1. HABERLER

  2. İSLAM DÜNYASI

  3. FİLİSTİN

  4. Mabet Örgütleri, Mescid-i Aksa’ya Saldırı Dalgası Düzenlemeye Hazırlanıyor
Mabet Örgütleri, Mescid-i Aksa’ya Saldırı Dalgası Düzenlemeye Hazırlanıyor

Mabet Örgütleri, Mescid-i Aksa’ya Saldırı Dalgası Düzenlemeye Hazırlanıyor

Yahudi Fısıh (Hamursuz) bayramının girmesiyle birlikte Mescid-i Aksa saldırıların merkezi olmaya devam ediyor.

29 Nisan 2016 Cuma 17:05A+A-

Mabet örgütlerinin Mescid-i Aksa’ya baskın düzenleme ve orada kurban sunma eğitimi verme başta olmak üzere çeşitli faaliyetler düzenleme kararlılığı, bu haftanın öne çıkan gelişmesi oldu. İsrail gazeteleri de İsrail’in Ürdün’e verdiği baskınları engelleme sözünden caydığını ortaya çıkardı.

Yahudi Fısıh (Hamursuz) bayramının girmesiyle birlikte Mescid-i Aksa saldırıların merkezi olmaya devam ediyor. Mabet örgütleri, baskın düzenleme çağrılarını yoğunlaştırdı ve Aksa’ya giden çeşitli kapılardan başlayacak şekilde bazı faaliyetler düzenleyeceğini açıkladı.aynı şekilde bu örgütler, Hamursuz bayramı kurbanlarını Mescid-i Aksa’da veya enkazları üzerinde takdim etme eğitimi için yerleşimcilerden bağış talep etti. Bu örgütlerden “Mabet için Kadınlar Örgütü”, mabedin yakın inşa edileceğini ve belki de gelecek sene kurbanlarını mabette sunacaklarını iddia ederek 18 nisanda Mescid-i Aksa yakınlarındaki Beit Orot yerleşim yerinde kurban sunma eğitimi düzenleyeceklerini açıkladı. Bu örgütler, kurban sunma eğitimi için her sene giderek daha fazla Mescid-i Aksa’ya yaklaşmaya çalışıyor. Ayrıca İsrail medyası da bu organizasyonları ilgiyle takip ediyor.

Diğer taraftan İsrail, Aksa’nın hatibi Şeyh Muhammed Selim’i baskınlara ve yerleşimcilere karşı çıkmaya çağırdığı cuma hutbesinde tahrik yaptığı gerekçesiyle tutukladı. Bu tutuklama çok tepki alırken Ürdün Vakıflar Bakanı, bunu Aksa’nın işlerine müdahale olarak nitelendirdi.

Benzer bağlamda da İsrailli Haaretz gazetesi 10 nisanda yayınladığı bir haberinde İsrail Başbakanı Benyamin Netanyahu’nun Ürdün Kralı Abdullah’a 2014 kasımında gençlerin Aksa’da gecelemelerinin önüne geçmek karşılığında yerleşimcilerin Mescid-i Aksa’ya baskın yapmalarının önüne geçeceği sözü verdiğini fakat bu anlaşmanın 2015 yılında Yahudi bayramları ile birlite bozulduğunu ortaya çıkardı. Başbakanlık ofisi, anlaşmanın varlığını reddederek yasağın sadece milletvekilleri için geçerli olduğunu iddia ederken Ürdün tarafından konuyla ilgili bir açıklama yapılmadı. Bu sessizlik endişe verici. Diğer taraftan bazı Vakıflar Bakanlığı çalışanlarının murabıtları dışarı çıkmaya zorlamaları iddia edilmişti.

