1. HABERLER

  2. YORUM ANALİZ

  3. MİT TIR'ları İhanetinin Suriye’deki Yüzü
MİT TIR'ları İhanetinin Suriye’deki Yüzü

MİT TIR'ları İhanetinin Suriye’deki Yüzü

​​​​​​​MİT TIR'ları kumpası, bir diğer boyutuyla, sınırın ötesinde yaşananlar açısından da oldukça acı sonuçları olan korkunç bir komploydu.

18 Haziran 2017 Pazar 04:07A+A-

Merve Şebnem Oruç / Yeni Şafak

MİT, FETÖ’nün ele geçirmek için can attığı ama başaramadığı, başaramadıkça da çıldırdığı kurumların başında geliyor. FETÖ’nün devlete yönelik kumpaslarının alenileştiği ilk saldırı çoğunluk tarafından 7 Şubat 2012 MİT krizi olarak kabul edilir.

17-25 Aralık 2013 yargı darbesinden Selam Tevhid Kumpası’na uzanan o ağır saldırı sürecinde MİT TIR'larının durdurulması meselesi çok kritik bir yer tutar. Ak Parti hükümetini uluslararası camiada zora sokmak, “Daeş’e destek veriyor” şeklinde yaftalamak, Recep Tayyip Erdoğan’ı savaş suçlusu durumuna sokmak ve Lahey’de yargılatmak amacıyla hazırlanan tezgahın en önemli sac ayaklarından biriydi Ocak 2014’te yaşanan o çirkin olay.

Muhakkak hatırlıyorsunuzdur en tepesine dönemin Başbakanı olan Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yerleştirildiği ‘Selam Tevhid Örgütü’şemalarını... 17-25 Aralık’la finansmanının İran’dan sağlandığını, silahların MİT TIR'ları kumpası vasıtasıyla Daeş’e gönderildiği bir terör örgütü görünümüne sokacaklardı Ak Parti’yi; ardından Hamas gibi, Müslüman Kardeşler gibi ‘siyasal/radikal İslamcı’ tehdit, hatta bir ‘terör örgütü’ olarak etiketleyeceklerdi. Böylece, FETÖ’nün sahipleri Erdoğan’dan kurtulacak, Türkiye’yi istedikleri hizaya getirecek ve “İşte Türkiye’de de demokrasi rayına oturdu” diyeceklerdi; Mısır darbesi sonrası yaptıkları gibi.

Buraya kadarı işin hepimizin bildiği Türkiye boyutu. Ancak MİT TIR'ları kumpası, bir diğer boyutuyla, sınırın ötesinde yaşananlar açısından da oldukça acı sonuçları olan korkunç bir komploydu. Ve maalesef kimse konuşamıyordu.

Malum o dönemde ‘Rojava devrimi’ tabelası altında, Suriye’nin kuzeyinde Esad rejiminin PYD’ye teslim ederek çekildiği bölgelerde PYD/YPG’ye muhalif olan Kürtler, Arap ve Türkmenlerle birlikte sistematik şekilde yerlerinde yurtlarından ediliyor, Kürtlerin bir kısmı Türkiye’ye diğerleri Kuzey Irak’a kaçıyordu. Türkiye’nin Gezi olaylarıyla meşgul edildiği günlerde bütün 2013 yazı boyunca PKK Suriye’nin kuzeyinde korkunç bir temizlik yapmıştı. Daha Kobani olaylarına çok zaman vardı ama örgüt gözden uzakta ilerleyen günlerde girişeceği planın hazırlıklarını tamamlıyordu. Bölgede PKK/PYD baskılarına direnenlerse korkunç şekilde susturuluyordu. O anlardan biri de Amude Katliamı’ydı. Örgütün baskılarına isyan eden göstericilere sözde asayişi sağlayan YPG’liler tarafından Doçkalarla ateş açılmış, kimse kaçamasın, kaçıp da anlatmasın diye de Amude-Kamışlı yolu tutulmuştu.

Ne yazık ki o günlerde Türkiye’de de dünyada da PKK/PYD’nin vahşetinden kimse bahsetmiyordu. Elbette o zamanlar “Irak ve Şam İslam Devleti” adıyla devlet kurduğunu ilan eden Daeş terör örgütünün yaptıklarından başka bir şey konuşulmuyordu. Onu da uluslararası medya, kadrajını seçici geçirgen bir şekilde ayarlayıp öyle dünyaya anlatıyordu. Ağzını açıp PKK/PYD’nin yaptıklarını dile getirecek olanı, “IŞİDcisin sen!” diye linç ediyorlardı.

