1. YAZARLAR

  2. Mustafa Zeyn

  3. Müttefiklerin çelişkileri
Mustafa Zeyn

Mustafa Zeyn

Yazarın Tüm Yazıları >

Müttefiklerin çelişkileri

09 Eylül 2009 Çarşamba 01:30A+A-

Iraklı bazı politikacılar Başbakan Nuri el Maliki'nin Suriye'ye karşı gerginliği artırmasını seçim ve Şii partiler arasındaki iç çekişmelere bağlıyorlar. Seçimler bağlamında 'kanlı çarşamba' patlamalarını 'Tekfirci-Baasçı birlikteliğe' bağlayan Maliki, Baas ve Sünnilere karşı çıkan Şii muhaliflerine, kendisinin bu 'birlikteliğe' herkesten daha fazla düşman olduğunu teyit ediyor.

Maliki devletteki görevlerine geri getirilmesi suretiyle Baasçılara ve Sünni Sahva (uyanış) konseylerine açılmakla suçlanmıştı. Bu kimselerin güvenlik merkezlerine teslim oldukları ve Suriye'deki Baasçı liderlerle koordinasyon içinde devlet kurumlarına yönelik saldırıları kolaylaştırdıkları söylentilerine benzer haberler gündeme oturmuştu.

Eğilimlerinin doğruluk kazanması için Maliki bu 'birlikteliğin' patlamalara karıştığını ve Suriye'de eğitim aldığını söyleyen El Kaide liderlerinden birinin itiraflarını kanıt olarak sundu. İtiraflar birçok sebepten ötürü sadece kendi etrafındakileri ikna edebildi. Soruşturmayı yürüten Iraklı yetkililerin ne bugün ne de önceki rejim döneminde iktidardan bağımsız olmamaları ve devletin bütün kurumlarında yolsuzluğun yaygınlığı -ki yargı da istisna değil- bu sebeplerden.

Maliki'nin rakibi bazı Iraklı Şiiler ve özellikle de Şii 'koalisyon' ve İslam Devrimi Yüksek Konseyi'ndeki rakipleri, Maliki'nin gerginliği artırmasının seçim yatırımı olduğunu teyit ediyorlar ve Suriye'nin Irak'ın içişlerine müdahalesi konusunun yeni olmadığını ve birçok sebepten ötürü haklı olduğunu ifade ediyorlar. Zira Irak'ın kendi güvenliğinden ve rejiminden endişelendiği gibi Suriye de kendi güvenliği ve istikrarından endişeli. Kendisine yönelik Amerikan tehditleri yeni yönetim döneminde şiddeti gerilese de hâlâ gündemde. Bu kimseler, ayrıca şayet amaç Baasçılara ve Sünnilere düşman Şii oyları kazanmak olmasaydı Maliki'nin medyadan uzak durarak Suriye otoriteleriyle konuyu diplomatik yollarla ve diyalogla çözme imkânı olduğunu ilave ediyorlar. Bu analizi dünkü El Hulle'deki Şii gösteriler destekliyor. Gösterilerde Suriye, Baasçılar ve başkan Beşar Esed karşıtı sloganlar atıldı. Gösteriler seçim veya bağımsızlık ilanına benziyordu. Sanki Irak'ı işgal eden Suriye'ymiş gibiydi.

Fakat bu analiz doğru olsa bile geriye şu önemli soru kalıyor: Bu soruna yönelik Amerikan ve İran tutumu ne? Maliki'nin Suriye ile gerginliği tırmandırmasının ABD yönetiminin Şam ile ilişkileri doğal yapısına getirmek için saldırılarının gerilediği zamanda gelmesi dikkat çekiciydi. Hiç kimse ABD'nin Maliki'yi bu adımından dolayı övdüğünü düşünmüyor; ancak ordusunu Irak'tan çekmeye hazırlanması ve Suriyelilerin işbirliğini istemesi dikkate alındığında sakinleşmeye çağırmak ile 'diplomatik diyalog' arasında bir tutum edindi. Fakat aynı zamanda ABD yönetimi şu süreçte hiçbir ödün sunmadan istediğini elde ettiğini düşünen Şam'ın üzerindeki baskıyı kaldırmanın zamanının gelmediğini düşünüyor.

Amerikan tutumu bir şekilde açıklanabiliyor. Peki müttefikleri arasındaki arabuluculuğuna durgunluk damgasının vurulduğu Tahran'ın tutumu hakkında ne söylenebilir? İran-Suriye koalisyonu çıkarlara dayalı ve başka koalisyonlar gibi çelişkilerden yoksun değil. İki taraf Irak'ta Amerikan işgaline yönelik tutumda buluşuyorlar; ancak Irak'ın geleceğine bakış noktasında ayrılıyorlar. Tahran, Irak'ın geleceğinin kendisini destekleyen rejim kanalıyla bölgedeki nüfuzunun uzantısı olmasını istiyor. Görüldüğü üzere mezhepçi paylaşım sisteminin yerleşmesine çalışıyor. Şam ise en azından kendisi ve sosyal dokusu için tehdit oluşturmayacak Arap Irak istiyor. Acaba Amerikan çekilmesi iki müttefik arasındaki çelişkinin anlaşmazlık sürecine gitmesini hızlandırır mı? Lübnan ve Filistin'deki koalisyonları ve müttefikleri ne olacak?

ZAMAN

YAZIYA YORUM KAT