1. YAZARLAR

  2. Hasan Kösebalaban

  3. Mısır darbesinden sonra Türk dış politikası
Hasan Kösebalaban

Hasan Kösebalaban

Yazarın Tüm Yazıları >

Mısır darbesinden sonra Türk dış politikası

13 Temmuz 2013 Cumartesi 18:10A+A-

Mısır'da seçimle işbaşına gelmiş cumhurbaşkanını ve hükümeti deviren darbe, sadece Mısır'ın geleceğini ipotek altına almakla kalmadı, aynı zamanda Ortadoğu'nun demokratik prensipler doğrultusunda yeniden şekillenmesi sürecini inkıtaya uğrattı.

2010 yılından itibaren devam eden Arap Baharı sürecinde Tunus, Libya, Mısır ve Yemen'de çeyrek asrı aşkın süredir iktidarda bulunan diktatörler devrildiler. Sürecin bir sonraki aşaması olan Suriye'ye gelindiğinde ise halk isyanı uzun süren bir iç savaşa neden oldu. Eğer Suriye'de demokratik direniş kısa sürede başarıya ulaşsaydı bunun ortaya çıkaracağı atmosferde Mısır'da darbeye cesaret edilemezdi.

Suriye'de rejimin bu denli dirençli çıkmasında hiç kuşkusuz darbeci bir babanın oğlu olarak iktidarını devam ettiren Esed'e bağlı ordu ve güvenlik güçlerinin mezhebi bir azınlığın kontrolünde olması kadar bölge (Hizbullah ve İran) ve bölge dışı (Rusya ve Çin) güçlerden sağladığı kritik desteğin önemli rolü vardı. Bir diğer nedense Suriye'de muhalefetin başarıya ulaşmasının Arap Baharı sürecini artık durdurulamaz hale sokacağını ve etrafının Müslüman demokratik rejimlerle çevrileceğini hesaplayan İsrail'in etkisiyle Batı'nın Suriye muhalefetine destek vermekten imtina etmesiydi. Nitekim İsrail için kritik öneme sahip bir ülke olan Ürdün'ün Kralı Abdullah da ülkesinin etrafının içinde Türkiye'yi de gördüğü bir Müslüman Kardeşler hilaliyle çevrilmekte olduğunu bir Batı basın organında şikâyet ediyordu. İlginç bir şekilde İran ve İsrail, demokratikleşmenin Türkiye'yi bölgede liderlik konumuna taşıyacağı gerçeğinden endişeli idiler. Suriye'de muhalefetin ciddi kayıplar verdiği geçen ay boyunca Türkiye'de gündem Gezi Parkı protestosu olaylarıyla meşgul oldu. Yine ilginç bir şekilde Mısır'da Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi'ye karşı gösteriler, Mursi'nin Suriye muhalefetinin bayrağıyla yürüyüş yaparak muhalefete desteğini açıkça ilan etmesinden sonra başlatıldı. Suriye konusunda ortaya çıkan bu Türkiye ve Mısır dayanışması yeni bir Müslüman-demokrat Ortadoğu sisteminin doğuşuna işaret ediyordu. Bu yeni sistemi sadece İsrail ve İran değil, aynı zamanda otoriter Arap yönetimleri de tehdit olarak gördüler. Bütün diğer darbelerde olduğu gibi Mısır darbesinin de tamamen iç politik dinamiklerden kaynaklanmış bir olay olduğunu düşünmek için bölgenin tarihini okumamış olmak gerekiyor. Hiç kuşkusuz Mursi'nin hataları böyle bir müdahalenin ne nedeni olabilir ne de bahanesi. Aslında siyaset bilimci Muhammed Ayoob'un da dile getirdiği gibi Mursi'nin en önemli hatası sanıldığının aksine çatışmacı tutumu değil, en başından ordunun sivilleştirilmesi doğrultusundaki adımları atmada yavaş davranması ve uzlaşma adına İçişleri gibi kritik bazı bakanlıkları muhalefete bırakmasıydı. Ortadoğu gibi dengeleri hassas ülkelerde demokrasinin gevşekliğe gelmeyeceği gerçeğini hatırlatan bir yorum. Geçmiştekiler gibi uluslararası sistemin onayı ve desteği alınarak yapılan bu müdahale sonrasında Mısır'daki gelişmeler sadece bu ülkenin değil, bütün bir bölgenin de kaderini tayin edecek. Bu nedenle Mısır'ın darbeye direnmesi ve süreci tersine çevirmesi sadece bu ülke için değil, aynı zamanda bütün bir bölge ve Türkiye için de son derece kritiktir. Evlerinde bir sonraki seçimleri bekleyerek, şapkayı alıp kaçmaktan farklı olmayan bir tutum yerine şiddet içermeyen pasif direniş darbe sürecini tersine çevirebilir.  Şu ana kadar ortaya çıkan bütün işaretler de şiddeti zaten kategorik olarak reddeden Müslüman Kardeşler örgütünün bu türden herhangi bir eyleme bulaşmadıklarını, herhangi bir kamu malına zarar vermediklerini, sadece meydanları işgal etmeyi sürdüreceklerini gösteriyor. Bu tutumlarını cepheyi genişleterek ısrarla sürdürmeleri halinde darbenin başarılı olma ihtimali Mısır'a özgü şartlardan dolayı bulunmuyor. Zira Mısır, Suriye'nin aksine bir mezhebi ya da etnik azınlığa dayanan bir orduya sahip değil. Pazartesi günü yaşanan katliamda da ilk işaretlerinin ortaya çıktığı gibi ordu en nihayetinde kendi halkına karşı silah doğrultmayı reddedecektir. Ancak kısa sürede direniş başarılı olamaz ve cunta yerleşirse bu durum Türk dış politikası açısından önemli soru işaretlerini de ortaya çıkaracak.

