1. HABERLER

  2. HABER

  3. RAPORLAR

  4. 'MİT Hiçbir Darbeyi Önceden Öğrenemiyor'
'MİT Hiçbir Darbeyi Önceden Öğrenemiyor'

'MİT Hiçbir Darbeyi Önceden Öğrenemiyor'

15 Temmuz darbe girişimini araştırma komisyonu uzmanları ön taslak raporu hazırladı. Raporda, darbe öncesindeki istihbarat eksikliği en büyük zafiyet alanı olarak tespit edildi, ‘MİT hiçbir darbeyi önceden öğrenemiyor’ denildi.

31 Aralık 2016 Cumartesi 18:34A+A-

15 Temmuz darbe girişiminin ardından Meclis’te kurulan Araştırma Komisyonu, üç aylık çalışmasının sonuna yaklaşırken, komisyon uzmanlarının üzerinde çalıştığı raporun taslağı basına sızdı. Henüz son şeklini almayan ve komisyon üyesi milletvekillerine sunulmayan rapor taslağı 900 sayfadan fazla. 

Raporun bir bölümü darbe girişiminin açığa çıkardığı sorunlara, zafiyet alanlarına ve bundan sonraki süreçte yapılması gerekenlere ayrıldı.

Al Jazeera, raporun bu bölümünü inceleyerek, özetledi. Raporun özeti aşağıda.

Zafiyet alanları

FETÖ, Türk Silahlı Kuvvetleri’ne (TSK) uzun süre içinde gizlice yerleşti. Böylece, şüphe duyularak değiştirilen personelin yerine, yeni bir örgüt eleman yerleştirme imkânı buldu. Elemanları kritik görevlere getirebildi.

Örgüt; askerî ve sivil istihbarat ile istihbarata karşı koyma mekanizmalarında yapılandı. Böylece varlığını ve gizliliğini sürdürebildi.
TSK’nın kritik personel atamalarında ihtiyacı olan güvenlik tahkikat belgelerini hazırlayan Emniyet, MİT ve adliyelerdeki FETÖ yapılanması kullanıldı.

Raporda, bu nedenlerin, FETÖ ile mücadeleye başlandığı 2013 yılından itibaren TSK'da gerekli tedbirlerin alınamamasını kısmen açıkladığı vurgulandı. Ayrıca, “nedenler incelendiğinde güvenlik/istihbarat yapılanmasından kaynaklanan sıkıntılar, yasal düzenlemelerin kısıtlayıcı hükümleri ile sivil asker işbirliğinin etkinlikle kurulamamasının ön plana çıktığı görülmektedir” denildi.

"Tehdit denilmedi boşluk doğdu"

FETÖ, bir dönem “cemaat veya hizmet hareketi” olarak algılanmasına bağlı olarak Milli Güvenlik Siyaset Belgesi’nde (MGSB) tehdit unsurları arasında yer almadı. Bu, algı ve refleks boşluğu doğurdu. Örgütün 15 Temmuz darbe girişimini yapabilecek seviyeye gelebilmesine neden oldu.

İstihbarat eksiklikleri

Darbe girişiminden sonra yapılan tüm değerlendirmeler,istihbarat alanında eksikliklerin olduğu yönünde. Çünkü darbe girişiminin bilgisi önceden alınamadı. Darbe girişiminin kimler tarafından ve emir-komuta içinde mi yapıldığı anlaşılmaya çalışıldı, fakat net bilgi kamuoyuyla paylaşılamadı.
Ülkenin Cumhurbaşkanı darbe girişimini eniştesinden öğrendiğini söyledi. Başbakan da darbenin bastırılmasından sonraki saatlerde kendisinin bilgilendirilmediğini kamuoyuyla paylaştı.

"Büyük zafiyet"

Ön taslak raporda Türkiye’de istihbarat zafiyeti konusunda şu ifade yer aldı:

“Özellikle 1990’lardan günümüze devam eden, 2000’lerden sonra kurumlar arası güven eksikliği nedeniyle biraz daha bozulan, 2010’lardan itibaren liyakatten ziyade kişisel/örgütsel sadakatin ve karşılıklı operasyonel hamlelerin devlete hâkim olduğu kronikleşmiş bir kusurdur. Bu kusur son iki yıldır yaşanan ve toplam can kaybı darbe girişimi sonuçlarını fazlasıyla aşan terör saldırılarının tamamında açık olarak durmaktadır.”