Dahası, o dönemde Suriyeli muhalifler ellerinde tuttukları bölgelerde Daeş’le savaşıyorlardı. Sadece Deyrezzor’da, Rakka’da değil, Halep’te ve İdlib’de, yani burnumuzun dibinde de muhalifler Daeş’e karşı mücadele veriyordu.

Hadi açık açık, tane tane, tarih vererek yazalım ki, MİT TIR'ları ihanetinin boyutları daha da iyi anlaşılsın. 1 Ocak 2014 tarihinde bir TIR, FETÖ savcısı kontrolünde Kırıkhan-Reyhanlı güzergahında jandarma tarafından durdurulmuştu. Jandarma savcılık talimatıyla TIR’da arama yapmak istemiş, ancak ortaya çıkan kriz sonucu neticede TIR’da arama yapılamamıştı. O görüntüleri herkes hatırlıyordur, jandarmanın MİT görevlilerine silah doğrulttuğu fotoğraflar kanımızı dondurmuştu. Olay sosyal medyada açık, gizli, gönüllü tüm FETÖ’cüler tarafından “MİT Daeş’e silah taşıyor” şeklinde yansıtılmıştı. Ardından 19 Ocak 2014’te Adana’da durdurulan 3 TIR aranmış ve taşıdıkları malzemeler fotoğraflanmıştı. Enis Berberoğlu’nun ‘casusluk’ suçlamasıyla hapis cezasına çarptırılmasına varan süreç Can Dündar’ın başında olduğu Cumhuriyet Gazetesi’nin bu fotoğrafları basmasıyla başlamıştı.

Ocak 2014’te Daeş’le çatışmakta olan muhalifler Cerablus’tan el Bab’a onlarca kayıp verdi, yüzlerce yaralının kimi sınırın Türkiye tarafına taşınıyor ve ne hazindir ki Daeş’le savaştıkları halde “IŞİDliler Türkiye’de tedavi ediliyor” diye yalan haberlere aktör oluyorlardı. Günler süren çatışmalar sonucu el Bab 13 Ocak 2014 günü Daeş’in eline geçmişti. Cerablus zaten Temmuz 2013’ten beri büyük oranda Daeş’in kontrolündeydi. 15 Ocak günü, Daeş’in elinde tuttuğu 70 esiri bir gün önce kurtarmayı başaran muhalifler ve yanlarındaki sivillerden 26’sı Daeş’in bombalı araç saldırısında hayatını kaybetti. Sınırımıza rahat rahat yerleşme imkanı bulan Daeş, 28 Ocak günü sınırda Türk askerine ateş açtı.

“Türkiye Daeş’i destekliyor,” yalanıyla Daeş’le savaşan muhaliflere verilen desteğin önü kesilince sınır ötesinde sınırımıza yerleşmeye çalışan teröristlerle çatışan muhalif gruplar desteksiz kaldı, çok sayıda ölü ve yaralı verdi, zayıfladı. Suriye’nin Türkiye sınırının bir kısmına PYD/PKK çöreklenirken ilerleyen günlerde öteki tarafına da Daeş iyiden iyiye yerleşti. Belki o gün MİT TIR'ları durdurulmasaydı, muhaliflere verilen desteğin önü kesilmeseydi, muhalefet partileri de FETÖ’nün arkasına takılmak yerine “Suriye’de olanlar bizim ulusal güvenliğimizi ilgilendiren meselelerdir,” diyebilse ve daha fazla yardım edilmesini teşvik etseydi, biz belki 2,5 yıl sonra Suriye’ye kendimiz girmek zorunda kalmayacak, kendi göbeğimizi kendimiz kesmeyecek ve 7 ay 5 gün süren Fırat Kalkanı Harekatı boyunca 70 şehit vermeyecektik. Ayrıca Suriyeli muhaliflere almaları gereken destek verilebildiği için, ABD Türkiye’ye “Daeş’le mücadele” etmek için PYD/YPG’yi seçme nedeni olarak kullandığı, “Sahada en organize, en hazır, en güçlü yapı bunlar. ÖSO, ya da Suriyeli muhalifler zayıf, eksik, düzensiz ve yetersiz” argümanlarını boşa çıkarabilecektik.

 

HABERE YORUM KAT