Türkiye, Mısır'daki darbeye son derece ilkeli bir tepki gösterdi ve ideal planda en doğrusunu yaptı. Ancak reel planda sürecin uzaması Türkiye'yi bölgede etrafı çevrilmiş, sıkışmış bir hale sokacaktır. Ortadoğu'nun diğer bölgesel aktörleri olan İsrail, İran destekli Suriye ve Irak'la yaşanan gerginlikten sonra şimdi de Mısır'la bir kriz yaşanıyor. Türkiye'nin Suudi Arabistan'la arasındaki mesafe ise darbe süreci ve İhvan-Selefi rekabetindeki pozisyon farklılıkları nedeniyle daha da açılmış oldu. İsrail, Suriye, Suudi Arabistan gibi normalde bir araya gelmeyecek ülkelerin neden İhvan karşıtı darbeye destek vermede birleştiklerini başka türlü açıklamak mümkün değildir.  Suriye'deki kriz ve Irak merkezi yönetimiyle arasının bozuk olması Türkiye'nin Ortadoğu'ya karasal bağlantısını kesiyor. Mısır ise deniz trafiği açısından Doğu Afrika, Hint alt-kıtası, Güneydoğu Asya ve Doğu Asya'ya açılan son derece stratejik bir geçiş. Mısır'da yaşanan değişim aynı zamanda Türkiye'nin Filistin politikasını da zora sokarak, yalnızlaşan Hamas'ın yönünü yeniden İran ve Hizbullah rotasına çevirebilir.

Kuşkusuz Türkiye'nin bölgesel ekonomik ve siyasi liderliğini engellemek için etrafına sarılmış bu zincirin kilidini demokrasi açacak. Türkiye'nin demokratikleşmeyi desteklemesi hem mevcut rejimlerle, hem de çıkarlarını bu rejimlere bağlamış uluslararası aktörlerle karşı karşıya kalmasını kaçınılmaz hale getiriyor. Ancak Türkiye, Suriye krizinde açıkça ortaya çıktığı gibi, bir tarafta Rusya-İran blokuna olan enerji, diğer tarafta Batı'ya olan ekonomik ve güvenlik bağımlılığı nedeniyle, eli kolu bağlı durumda ve istekleriyle reel gücü arasında dengesizlik bulunan bir ülke konumunda. Bu nedenle Türkiye'nin önceliği bu dengesizliği giderecek siyasi, ekonomik ve güvenlikle ilgili adımları atmak olmalı.

Zaman

YAZIYA YORUM KAT