1. YAZARLAR

  2. Ahmet Kurucan

  3. Ne şahıslar ne de düşünceler putlaştırılmalı
Ahmet Kurucan

Ahmet Kurucan

Yazarın Tüm Yazıları >

Ne şahıslar ne de düşünceler putlaştırılmalı

23 Şubat 2012 Perşembe 00:21A+A-

Put ve putçuluk düşüncesine karşı en özgün mücadeleyi veren ve elde ettiği muzafferiyeti -zaman zaman müntesiplerinin hatalarından kaynaklanan sebeplerle çeşitli kırılmalar yaşasa da- günümüz dahil hâlâ daha devam ettiren İslam dinidir.

Gerek Kur'an gerekse Efendimiz'in (sas) hayatı bu mücadelenin ne olduğu, nasıl yapıldığı, yapılacağı ve neden yapılması gerektiğini anlatan teorik ve pratik değerlerle, hadiselerle doludur. Kaldı ki şirk adını da verdiğimiz bu put ve putçuluk düşüncesine muhalefet İslam'ın vaz' ediliş gerekçelerinin başında gelir.

Bununla beraber şirkten uzak, tevhid ile kaim bir şekilde dedelerimizden eksiğiyle-gediğiyle tevarüs ettiğimiz bu yapıyı biz bugün aynıyla devam ettirebiliyor, tevhid binasının daha da sağlam bir şekilde gelecek nesillere intikalinin temellerini atıyor, yapılanmayı ona göre şekillendirebiliyor muyuz? Hayatta kaldığımız müddetçe dini temsil görevi bizde olduğuna göre bu anlamlı soruya anlamlı bir cevap vermek zorundayız.

Bu sorunun net cevabı hem bu sütunun hem de bu satırların yazarının kapasitesini aşar. Ama soruyu bütün bütün cevapsız bırakmamak için şunları söyleyebilirim; bu soruya cevap ararken İslam ve Müslümanlara nereden bakıyor ve hangi İslam'dan, hangi Müslümanlardan bahsediyorsunuz; başta bunun belirlenmesi lazım. Çünkü en genel tasnifle klasik ve modern İslam ya da kitabı -eskiden medrese uleması, günümüzde akademisyen dünyanın temsilciliğini yaptığı- siyasi, sufi -tasavvuf ve tarikat erbabı- ve halk İslam'ı diye nitelendirebileceğimiz birçok İslam var günümüzde. Soru halktan geldiği için ben halk Müslümanlığını esas alayım. Bu takdirde soruya cevabım menfi.

Neden? Gözümüzün önünde hem şahıslar hem de düşünceleri putlaştırılıyor da ondan. Halbuki dinî inancımızla biz biliyoruz ki baki ve ebedi olan sadece Allah'tır, O'nun haricinde her şey helak olucudur ve olacaktır. Şahıslar ve şahıslara bağlı olan her şey fanidir. Bunlar bizim için aşılmaması gereken kırmızı çizgilerdir; zira bu kırmızı çizgilerin aşılması farkında olsak da olmasak da bizi er veya geç şirk vadilerine sürükler.

Bakın bu çerçevede Kur'an, dillerimize pelesenk olması gereken beş kişinin isminden bahseder bize: Vedd, Süva, Yeğus, Yeuk ve Nasr. Kimdir bunlar? Nuh (as) kavmi zamanında yaşamış ve yaptıkları işlerle topluma büyük ölçüde yararlılıkları dokunan kişilerdir. Tefsirlerin verdikleri bilgilere göre halk, bu insanların hatıralarını devam ettirmek için resimlerini sağa-sola koymuşlar. Ama iki nesil, üç nesil demeden o şahısların resimlerinin sağa-sola asılma nedeni unutulmuş geriye sadece isimler ve şirk kalmıştır.

Düşünceler için de aynı şeyi söyleyebiliriz. Halbuki adı üzerinde; dü-şün-ce. İnsanın aklını, bilgisini, tecrübesini kullanarak muhat olduğu şartların etkileyici ve belirleyici tesiri altında ürettiği üründür o. Zaman ve mekândan münezzeh Allah'ın, evrensel ve tarih üstü ayetleri değildir ki? Efendimiz'in (sas) aynı paralelde irad buyurduğu beyanlar da değildir. Siyasî, ekonomik, askerî, kültürel, hukuki vb. alanlarda üretilmiş ve ortaya konduğu zaman ve mekân diliminde bir mana ifade eden şeylerdir. Zamanın, mekânın, şartların değişmesi ya onların da revize edilerek değiştirilmesini ya da yürürlükten bütün bütün kalkmasını netice vermelidir.

Şimdi şahıs ve düşüncelere yönelik bu temel yaklaşımdan sarfınazar edilmesi soruda bahsedilen putçuluğa yavaş da olsa sürüklenme manasını taşır. Eğer böyle bir yaklaşım ve hareket tarzı varsa, akıbetimizden endişe etmeliyiz; zira şirke uzanan kapı aralanmış demektir.

ZAMAN

YAZIYA YORUM KAT