Raporda, örgütün yıllarca sınav sorularını çalarak, mensuplarına sınav kazandırdığı, bürokrasiye eleman yetiştiren polis, harp okulları, askeri liseler ile mülkiye ve adliyede tam hakimiyet sağladığı, bunun da örgüte operasyonel kabiliyet kazandırdığı hatırlatıldı.

“Bu sızma ve örgütlenmenin istihbarat yetkisine sahip birimlerce fark edilip yetkili birimlerin uyarılmamış olması büyük bir zafiyettir. Bu zafiyet, bürokratik kademelere yapılan atamalarda ehliyet ve liyakat yerine siyasi tavassutlara öncelik verilmesi ile birleşince 15 Temmuz öncesi kamu kurum ve kuruluşlarının stratejik birimleri (personel, istihbarat, özel kalem vb) örgüt mensubu bürokratlarca işgal edilmiş duruma gelinmiştir."

"Rapor hazırlayanlar yeterli destek bulamadı"

Geçmiş dönemlerde örgütün niyet ve maksadını tespit ederek rapor hazırlayanlar, devlet mekanizmasının içinde arkalarında ve yanlarında yeterli desteği bulamadı.

Zafiyet alanı olarak mali boyut

"Organize suç örgütleri ve terör örgütleri ile mücadelede mali boyut yeterince ele alınmamış veya göz ardı edilmiştir.
Örgütlerin faaliyetlerini devam ettirmeleri finansman ihtiyaçlarının karşılanmasına bağlıdır. Mücadelenin başarısı, ihtiyaç duyulan maddi kaynakların kesilmesi ile mümkün."

"Mücadelede yeterli başarı yok"

"Şu anda, organize suçlulukla ve terör örgütleri ile mücadelede yeterince başarılı olunamadığı bir gerçek. Mücadele, tek boyutlu, sadece faillerin derdest edilmesi yönüyle ele alınıyor.

Faillere odaklanılması, örgütsel yapının arka planındaki mali boyutun göz ardı edilmesine neden oluyor.

Tüm boyutların eş zamanlı ele alınmamasının sebebi, kolluk birimleri ve kamu kurumlarında gözlemlenen kurumsal taassup.
Kurumlar birbirlerine güvenmiyor, bilgiyi kendisine saklıyor ve paylaşmaya yanaşmıyor.

Aktörleri sürekli değişen istikrarlı bir organize suç/terör örgütleri sorunu ülkeyi on yıllarca tehdit ediyor."

Bürokrasi, liyâkat

"Eleman alımı, görevde yükselmelerde, ehliyet ve liyakat yerine siyasi bağlantılara öncelik verildi. Bu, örgüt üyelerinin istedikleri kurumlarda kümeleşebilmelerine neden oldu.

Memurlara tanınan hukuki güvenceler, bürokrasideki örgüt mensupları hakkında işlem yapılmasında zafiyet yarattı.

Askeriye, adliye, MİT, polis teşkilatı, mülki idare, dışişleri bakanlığına  alınacak personel için yapılacak güvenlik soruşturmasında sadece adli sicil kaydıyla yetinilmesi bu kişilerin bürokraside yer almasına imkân sağladı.

Adli bürokrasinin ele geçirilmesi, örgütün hukuk dışı uygulamalarının durdurulmasını imkânsız hale getirdi."

"Diyanet görevini yerine getirmedi"

"Toplumu dini yönden bilgilendirmek ve aydınlatmak görev ve sorumluluğu bulunan Diyanet İşleri Başkanlığı bu görev ve sorumluğu tam olarak yerine getirmedi."

"FETÖ marjinal silahlı terör örgütüne dönüşebilir"

"FETÖ’nün, tekrar bir kalkışma yapabilecek kapasitesinin kalmadığı  düşünülüyor. Ancak, örgüt TSK'da ve diğer güvenlik/emniyet birimlerinde kripto elemanlarıyla marjinal bir silahlı terör örgütüne dönüşme olasılığı gözden uzak tutulmamalı.

Örgüt, Türkiye’ye karşı bir takım odaklar tarafından kullanılabilir. Türkiye’de faaliyet gösteren terör örgütleriyle işbirliği yapabilir."

