1. HABERLER

  2. YORUM ANALİZ

  3. Muhacirlerin Yurdu Ensar’ın Yurdu Olmasın mı?
Muhacirlerin Yurdu Ensar’ın Yurdu Olmasın mı?

Muhacirlerin Yurdu Ensar’ın Yurdu Olmasın mı?

Antep, Maraş ve Adana’da Suriyeli muhacirlere yapılan saldırı kadar Hopa’da İHH’nın İftar tırına yapılan saldırı da bu ulusolcu çirkefliğin, faşistliğin ve zalimliğin göstergesidir.

17 Temmuz 2014 Perşembe 00:55A+A-

Kenan Alpay

Türkiye her ne kadar İttihatçılar ve Kemalistler tarafından ‘Türk Yurdu’ olarak tasarlanmışsa da hiçbir zaman böyle olmamıştır, oldurulamamıştır. Kemalist devletin toplumu, tarihi, kültürü, coğrafyayı hatta İslam’ı Türkleştirme saplantısı çok acı sonuçlara yol açtı. Ancak Türkçülük (ulusalcılık-milliyetçilik) geniş toplum kesimleri tarafından asla kabul görmedi. Bu sebeple iktidar sınıfları varlık sebepleri ve veli nimetleri olan resmi ideolojinin bekası için her zaman asker-ordu seçeneğini önceledi.

Faşizmin en çirkin kalelerinden biri olan Hürriyet’in ‘Türkiye Türklerindir’ klişesi herhangi bir slogan olmaktan öteye, devletin ‘makbul vatandaş’ olma konusunda ayak diretenleri hizaya çekme hakkını gözümüzün içine sokar. Ötekileştirme, ayrımcılık, yabancılaştırma, yabancı düşmanlığı, toplumun büyük bir kesimini dini, dili, mezhebi veya hayat tarzı dolayısıyla küçük düşürüp nefret objesine dönüştürmek ‘Türk Yurdu’ ideali için mazur hatta mecbur görüldü.

Ya Muhaciriz ya da Ensar

Türkiye gerek coğrafi açıdan gerekse toplumu açısından öncelikle muhacirler yurdudur. Özellikle Balkanlar ve Kafkaslardan gelen Müslüman halklar kendilerinden önce bu coğrafyayı iskân edinenlerle kader birliği ettiler. Ancak İslam coğrafyasına hicret edip sığınan Müslüman halklara laiklik, Türklük, Atatürkçülük dayatıldı. Birilerinin en saçma şekliyle propaganda ettiği gibi Sünnilik ya da Sünnicilik değil. Devlet zorunlu eğitim öğretimden zorunlu askerliğe kadar bütün alanlarda Türkçü-Atatürkçü kimliği dayattı ve mahkemeler, üniversiteler, medya ise bunu meşrulaştırdı.

Devletin gerek kadrolaşmada gerekse propaganda yeteneği maalesef ideolojik, mezhebi veya siyasi duruşu farklı pek çok kesimi kendisine benzetebilecek kadar güçlüydü. İktidar sınıfları Ermeni, Rum-Yunan, Arap, Fars, Kürt düşmanlığı üretip toplumu devletin politikalarına eklemleme ve homojenize bir kimlik oluşturma stratejilerinde epeyce bir mesafe kat etti.

Ermeni Tehciri, Şeyh Said Ayaklanması ve Dersim Olayları vesilesiyle Kürt ve Alevilerin mecburi iskanlara tabi tutulması, 6-7 Eylül Olayları ve Rum nüfusun göçürtülmesi, Maraş ve Çorum olayları siyasal ve toplumsal hafızayı ulusalcı kodlarla ördü. 12 Eylül sonrası PKK’yla mücadele adına girişilen kirli savaş Kürt düşmanlığından ziyade Türkçü-ulusalcı tarzı azdırdı.

 Yazının Devamı...