1. YAZARLAR

  2. Resul Tosun

  3. Muhatap İran'dır Hizbullah değil
Resul Tosun

Resul Tosun

Yazarın Tüm Yazıları >

Muhatap İran'dır Hizbullah değil

02 Haziran 2013 Pazar 16:18A+A-

2006 yılında İsrail'in saldırısından ve aldığı yenilgiden sonra Lübnan'a gitmiş ve çatışma mevkilerinin/cephelerin tamamını izleri silinmeden gezmiştim.

Hizbullah yenilmez diye ün salmış İsrail ordusunu püskürtmüş ve kazandığı zafer ile de İslam dünyasının sempatisini kazanmıştı. Hizbullah Genel Sekreteri de ümmetin kahramanı oluvermişti.

Güney Lübnan'da gezerken İran Dini Lideri Hamaney'in ve Hizbullah Genel Sekreteri'nin resimlerinin yanı sıra dikkatimi çeken en önemli afiş 'Müslüman Hristiyan Birlikte Yaşama' bilincini gösteren afişti.

Aslında bu afişlerde sadece Müslüman Hristiyan dayanışmasına işaret vardı ama Lübnan sadece bu iki dinin değil 20 civarında din ve mezhebin birlikte yaşama olgunluğunun gösterildiği bir mozaiktir.

O zaman kendisiyle görüştüğümüz Amerikan Üniversitesi'nde öğretim üyesi olan tecrübeli bir Türk, 'Lübnan'da devlet yok cemaatlerin birbirlerini kabullenip barış içinde yaşadıkları bir toplum var' demişti.

Lübnan'da 14 yıl süren iç savaş oradaki farklı din mezhep ve gruplara bir arada yaşama bilincini öğretmişti.

Dinler ve mezhepler arası hoşgörünün canlı örneğini görmek isteyenlere ben hep Lübnan'ı göstermişimdir.

Birlikte yaşama pratiğinin bir sonucu olarak da devlet kademeleri gruplar arasında taksim edilmiş. Mesela cumhurbaşkanı Maruni Hristiyan, başbakan Sünni Müslüman, meclis başkanı Şii Müslüman gibi devlet kadroları cemaatler ve gruplar arasında taksim edilmiş durumda.

Lübnan'daki siyasi partilerin dünyadaki örneklerinden farkı bir de silahlı kanatlarının bulunmasıdır. En güçlü silahlı örgüte sahip olan taraf da Hizbullah.

Hizbullah hem meşru bir siyasi parti olarak mecliste temsil ediliyor hem de önemli ölçüde silahlı güce sahip. Bunu da iç savaşın olumsuz sonucu olarak değerlendirebiliriz.

2006 yılında İsrail ordusunu mağlup eden işte Hizbullah'ın bu silahlı gücüdür.

2006 yılında İsrail bir taraftan Hizbullah'ın Beyrut'taki merkezini havadan bombalamış, bölgeyi yerle bir etmişti bir taraftan da güneyde karadan saldırmıştı. İsrail'in hava saldırısına karşı maalesef hiçbir mukavemet gösterilmemişti. Lübnan güya bağımsız bir devletti ama İsrail bir ay boyunca Beyrut'u bombalamış kimse sesini çıkarmamıştı.

Hizbullah bu bombardıman sırasında bölgeyi boşaltmış ve bölge insanını Hristiyanlar okullarda kiliselerde misafir etmişti. Tahminim bu yüzden de Şii bölgelerde 'Müslüman-Hiristiyan Birlikte Yaşama Bilinci' afişleri yer almaktaydı.

Fakat üzücü olan Lübnan'ın bugün geldiği noktadır. Suriye'deki çatışma yer yer Lübnan'a sıçramış, çatışmalara mezhep farklılığı gerekçe olarak gösterilmeye başlanmış dolayısıyla Lübnan derin bir krizin içine düşmüş, çözüm arayışlarıyla meşgul hale gelmiş ve seçimleri 17 ay öteleme kararı almıştır.

Bu krizin en önemli faktörlerinden biri Hizbullah'ın Suriye Baas rejiminin yanında yer almış olmasıdır.

Oysa Hizbullah'ın Baas rejiminin yanında yer alması kesinlikle mezhep farklılığına dayanmamaktadır. Tamamıyla siyasi bir karardır. Tamamıyla İran kaynaklıdır. Çünkü Lübnan Şiilerinin bir kısmı Suriye'deki muhalefeti desteklemekte ve Hizbullah güçlerinin Suriye'den çekilmesini istemektedirler.

2006'daki zaferiyle Müslümanların gönlüne taht kuran Hizbullah Genel Sekreteri, Baas rejiminin yanında yer alarak bütün sempatisini kaybetmiş ve bu sempati maalesef nefrete dönüşmüştür.

Körfez ülkeleri işi daha da ileriye götürerek Hizbullah'ı terör örgütü listesine dahil etmeyi tartışmaya başlamıştır ki bu durum sorunu çözmek yerine iyice katmerleşmesine yol açacak bir gelişmedir. Çünkü Hizbullah Lübnan'ın olmazsa olmaz bir gerçeğidir, Hizbullah terörize edilirse bütün bir Lübnan içinden çıkılmaz bir sorunlar yumağına dönüşebilir.

Hizbullah Lübnan Hristiyanlarına gösterdiği hoşgörünün binde birini Suriye muhalefetine gösterseydi sorun Lübnan'a sıçramazdı.

Her neyse, aslında bölgedeki sorunun muhatabı ne Hizbullah ne de Suriye Baas rejimidir. Sorunun muhatabı Rusya ve İran'dır. Rejimi ayakta tutan bu, ikisidir, özellikle de İran. Satrancı oynayan en önemli taraf İran'dır. Hizbullah da İran'ın emrinde bir örgüttür.

Ya diplomasi masasında İran ikna edilmelidir ya da zafere ulaşması için muhalefete güçlü destek verilmelidir.

Gerisi vakit öldürmekten ve Suriye'de daha fazla kan dökülmesinden başka bir anlam ifade etmez/etmiyor.

YENİ ŞAFAK

YAZIYA YORUM KAT