1. YAZARLAR

  2. SELAHADDİN E. ÇAKIRGİL

  3. NATO’nun Kuruluş Hedefinde, Türkiye’yi Korumak Yok!
SELAHADDİN E. ÇAKIRGİL

SELAHADDİN E. ÇAKIRGİL

Yazarın Tüm Yazıları >

NATO’nun Kuruluş Hedefinde, Türkiye’yi Korumak Yok!

07 Ekim 2015 Çarşamba 13:48A+A-

 

70 yıl sonra aynı noktaya döndük mü?

*

2. Dünya Savaşı başında Hitler’le birlikte olan, ama, savaşın ortasında, Amerika’nın safına geçmek zorunda kalan Stalin Sovyet Rusyası, 1945’de sona erer-ermez, hemen bütün Doğu Avrupa’yı kendi şemsiyesi altına almıştı.

Ardından da, Türkiye’den talebler.. ’Boğazlar’ın kontrolü’nü sen yapamıyorsun, ben yapacağım.’ ve Kars-Ardahan gibi yerler de benim savunmam açısından önemli..’ gibi..   

Sovyet Rusya’nın bu konudaki gizli ültimatomuna, İsmet Paşa, ’Bu taleblerin gerekçeleri’ni reddederek ve, ’Halkımızın tarih boyunca vatanına karşı vazifesini yerine getirmediği hiçbir örnek yoktur.’ -yani,’gerekirse savaşırız.’- gibi bir karşılık veriyor ve ama, ’Bu ültimatomun muhteviyatından büyük dostumuz Amerika Birleşik Devletleri de haberdar edilmiştir!’ demeyi de ihmal etmiyordu.

Türkiye çaresizlik içinde, kendisini Amerika’nın kucağına atmıştı.

Amerika, bu fırsatı kaçırır mıydı?

O günlerde, Washington’daki Türkiye Büyükelçisi ölmüştü. O elçinin tâbûtu, 2. Dünya Savaşı’nın ünlü savaş gemisi Missouri zırhlısının güvertesine konulup yola çıkarıldı ve İstanbul’a geldiği gün, hükûmet, o günü resmî tatil ilan etti ve yüz binler sokaklara dökülüp, ’Moskof, haydi gelsene.. Biz varız!.’ havasında dev gösteriler yaptı.

*

Doğu Avrupa’nın komünist dünya tarafından yutulmasından sonra, kapitalist dünya, NATO’yu kurdu. Kuzey Atlantik Andlaşması Teşkilatı’nın ingilizcesi olan North Atlantic Treaty Organisationun başharflerinden oluşan bir isimdi bu..

NATO’nun bayrağı da, Haç şeklindeydi. Hristiyanlığın sembolü, yani.. 

Türkiye diken üstündeydi.

NATO’ya girmek istiyordu, ama, öyle gerekeni almadan vermek olamazdı. Ayrıca, zamanın İngiltere Dışbakanı, ’NATO’nun Batı’lı hristiyan ülkeler arası bir savunma paktı olduğunu’ söylüyordu. Türkiye ise, ’Biz, valla-billaa müslüman değiliz, laikiz..’ diyordu, lisân-ı hâl ile..

*

Türkiye, bu arada, kapitalist-komünist dünyalar arası ilk askerî karşılaşma olan Kore Savaşı’na katılmış, binlerce kurban vermişti. Yani, gerekli bedelin bir kısmı ödenmişti. Artık, NATO’ya alınabilirdi ve 1953 yılında alındı.

3. C. Başkanı Celâl Bayar, o günlerde, selefî İsmet İnönü’yle görüşürken, ’Paşam, NATO’ya girmekte geç kalmışız!’ der.

İsmet Paşa’nın cevabı da ilginçtir: ’Celâl Bey, aldılar da mı girmedik?’

Yıllarca sonra, eski ünlü DışBakanlarından İhsan Sabri Çağlayangil, ’NATO Andlaşması öyledir ki, akşam, barış içindeki bir dünyada yatarsınız, sabahleyin uyandığınızda ise, ülkenizin küllüğe döndüğünü görebilirsiniz!’ diyecekti.

*

Ve NATO, üyelerinin coğrafî sınırlarını kendi sınırları sayar. Ancak, bu sınırlar bir saldırıya mâruz kaldığında, ânında ve mahallinde değil, elastik bir savunma mekanizmasıyla, başka bir yerden, belirlediği zaman diliminde karşılık vermek şeklindeki savunma konseptini kabul etmişti.

Türkiye, ânında ve mahallinde karşılık verilmesini istiyordu, ama bu kabul görmemişti. Yani, yarınlarda, Rusya ile Türkiye arasında bir sürtüşme olsa, NATO devreye girebilir ama, Türkiye’den değil de, meselâ Norveç’in kuzeyinden!

Yani, sen küllüğe dönebilirsin! Ordun ise, NATO’nun emrindedir. Kendi ülkesini korumak için tek başına, müstakil hareket edemez.  

Hem, Türkiye gibi halkı müslüman olan bir ülke için Batı hristiyanlığının savunma paktı kendisini niçin tehlikeye atsın ki? Türkiye kendisini zorla yamamıştı, oraya..

*

Şimdi Rusya, devlete aid tv. ekranlarındaki hava raporlarında bile, Suriye’yi kendi hava sahasında gösterip, hava şartları bombardıman için mükemmel diyor ve Türkiye’yi hava sahasını tâciz ediyor, navigasyon hatası diyerek.. NATO ise, başka hesabların peşinde..

Amerika’yla ilişkilerini epeyce yumuşatan İran da Rusya’nın yanı başında..

(Konuya yarın da devam edelim, inşaallah..)

*

Star

YAZIYA YORUM KAT