FETÖ ile Mücadele Kurulu

Raporun bu bölümünde FETÖ/PYD ile mücadelenin uzun soluklu bir devlet politikası olması gerektiği belirtilerek, bir kurul kurulması önerildi. Rapora göre süreç şu şekilde işlemeli:

"Milli Güvenlik Kurulu’nda (MGK) FETÖ/PDY ile mücadeleye yönelik müstakil bir tavsiye kararı alınmalı.

Kararın Bakanlar Kurulunca kabul edilmesinden sonra  yürürlüğe girecek direktif ile mücadelenin çerçevesi belirlenmeli ve  Başbakanlıkta üst seviyede karar alma gücüne sahip Fethullahçı Terör Örgütü ile Mücadele Kurulu oluşturulmalı.

Kurul, bir Bakan veya Başbakanlık Müsteşarı başkanlığında çalışmalarını yürütmeli. Üyeleri kuruluşların en üst seviye yöneticilerinden oluşturulmalı.

Kurul, belirlenen stratejinin yurt içi ve yurt dışında oluşturulacak birimlerce uygulanması merkezi olarak takip etmeli. Böylece müstakil uygulamalara imkan tanınmayacak.
Yurt dışında mücadele büyükelçiliklerce fakat güvenlik/istihbarat kuruluşlarının desteği ile sürdürülmeli.

Kurul koordinesinde karşı lobicilik yapılacak. FETÖ/PDY’nin ülke aleyhine yürüttüğü lobicilik çalışmalarının etkisizleştirilmesi amaçlanacak."

İstihbarat için çatı birim önerisi

Darbe girişimini gerçekleştiren ordu içindeki örgüt elemanlarının istihbaratının tam olarak tespit edilememesinin nedeni şu şekilde açıklandı:

“İstihbarat bilgisini elde edebilme ve bu bilginin analizindeki, paylaşımındaki eksikliklerle, yasadışı oluşumlarla bağlantılı askeri personel hakkındaki istihbaratın toplanmasındaki eksiklikler, kurumların koordine içinde bulunamayışı ve yeteneklerini geliştirememesi.”

Bunu ortadan kaldırmak üzere de bir çatı birimi önerildi.Farklı istihbarat kurumlarından gelen bilgi ve verilerin tek bir merkezde toplanıp analiz edilebileceği, birbirlerini kontrol edebilen ve denetleyebilen tek bir çatı birim...

İstihrabarat çatısının; MGK, TSK, Jandarma Genel Komutanlığı, Emniyet Genel Müdürlüğü ve MASAK’ı kapsaması gerektiği vurgulandı. Bunun için işaret edilen kurum da sahip olduğu alt yapı ve tecrübe nedeniyle Milli Güvenlik Kurulu Genel Sekreterliği.
Rapora göre:

"İstihbarat birimlerinde genel olarak analiz eksikliği mevcut. Ortak analiz yapılabilmesi önemli. Bunun için her kurumdan uzman personel görevli olmalı. Ayrıca tüm ideolojik unsurlarla ilgili daireler bulunmalı. Merkezde sadece taktik ve operatif değil stratejik istihbarat da üretilebilmeli ve siyasi iradeye sunulabilmeli.

Bu birim her kurumun istihbarat görevlilerinden oluşan objektif bir yapıda olmalı.

Kurumlar arasında koordinede bulunmalı ancak kurumlar üzerinde tek taraflı hesap sorma ve denetleme yetkisinde olmamalı. Birimlerin birbirini kontrolü, merkeziyetçi yapının tek taraflı anlayışla hareket etmesini engeller.

MİT bünyesindeki Milli İstihbarat Koordinasyon Kurulu ayrıca değerlendirilmeli. Çatı birim oluşturulurken konumu netleştirilmeli."

Operasyon vurgusu

"İstihbarat birimlerinin ülke güvenliği kapsamında bilgi toplamanın haricinde, operasyon yapabilme yetkisine de haiz olması gerekir."

"Jandarma ülke genelinde istihbarat toplasın"

"Jandarma Teşkilatının, MIT ve Emniyet gibi ülkenin her yerinde istihbarat toplama yetkisinin olması, birimlerin birbirlerini desteklemesi ve kontrol etmesinde önemli rol oynar."

