1. HABERLER

  2. YORUM ANALİZ

  3. Müftü Nikâhı Meselesi Hangi Bağlamda Ele Alınmalı?
Müftü Nikâhı Meselesi Hangi Bağlamda Ele Alınmalı?

Müftü Nikâhı Meselesi Hangi Bağlamda Ele Alınmalı?

Müftülere de nikâh kıyma yetkisi veren düzenleme Meclis’te kabul edildi. Hayrettin Karaman, Yeni Şafak’ta yayımlanan bugünkü yazısında, laiklik feveranı kopararak söz konusu düzenlemeye karşı çıkan güruha cevap veriyor.

19 Ekim 2017 Perşembe 10:51A+A-

Laikçiler Atakta

Hayrettin Karaman / Yeni Şafak

İnsan hakları temel metinlerinde yer verilen ilke laiklik değil, din ve vicdan hürriyetidir.

Bir ülkenin anayasası ve diğer kanunları, dinle alakalı olup herkesi mecbur etmeyen, isteyen insanların uygulayabileceği düzenlemeler getiriyorsa bu din ve vicdan hürriyetine aykırı değil, bu ilkenin vazgeçilemez bir uzantısıdır.

Ey CHP’liler, Kemalistler ve benzerleri siz laikliği böyle anlamadığınız sürece insan hak ve hürriyetlerine ters düşen bir konumdasınız, bunu unutmayın.

Bir CHP sözcüsü, müftülere de resmi nikah kıyma yetkisi veren kanun tasarısının Meclis’e gelmesi sebebiyle tasarının Anayasa'ya aykırı olduğunu açıkladıktan sonra şöyle diyor: AKP’nin yapmak istediği şey Türkiye’yi bir “Ortadoğu din devleti yapmaktır”.

Bire cahil, 1920’li yıllara kadar Türkiye (Osmanlı Devleti) şeriatla idare ediliyordu; yani İslam devleti idi; peki o zaman bu devlet bir Ortadoğu din devleti miydi?

Filipinlerden, Malezya ve Endonezya’dan Fas’a kadar birçok İslam devleti var, buralar Ortadoğu mu?

Dünyanın her yerine yayılmış iki milyara yakın Müslümanın dini İslam’dır; bunlar Ortadoğulu mu?

Anayasasının ilk dört maddesi değiştirilemez olan bir ülkede bu kadar basit, din ve vicdan hürriyetinin dolayısıyla insan haklarının zorunlu bir sonucu/gereği olan ve herkesi mecbur etmeyen bir düzenleme yapılıyor diye bu kadar gürültü koparanlar, laiklik elden gidiyor diye bağırıp çağırarak huzur bozanlar laik-demokrat-insan hakları savunucusu olabilirler mi?

Anayasa’nın 14. maddesi şöyle diyor:

“…Anayasada yer alan hak ve hürriyetlerden hiçbiri, devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğünü bozmayı ve insan haklarına dayanan demokratik ve lâik cumhuriyeti ortadan kaldırmayı amaçlayan faaliyetler biçiminde kullanılamaz.”

24. madde de şöyle:

“…Kimse, devletin sosyal, ekonomik, siyasî veya hukukî temel düzenini kısmen de olsa, din kurallarına dayandırma veya siyasî veya kişisel çıkar yahut nüfuz sağlama amacıyla her ne suretle olursa olsun, dini veya din duygularını yahut dince kutsal sayılan şeyleri istismar edemez ve kötüye kullanamaz.”

İsteyen vatandaşların resmi nikahlarını bir devlet memuru olan müftüye kıydırmaları durumunda:

1. Devlet ülkesi ve milletiyle bölünüyor mu?

2. Devletin “temel düzenini” din kurallarına mı dayandırıyor? Yapılan bir “devlet temel düzeni” değişikliği mi?

3. Milli birlik ve beraberlik bir kısım vatandaşları inançlarına aykırı uygulamalara zorlamakla mı geçekleşir?

Okuduğunu anlayan herkes bu sorulara “Hayır” diye cevap verecektir.

Laik devlet, dinsiz veya gevşek dinli vatandaşlarına olduğu kadar dindar vatandaşlarına da hizmet etmeyecek mi? Yani bu vatandaşların inançlarına uygun yaşama imkanlarını sağlamayacak mı?

Bu ülkede yıllarca din eğitim ve öğretimi yasaklandı, inancına uygun giyinen kızlarımız ve kadınlarımız insan hak ve özgürlüklerinden mahrum edildiler, vatandaşlar ya paralarını yastık altında tutmaya veya faizci bankalara yatırmaya mecbur edildiler; bu örnekleri çoğaltmak mümkün ve bütün bunları yapan CHP zihniyeti “laik-demokrat-insan haklarına saygılı” olduğunu iddia etti. Halkın iradesiyle ve demokrasi yoluyla zulüm sona erdirildi, din ve vicdan hürriyeti adına bazı imkanlar sağlandı, bu nikah düzenlemesi de işte bunlardan biridir.

Ey CHP ve ötekiler, çatlasanız da patlasanız da artık geriye dönüş yok, halkımız haklarına sahip çıkıyor ve sesini çıkarıyor!

İsteyen nikahını belediyede, isteyen de müftülükte kıydırır; bir taraf diğerini bir yere mecbur etmez; işte asıl bu uygulama, mecbur olanın küskünlüğü ve öfkesi yerine hür olanın saygısını getirir, milli birlik ve bütünlüğü sağlar,

Konunun dini yönünü tartışmak ve vatandaşların dini hassasiyetlerini sorgulamak ise laikçilerin hakkı ve haddi değildir.

HABERE YORUM KAT