1. YAZARLAR

  2. Robert Fisk

  3. Netanyahu Obama ve Mitchell'la dalga geçiyor
Robert Fisk

Robert Fisk

Yazarın Tüm Yazıları >

Netanyahu Obama ve Mitchell'la dalga geçiyor

02 Şubat 2010 Salı 00:12A+A-

300 bin İsrailli Batı Şeria'nın en verimli yerindeki 220 yerleşimde yaşarken, Mitchell aşağılanarak ABD'ye dönüyor. Netanyahu'ysa hemen ardından iki yerleşime ağaç dikip 'Gitmiyoruz' diyor. İki devletli çözüm öldü.

Artık ‘Filistin’ yok. İster ‘barış süreci’ ister ‘yol haritası’ deyin; ya da ABD Başkanı Barack Obama’nın zayıflığına, hasta bir çocuğu iyileşme umudu olmaksızın ebeveynlerine geri veren iyimser bir doktor misali Ortadoğu barışına ulaşmanın düşündüğünden ‘daha zor’ olduğuna dair hazin ve çocukça itirafına verip veriştirin. Fakat ‘iki devletli’

bir İsrail-Filistin çözümü, yani İsraillilerle Filistinliler arasında on yıllardır süren savaşı sona erdirecek güvenlik saplantılı ama asil bir anlaşma hayali ölmüş sayılır.

İsrail hükümeti bir Filistin devletine yönelik bütün umutları fiilen yerle bir ederken hem ABD hem Avrupa öylece seyrediyor; siz bu satırları okurken bile İsrail buldozerleri ve yıkım emirleri son barış şansını da yok ediyor; sadece bizzat Kudüs’ün sembolik merkezinde değil, işgal altındaki Batı Şeria’nın kutsal kitapta anlatılan geniş topraklarının stratejik bakımdan Kudüs’ten çok daha önemli olan yüzde 60’ında da süregiden bir yıkım söz konusu. Bu en büyük parçada Yahudiler sayıca Müslümanların iki katı artık.

Batı Şeria’nın, çoktan vefat eden Oslo Anlaşması’ndaki meşum tabirle, ‘C Bölgesi’ diye bilinen bu büyük parçasında çoktandır apartheid düzeyine varan bir İsrail yönetimi hüküm sürüyor: Bir dizi İsrail yasası Filistinlilerin yapı veya köy tadilatlarının hemen hemen tamamını yasaklıyor, Filistinlilerin yeniden imar izin alması imkânsız olan evlerini utanmazca yerle bir ediyor, onarılmış kanalizasyon sistemlerini bile imha etme talimatı veriyor. İsrailli sömürgecilerin bu tür sorunları yok; işte bu nedenle 300 bin İsrailli şu an işgal altındaki Filistin topraklarının en zengin ve en verimli kısımlarında, uluslararası hukuka göre hepsi yasadışı sayılan 220 yerleşimde yaşıyor.

Obama’nın görmüş geçirmiş özel Ortadoğu temsilcisi George Mitchell geçen hafta aşağılanmış bir halde ülkesine döndüğünde, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu onun gidişini Kudüs etrafındaki en büyük üç sömürgenin ikisine ağaç dikerek kutladı. Guş Etzion ve Ma’aleh Adumim’deki bu ağaçlarla birlikte şu mesajı verdiklerini söyledi: “Buradayız. Burada kalacağız.

Planlar ve inşaatlar yapıyoruz.” Netanyahu’ya göre, bu iki dev yerleşim Kudüs’ün kuzeyindeki Ariel’le birlikte ‘İsrail’in sonsuza dek tartışılmaz birer parçası’ydı.

İran ‘tehdidi’ dikkat dağıtmaya yarıyor

Netanyahu’nun, İsrail’in sadece Ortadoğu’daki değil bizzat ABD’deki gücüne meydan okuma cüreti gösteren sonradan görme Amerikan başkanı karşısındaki zafer kutlamasıydı bu. Ve bu hafta dünya altı milyon Yahudi’nin katledildiği Holokost’un yıllık anmasında, İran’a yeni Nazi Almanyası diyerek saldıran (güya İran’ın kaçık cumhurbaşkanı en az Hitler kadar kötüymüş) Netanyahu’yu dinlerken, müstakbel bir ‘Filistin’e dair umutlar biraz daha azaldı.

İran Cumhurbaşkanı Mahmud Ahmedinecad’ın Adolf Hitler’liği, İsraillilerin Naziliğinden daha fazla değil. Fakat İran ‘tehdidi’ dünyanın dikkatini başka yöne kaydırıyor. Dün Irak felaketindeki kanlı sorumluluğundan sıyırmaya çalışan eski Britanya başkanı Tony Blair de aynısını yaptı. Ancak asıl felaket Kudüs’ün hemen dışında, Batı Şeria’nın büyük bölümündeki tarlaların, kayalık tepelerin ve kadim mağaraların ortasında devam ediyor. (30 Ocak 2010)

RADİKAL

YAZIYA YORUM KAT