"MIT yurtdışına ağırlık vermeli"

"Yurtdışındaki askeri personelin ve kolluk görevlilerin elde edebileceği bilgiler, çatı biriminde toplanarak, dış istihbaratı yapacak olan üniteye iletmesiyle bilgi akışı sağlanmalı."

Askerin kışla dışında da takibi için öneri

"Asker kişilerin kışla içinde ve dışındaki takibi incelenmeli. Her türlü takibini yapabilecek bir askeri birim kurulabilir.
Diğer istihbarat birimlerinin yardımlarının da alınabileceği şekilde düzenlenmesi önemli."

"Personel her daim takip edilmeli"

"Devlet personeli temininde Güvenlik Soruşturması ve Arşiv Araştırmasının sonucunun olumlu olması yeterli kabul edilmemeli. Tüm kurumlardaki personelin takibi her daim yapılmalı. Ortam değerlendirmesi açısından yakından takipedilmeli."

Raporda bu konuda şu örnek verildi:

“FETÖ/PDY’ye olumlu bakan ve faaliyetlerine destek veren bir mahallede yetişen birisinin, yapılan soruşturma ve araştırmalarda kendisiyle ilgili olumsuz herhangi bir bilgisi bulunmasa bile bu durumdan etkilenmiş olması ihtimali göz önünde bulundurulmalı ve FETÖ/PDY’ye sempati ile bakabileceği dikkate alınmalıdır."

Raporda kastın; o kişinin işine son vermek değil, kurs, sürekli ve geçici görevlendirmelerde  bu duruma dikkat etmek olduğu belirtildi.

"Her yapı ilk andan itibaren takip edilmeli"

"İdeolojik veya dini motifi kullanarak örgütlenen her yapı başından itibaren takip altına alınmalı.  Faaliyetlerin zararlı / zararsız olması bu takibi etkilememeli.

Gösterilen niyetten ziyade, gizledikleri  amaçlar bulup çıkarılmalı.

Bu tür yapıların tekrar ortaya çıkmaması için, sosyal devletin tüm gerekleri sağlanmalı. FETÖ/PDY, toplumun din ve inanç hassasiyetini kullandı. Bunu yaparken halka çocuklarının iyi ve hayırlı evlat olması için ev, okuma ve dinini öğrenme imkânı sağladığı izlenimi verdi. Bunlara devlet tarafından bu fırsat verilmemeli, vatandaş bilinçlendirilmeli.

Alınan önlemler siyasi mülahazalarla alınmamalı, dönem dönem değişmemeli veya değiştirilememeli."

"Ertelenemez zorunluluk: Yeniden yapılanma"

Ön taslak raporda, "yeniden yapılanmanın FETÖ/PYD’nin devletten temizlenmesi ve bundan sonra benzeri yapıların hayat bulmaması için ‘ertelenemez bir zorunluluk" olduğu vurgulandı. Şöyle denildi:

“Böyle bir yeniden yapılanma faaliyetlerinin başlatılmaması ve kısa zaman içerisinde yasal alt yapısıyla birlikte gerçekleştirilememesi/ başarılamaması, devletin 15 Temmuz gecesi yaşanan hain darbe girişimi benzeri kalkışmaların yinelenmesine ve nihayet başarılı olmasına zemin hazırlayabilecektir.”

Bu çerçevede bazı kurumların tekrar yapılanması gerektiği gerekçeleriyle birlikte belirtildi.

TSK’nın yapılanması

"TSK, temel ve cari istihbarat ihtiyaçlarını kendi içinde karşılayacak istihbarat üretimi, analiz, örtülü operasyon ve akıllı güç kapsamında stratejik iletişim vasıtalarını bünyesine katmalı.

Siber güvenlik ve uzay istihbaratı ile ilgili yapılara sıkı bir şekilde senkronize olmalı.

Proaktif bir güvenlik politikası askeri aktivizmi ve istikrar operasyonlarını gerekli kılıyor.

Mümkün olduğu kadar dışa bağımlılık azaltılmalı, milli teknolojiler kritik güvenlik kabiliyetleri alanında geliştirilmeli."

"MİT hiçbir darbeyi haber alamıyor"

Raporun bu bölümünde; "MİT’in Türkiye demokrasi tarihi boyunca gerçekleşen hiçbir darbeyi önceden haber alıp bağlı olduğu makam ve mercilere haber veremediği" vurgulandı. MİT'in bu konudaki yetersizliğinin sebeplerinin araştırılması gerektiği belirtildi. 11 Eylül olaylarında FBI’nın yetersiz olduğu görülerek yeniden yapılandırılmaya gidildiği hatırlatıldı ve bunun örnek alınması istendi.

