1. HABERLER

  2. YORUM ANALİZ

  3. Muhtemel Getirileriyle, Ülke ve Bölgemizdeki Son Gelişmeler..
Muhtemel Getirileriyle, Ülke ve Bölgemizdeki Son Gelişmeler..

Muhtemel Getirileriyle, Ülke ve Bölgemizdeki Son Gelişmeler..

Selahaddin E. Çakırgil gündemi yorumladı:

13 Ağustos 2014 Çarşamba 19:31A+A-

10 Ağustos’da yapılan Cumhurbaşkanlığı seçimi, bazılarının beklediği ve bazılarının da beklemediği şekilde, milletin ekseriyeti tarafından Tayyîb Erdoğan’ın tercih edildiğini net şekilde ortaya koyan bir şekilde sonuçlandı.

Bu neticeyi, Allah’u Tealâ’dan hayırlara vesile kılmasını niyaz ve Tayyîb Bey ve yakın çalışma arkadaşlarıyla halkımızı tebrik ile, hata ve yanlışlardan daha  uzak kalmaları için dua ediyorum.

Bu satırların sahibi, seçimlerin ilk turda sonuçlanmasını temenni ediyordu. İkinci tur’a kalınması halinde iç ve dış entrika odaklarının iştihalarının ve kapalı kapılar ardında pazarlık yapmak isteyenlerin güçlerinin artacağını ifade etmeye çalışmıştı.

1994 yılından beri girdiği her seçimi ve her seçimde halk desteğini daha da artırarak kazanan ve bu açıdan dünya siyaset tarihinde de emsaline az rastlanan bir örnek teşkil eden Tayyîb Bey’in karşısına,  CHP ve MHP tarafından çıkarılıp, 14 siyasî parti tarafından da desteklendiği ilan olunan E. İ.’nun, Tayyîb Bey’den yüzde 14’lük bir puanla geride kalması ve  hattâ, CHP ve MHP’nin 30 Mart 2014  mahallî seçimlerinde aldıkları oylardan da yüzde 6 derecesinde geriye düşmesi ilginçti.

Hatırlanacağı üzere, CHP ve MHP liderleri, ’kimin ve nasıl bir cumhurbaşkanı olabileceği’ne dair, ’yalancı olmayacak, yolsuzluk yapmış olmayacak, uluslararası bir kimliği olacak..vs.’ gibi kendi kriterlerini söylüyorlar ve zımnen, bu ölçülerin kendilerinde bulunmadığını belirtmiş oluyorlardı ki, Ekmel Bey’i ileri sürmüşlerdi. O da, hiç bilmediği bir alana, gösterilen yaldızlı madalyaların sevkıyle, atlayıverdi, hem de acaib iddialarla..

Alınan seçim sonuçlarının özellikle CHP içinde derin çatlaklara vesile olacağı daha şimdiden anlaşılıyor. Bir kısım CHP m.vekillerinin, 90 yıllık bir partinin, kendi ideolojik çizgisinde bir aday çıkaramamasının faturasını parti yönetiminden çıkarmak için hesab sormaya başladıkları ve kılıçları çektikleri anlaşılıyor. Ki, onlar, taa baştan, Genel Başkanları’nın bu ismi  kendilerine, kendileriyle danışıp tartışmadan, bir emr-i vâkî’ halinde dayattığından yakınmışlardı. Ve bunu yapan Kılıçdaroğlu’nun, Tayyîb Erdoğan’ı sık sık diktatörlük’le suçlaması  ve ona oy verenlerin körü-körüne oy verdiklerini iddia etmesi de, cabasıydı. Bu gibi yersiz suçlamalar yüzünden de, özellikle de Kuzey Amerika ve Avrupa ülkelerinin medya organlarının da, Tayyîb Bey’in seçilmesini, ’Türkiye’nin yeni Sultanı..’,  ya da, ’Türkiye’de halkın, güçlülere yöneldiği, güçlü olanı seçtiği’ gibi başlıklarla duyurmalarında bu suçlamaların etkisi vardı, muhakkak ki.. Bu tepkiler, emperyalistlerin yüreklerinin bizim halkımız için yanmasından mı kaynaklanıyor; yoksa, karşılarında geçmişteki gibi eğilmeyen, onlara yaranmaya çalışmayan şahsiyetli lider görüntüsünden rahatsız oldukların mı?

Şimdi, netice ortaya, kesin bir yenilgi olarak çıkınca.. Parti içinden itirazlar yükselmeye başladı.. Zavallı K.K., ’seçimlere katılmayan yüzde 25’lik seçmen kitlesinin de Tayyîb Erdoğan’a karşı olduklarını düşünerek, ’Tayyîb’in oyunun yüzde 52 değil, sadece yüzde 38 olduğunu’  iddia ediyor da, aynı hesabı, kendileri için yapmıyor. Çünkü, o zaman,  kendilerinin de yüzde kaçı temsil ettikleri de ortaya çıkacak..

Bu arada, kendisinin de reddedemediği çok çirkin video görüntüsüyle partisinin başından uzaklaşmak zorunda kalan eski Gen. Başk. D. Baykal’ın da parti içindeki rahatsızlıkta, Genel Başkan’a bayrak açanların yanında yer alması ve 5 yıl sonra, tekrar sahneye çıkmak için bu fırsatı değerlendirmek niyetinde olduğunu hissettirmesi ilginç..

CHP’nin 5 yıldır başkanlığını yürüten Kılıçdaroğlu ise, bu aykırı sesleri yükseltenlere hitaben, ’Düşün CHP’nin yakasından!..’ gibi ağır laflarla rest çekmiş bulunuyor.

Aslında Kılıçdaroğlu’na karşı çıkanların itirazları haklı.. Çünkü, 90 yıllık statükonun, yerleşik rejimin en temel partisinin, kendi adayını ortaya çıkaramaması, kendi ideolojisini halkın oy’una, değerlendirmesine sunamaması, onlar adına büyük bir zaaf ve hattâ utanılacak bir durum.. 

Kılıçdaroğlu’nun 30 Mart 2014 seçimlerinden önce MHP ile girdiği dirsek temasından sonra, daha bir kurnazlık ve pragmatizm sergilemesinin, böylesine her iki seçimde de kayaya toslayacağının bir bedelinin olması gerekir’  diye düşünenlerin haksız olmadıkları söylenebilir.

Daha da ilginç olan ise, MHP lideri D. Bahçeli’nin bile, CHP’de Kılıçdaroğlu’na bayrak açanlara karşı sert sözlerle hücum etmesi ve Kılıçdaroğlu’nu himaye etmeye çalışması!!

Yazının Devamı >>>