Çıkarken" başlıklı yazıdan bir bölüm:

* Bizler hep birlikte, İslam'ın önün­deki engeller ve çevremizi kuşatan karanlıklar karşısında tevhid meşalesini daha çok yükseltmek ve güçlendir­mek zorundayız, insanlığa kurtuluş rehberi olarak Yaratıcımız tarafından elçisi aracılığıyla gönderilen Kur'an-ı Kerim'in okunmasının ve anlaşılması­nın önündeki engelleri gidermek, Kitab ile insanlar arasında köprüler kurmak zorundayız.

* Hakikatin şahitliğini yapmakta müminlere öncülük yapan Rasulullah (s)'ın örnek ahlakını ve onun bütün yaşamında rehber edindiği ana kaynağımızı iyi kavramalı ve kavradıklarımızı yaşama geçirmeliyiz.

* Müslümanların inançlarına musallat olan teslimiyetçiliği, hurafe­leri, ölçüsüzlüğü gidermek ve onları ıslah etmek yollarını araştırmalıyız.

* Zalimlerin, fasıkların, kâfirlerin bütün engellemelerine ve baskılarına rağmen mücadele azmimizi yükseltmeli ve tebliğ yollarımızı ödünsüz olarak oluşturabilmeliyiz.

* Her türlü şirke, zulme, sömürüye, sapkınlık ve sapıklıklara karşı gücü­müz yettiğince nasıl bir tavır takınacağımızı göstermeli ve taşıdığımız haki­katlerin şahitliğini yapmalıyız. Hz. Muhammed'in inkılâpçı mücadele çizgisini yaşatmalıyız.

* Egemen şirk sisteminin ürettiği veya kullandığı her türlü bölgeci, sınıfçı, ulusçu saplantıları aşarak ümmet bilincinin yılmaz taşıyıcıları olmalıyız.

* Allah'ın ayetlerini gizleyen, amelsiz bilgileriyle ululuk taslayan, Allah'ın adıyla aldatan fasıkların cahilî planlarını sergilemeli, insanlara tevhidî mücadele yolunu göstererek safları­mızı sıklaştırmalıyız.

* Vahyi doğruları dile getirirken kul­ların kınamasından veya baskısından değil, muhatabımızı seçmekte veya kullandığımız üslupta yanlışlık yap­maktan çekinmeliyiz. Nefsî ve beşerî çıkarlara, pragmatik ilişkilere, ikiyüzlü uygulamalara sapmadan sadece ve sadece Allah'ın rızasını gözetmeliyiz, ilkesizliğe, teslimiyetçiliğe, hile ve yalana, uyuşukluğa kesinlikle ödün vermemeliyiz…

(Haksöz, Sayı: 1, Nisan 1991)


HAKSÖZ'ÜN 20. YIL (NİSAN 2010) SAYISI İÇİN TIKLAYINIZ!