"Emniyet İstihbarat yeniden yapılanmalı"

"FETÖ ile mücadelede istihbaratın başat unsur olması nedeniyle, Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Daire Başkanlığı yeniden yapılandırılarak, daha etkin duruma getirilmeli.

EGM ve Jandarma Genel Komutanlığı’nın başta taarruz helikopterleri olmak üzere ağır silahlar ile donatılması önemlidir."

"MASAK da yapılanmalı"

"Mali istihbarat birimi olan Mali Suçları Araştırma Kurulu Başkanlığı’nın (MASAK) üretmiş olduğu istihbaratı paylaşması konusunda mevzuat engeli var.

MASAK’ın personel yetersizliği giderilsin. Bilgi paylaşımı konusunda mevzuat yönünden korumaya alınsın."

"Mücadele yarıda kesilir" uyarısı

"Sadece ülke içindeki örgüt elemanlarının tasfiyesi mücadelenin yarıda kalmasına sebep olur.
Bunun için, diğer ülke istihbarat birimleriyle olan ilişkilerinin ve mali açıdan dünya çapındaki yapılanmasının da ortaya çıkarılması gerekir."

"Yurtdışında onbinlerce iyi eğitimli mürit var"

Rapor; "FETÖ’nün 160’a yakın ülkede, 800’e yakın okul ve üniversite, 100’e yakın öğrenci yurdu, 1000’den fazla STK/vakıf/dernek, 200’den fazla yazılı ve görsel medya, 500’den fazla şirketten oluşan devasa bir ağ üzerinden faaliyet gösterdiğini ve toplam sermayesinin 25-50 milyar dolar civarında olduğu" tepitini yapıyor.

Sadece yönetici konumunda bulunanların sayısının 3000’i geçtiği belirtilen raporda, “Okullardaki öğretmenler ve aileleri hesaba katıldığında, yurtdışında Gülen hareketine bağlı olup sayıları onbinlerle ifade edilebilecek, büyük bölümü iyi eğitimli bir müritler grubunun mevcudiyetinden bahsetmek mümkündür. “ denildi.

Ayrıca, yurtdışında etkin PR/lobi/nüfuz mekanizmaları oluşturdukları, siyasi elitlere ve medyaya kolaylıkla ulaşabildikleri ve hâlâ etkin biçimde kullanabildiklerini vurgulandı.

"FETÖ Diasporası yaratılmamalı"

Raporda, "FETÖ’nün uzun zaman önce diasporik bir yapıya evrilmeye başladığı" tespiti yapılarak karşı karşıya kalınan yeni bir sürece işaret edildi.

“FETÖ yönetiminin ilişkiye girdiği küresel ağlarla aynı paralelde hareket etmesine hizmet eden keskin Türkiye karşıtı pozisyonun FETÖ’nün yurtdışındaki tabanı tarafından içselleştirilmesi ve bir kimliğe dönüştürmesi süreciyle karşı karşıyayız.”

Raporda; sürecin, Ermeni diasporasına benzer, kendilerini Türkiye nefretiyle tanımlayan bir “FETÖ diasporası oluşturmasının muhtemel” olduğuna işaret edildi.

Örgütde yönetici olanların dışındaki kitlenin FETÖ’nün etkisinden uzaklaştırılması üzerinde düşünülmesi gerektiği vurgulandı. Yapılabilecekler şöyle sıralandı:

"Örgütten kopmak isteyenlere Etkin Pişmanlık Yasası’ndan yararlanabilecekleri bilgilendirmesi yapılabilir.
Örgüte çekilmiş olanların bir nevi radikalleşme sürecine tabi tutuldukları dikkate alınarak, kitleye yaklaşım bilimsel temeli olan bir rehabilitasyon yaklaşımı içermeli."

"Halen yıkılmadıkları izlenimi veriyorlar"

"Yurtdışında gerçekleştirdiği eğitim ve ticari faaliyetleriyle, ülkede zor durumda bulunan örgüt mensuplarına manevi olarak halen yıkılmadıkları izlenimi verilmek isteniyor."

