1. HABERLER

  2. HABER

  3. Mübarek Gibi Getirilsinler
Mübarek Gibi Getirilsinler

Mübarek Gibi Getirilsinler

Ankara 12. Ağır ceza Mahkemesi dün tarihî bir davaya tanıklık etti.

05 Nisan 2012 Perşembe 08:13A+A-

Arzu Yıldız / Taraf

Ankara 12. Ağır ceza Mahkemesi dün tarihî bir davaya tanıklık etti. 12 Eyül askerî darbesinin hayatta kalan iki ismi Genelkurmay Başkanı Kenan Evren ve Hava Kuvvetleri Komutanı Tahsin Şahinkaya’nın yargılanmasına başlandı.

Sabah saatlerinden itibaren Ankara Adliyesi’nin önünde toplanmaya başlayan binlerce kişi, “12 Eylül’ü unutmadık, affetmiyoruz”, “Paşalar da maşalar da yargılanacak” sloganları atarak döviz ve pankartlar taşıdı. Duruşma salonuna ilk basın mensupları alındı. AKP, CHP, MHP ve BDP’li vekiller ve avukatlardan sonra tarihî yargılamayı yapacak olan mahkeme heyeti Başkan Süleyman İnce, üyeler Gürcan Acar ve Muhammed Alabaş ile savcı Kemal Çetin ve kâtip Hasan Erdoğan girdi içeri. Kenan Evren’in damadının da adliyeye geldiği ancak fazla kalmadan ayrıldığı öğrenildi.

Girişte izdiham yaşandı. 147 kişilik duruşma salonunda yer kalmayınca Mahkeme Başkanı, sonradan içeri giren avukatlara “Ben utanıyorum ama sanıklar için ayrılan bölüm boş. İsteyen oturabilir” dedi. Onlar ise “Biz de utanıyoruz. Bırakalım boş kalsın” diye yanıt verdi. Böylelikle sağlık durumlarını gerekçe göstererek duruşmaya gelmeyen Kenan Evren ve Tahsin Şahinkaya’nın sanık sandalyeleri boş kaldı.

Duruşmada ilk sözü sanıkların avukatı Bülent Hayri Acar aldı. Acar, “Beğenin beğenmeyin, eleştirin o ayrı bir konu ancak halen 12 Eylül Anayasası’yla yönetiliyoruz. Anayasa’nın son altı maddesine göre, bu yargılama yapılamaz” diyerek davanın reddedilmesini istedi. Acar ayrıca darbede kontrgerilla ve ABD’nin rolünün araştırılmasını istedi. Yetkisizlik talebi reddedildi.

Adlî Tıp Kurumu’nun sanıkların sağlık durumları ile ilgili “Kurumumuz bu konuda bilgi vermek için yetersizdir. Bu hususta İstanbul Adli Tıp Kurumu’na başvurulması gerekmektedir” yazısı ile Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nın ifadelerinin telekonferansla alınması için teknik ekipman bulunduğu yönündeki cevap yazısı okundu.

Hüsnü Mübarek gibi getirilsin

Duruşmada söz alan 60 müdahil avukattan biri olan Fikret Babaoğlu “İddianame sanıkların yüzüne okunmalıdır. Sağlık durumları bahane edilmemelidir. Mısır’da Hüsnü Mübarek’i yargılarken kafeste getirmişlerdi. Evren ve Şahinkaya da gerekirse kafeste getirilsin. Gerekirse Pinochet gibi tekerlekli sandalye ile getirilsinler” dedi. BDP Genel Başkan Yardımcısı Avukat Meral Danış Beştaş da, Evren ve Şahinkaya’nın tutuklanmasını talep etti.

Avukat Selçuk Kozağaçlı ise, iddianamenin sadece darbe yapmak ve darbe teşebbüs suçlamasıyla hazırladığını ancak 12 Eylül’de işkence ve katliamların yapıldığını bunun insanlık suçu olarak iddianamede yer alması gerektiğini ifade etti. Daha sonra davaya müdahil olan 500 kişinin isimleri tek tek okundu. Söz alan bazı müdahiller yaşadıkları işkenceleri anlattı. Hayati Bölükbaş kendisine gözaltında işkence yapıldığını, kardeşi Alaattin Bölükbaş’ın da Fatsa Çamaş Jandarma Karakolu’nda öldürüldüğünü belirtti. Halis Özdemir de, “22 yaşında gözaltına alındığını, 40 gün işkence gördüğünü ve bir metrekarelik yerde, uyumaya hasret kaldığını’’ anlattı.

Babamı cezaevinde öldürdüler

Senem Gülbudak ise 9 yaşındayken TÖB-DER yöneticisi babası Abdullah Gülbudak’ın gözaltına alındığını, 11 yaşında ise babasının cezaevinde öldürüldüğünü söyledi.

Daha sonra ara kararlarını açıklayan mahkeme heyeti, sanıklar olmadığı için iddianamenin okunmamasına, ayrıca Özel yetkili Ankara Cumhuriyet Başsavcıvekilliği’nden sanıklar Evren ve Şahinkaya hakkında “sistematik işkence’’ yönünden soruşturma bulunup bulunmadığının sorulmasına karar verildi. Tarihî davanın duruşmalarına bugün ve yarın da devam edilecek.

SAĞCISI, SOLCUSU, ÜLKÜCÜSÜ, KÜRTÇÜSÜ...

Tarihî davanın görüldüğü Ankara Adliyesi dün ana-baba günüydü. Darbenin mağduru her farklı görüşten binlerce kişi adalet arayışı için oradaydı. Gözaltına alınıp kaybedilen, öldürülen, idam edilen, işkencelerden geçirilen, yıllarca hapislerde çürütülen binlerce kişinin yakınları, dostları, sevenleri hep birlikte hesap sordu. Ülkücüler idam edilen arkadaşlarının isimleriyle yürüdü. Solcular kayıpların akıbetlerini sordu. Mazlum-Der 17 yaşında darağacına gönderilen solcu Erdal Eren’in fotoğrafını taşıdı. Darbe mağdurlarından Kürt siyasetçi Leyla Zana, Altan Tan ve Ahmet Türk de adliye önündeydi. Başbakanlık ve TBMM temsilcileriyle AKP, CHP, MHP ve BDP’li vekiller de davaya ilgi gösterenler arasındaydı...

HER ŞEY SAAT 03.00’DA BAŞLADI

Darbenin kod adı Bayrak Harekatı’ydı. Tanklar önceden belirlenmiş yerlerde mevzilendi. Asker kışladan çıktı ve ülkenin her meydanına, sokağına ve mahallesine yani, hayata el koydu. Beş generalden oluşan Milli Güvenlik Konseyi yasama, yürütme ve yargıyı bütünüyle kontrol altına aldı. Bütün siyasi partiler ve sivil toplum örgütleri yasaklandı. Darbenin bilançosu çok ama çok ağır oldu. 650.000 kişi göz altına alındı. 1 milyon 683 bin kişi fişlendi. 210 bin davada 230 bin kişi yargılandı. Cezaevlerinde toplam 299 kişi yaşamını yitirdi. 7 bin kişi için idam cezası istendi. 517 kişiye idam cezası verildi. Haklarında idam cezası verilenlerden 50 kişi asıldı. Asılanların 27’si siyasi hükümlüydü. 98 bin 404 kişi örgüt üyesi olmak suçundan yargılandı. 30 bin kişi siyasi mülteci olarak yurtdışına gitti.

HABERE YORUM KAT