"Sosyal medyaya karşı her daim hazırlı olunmalı"

Raporda, FETÖ/PDY’nin tüm faaliyetlerinde  öncelikle algı operasyonu gerçekleştirdiği ve bu konuda başarılı olduğu vurgulandı. Algı operasyonunun; ‘Bir şeyin gerçek olması önemli değildir, gerçek olarak algılanması ise çok önemlidir’ ifadesine dayandığı belirtilerek şunlar sıralandı:

"Sosyal medya ağlarının (tweetter, facebook vb.) yurtdışı tabanlı olması nedeniyle FETÖ/PDY’nin de bu tür algı operasyonlarına sosyal medyayı farklı şekillerde kullanarak devam ediyor. Bu yüzden, her daim hazır olmak ve anında karşı hareket tarzı uygulayabilmek önemli.

Karalama kampanyalarına karşı mücadele ivmesi artırılmalı ve profesyonel hale getirilmeli. Tüm örgütlere karşı etkili bir birim kurulmalı. 

Bu birim başta sosyal medya olmak üzere tüm saldırı ve algı operasyonlarına karşı müdahalede bulanabilecek yapıda bulunmalı."

"Yurtdışında, eksiklik olmaz kanaati oluşturulmalı"

"Yurtdışında PDY/FETÖ ile mücadelede, örgütün varlık gösterdiği alanlarda alternatif sunulmalı. FETÖ/PDY’nin faaliyetlerinin durdurulmasının bir eksiklik meydana getirmeyeceği kanaati oluşturulmalı. Yabancı devletler bu kuruluşlara alternatif sunulduğunda kapatılmasına sıcak bakıyor.

Yurtdışındaki FETÖ iltisaklı iş derneklerine alternatifler güçlendirilmeli.

Ayrıca, terör örgütünün, gizli yapılanmaları nedeniyle bu ülke yönetimleri için de potansiyel tehdit ve tehlike yarattığı mesajı işlenmeli.

Her bir ülkedeki durum zamanla değişip, yeni şekiller alabilir.Bunların takip edilmeli.

Yabancı gazeteci ve akademisyenler darbe girişiminin arkasındaki odağın FETÖ olduğunu ortaya koyacak makaleler hazırlamaya ve bunları uluslararası görünürlüğü olan mecralarda yayınlamaya teşvik edilmeli."

Eğitim

"Milli eğitim başka dini, siyasi, ticari grupların eline bırakılmamalı. Özellikle orta öğretimde kaliteli eğitim hizmeti verebilecek devlet okulları kurulmalı. Devlet eliyle kariyer eğitimi, barınma ve dini bilgi öğrenme imkânı sağlanmalı.

Kişinin vicdan hürriyetine bağlı kalınması esas kabul edilmeli,dini eğitim devlet kontrolünde yapılmalı.

FETÖ’yle ilgili saptamaları destekleyecek akademik külliyat çalışmalarına hemen girişilmeli."

"Sosyolojik yapı kamuya yansımalı"

"Devletin hiçbir mekanizmasında grupsal kadrolaşmaya yer verilmemelidir.

Kamuya eleman alınması ve görevde yükselme ehliyet ve liyakat kuralına bağlanmalı.

Kamuya, sosyolojik yapının yansıtılması kamu güvenliğine destek sağlar. Zararlı faaliyetleri önler.

Belli bir dini, siyasi, ideolojik kümeleşmesi örgütler için illegal faaliyet sahası yaratır.

Askeriye, adliye, MİT, polis teşkilatı, mülki idare, dışişleri bakanlığı gibi kurumlara alınacak personelde adli sicil kaydı ile yetinilmemeli. Araştırmalarda bazen ayrıntıya ve derine inilemiyor. Kurumların gerektirdiği hususlara da bakılmalı.

Araştırma, soruşturma yapan kurumlar rahatlatılmalı."

"Mücadelede  edinilen tecrübeler"

"FETÖ’nün gerçek yüzü toplum açısından tüm açıklığıyla ortaya çıktı. Mücadele konusunda güçlü bir ulusal konsensüs oluştu.
Örgütün devleti içeriden vurma kapasitesi büyük oranda yok edildi. Türkiye’deki mali kaynakları kurutuluyor."

Didem Özel Tümer / Al Jazeera

HABERE YORUM KAT