Kudüs İntifadası

İşgalci İsrail, Kudüs intifadasını durdurmak için bütün yolları deniyor. İşgalci Kudüs belediyesi, 5 nisanda 3 hafta önce 2015 yılında şehit düşen şehitlerin anısına kurulan bahçeyi ruhsatı olmadığı gerekçesiyle yıktı. Güvenlik Bakanı Gilad Ardenne, bu adımdan memnun olduğunu belirterek bahçeyi “tahrik unsuru ve teröre destek” olarak niteledi. Ayrıca eylem yapan Filistinlilerin evleri de İsrail tarafından yıkılıyor. 11 nisanda esir tutuklu Abdul Duvayyat’ın evi yıktırıldı. Duvayyat, dört kişi ile birlikte 2015 aralığında bir yerleşimcin arabasına taş atarak öldürdüğü iddiasıyla tutuklanmıştı. 

Kudüs ile etkileşim

Ürdün Mescid-i Aksa'yı ve Mukaddesatı Savunma Halk Örgütü, Mescid-i Aksa’ya kamera kurulması projesine karşı çıkarak kamera kurulmasından faydalanacak tek tarafın İsrail olacağını söyledi. Örgüt, İsrail’in kamera kayıtlarını gerçekleri ters yüz ederek sanki Müslümanlar, Yahudilere saldırıyormuş havası estireceğini ve baskın yapan yerleşimcileri korumak için kullanacağını belirtti.

Diğer taraftan örgüt, 9 nisanda Kudüs’te  “Aksa çocuğunun baharı” adıyla bir festival düzenledi. Yapılan engellemelere rağmen festivale binlerce Kudüslü ve 48 işgal toprakları sakinleri katıldı.

Milletvekili Ahmet Atton: Kudüs, karanlık bir tünele girdi.

Mescid-i Aksa’dan uzaklaştırma cezası alan Kudüs milletvekili Ahmet Atton, “Kudüs olmadan İsrail’in, Mabet olmadan da Kudüs’ün bir kıymeti yoktur.” Sloganını yükselten işgalci İsrail açısından Kudüs’ün son mevsimini yaşadığını söyledi.

Filistin Enformasyon Merkezine yaptığı açıklamada Atton, İsrail’in bir vizyonu olduğunu ve Kudüs’te gerçekleştirmek istediği Siyonist proje ve programları bildiğini ama Müslümanların Kudüs konusunda planların, bütçenin ve stratejilerin olmayışından dolayı karanlık bir tünele girdiğini kaydetti.

Müslüman ve Arapların tepkilerinin slogan düzeyinde kaldığını belirten Atton, bunun İsrail’e yapmak istediklerini gerçekleştirmek için yeşil ışık yaktığını ifade etti.

Atton, İsrail’in Kudüs’ün özelliklerini ve hüviyetini silmeye, onu Yahudileştirmeye, Yahudi anlatımını dayatmaya ve vakıayı değiştirmeye çalıştığını belirterek bu girişimlerin içinde Siyonist müfredatını zorunlu kılma, kanunlar çıkarma ve yerleşim faaliyetlerini arttırma yer aldığını söyledi.

Atton, Kudüs’ün Filistin Yönetimi hükümetinin öncelikleri arasında yer almadığını ve Kudüs’e bütçe ayrılmadığını belirterek, ayrılan bütçenin de sadece göz boyamak amacıyla kullanıldığını ifade etti. Atton, Filistin yönetiminin Aksa’ya son derece zayıf bir şekilde savunduğunu söyledi.

Atton sözlerine şu şekilde devam etti: Araplar, Müslümanlar ve Filistinliler Kudüs’e yardım etmedikleri için ve yüz üstü bıraktıkları ağlayacaklar. Kudüs’ün yükünü taşıyan sadece Kudüslüler. Onlar, bu savaşta yalnız bırakıldılar. Varlıklarını, kimliklerini, ümmetin şerefini koruyanlar, onlardır. İsrail, Mescid-i Aksa’ya egemen olmak istiyor. Şu an İsrail, orayı kontrol ediyor. Biz ise garipler gibi oraya girmeye izin istiyor ve dileniyoruz.

Atton, Mescid-i Aksa yakınlarında yapılması planlanan Kedem yerleşim yerinin Kudüs ve Mescid-i Aksa için en tehlikeli proje olduğuna dikkat çekti. Bu yerleşim yeri, Mescid-i Aksa’ya 100 metre, surlarına ise sadece 20 metre uzaklıkta yer alıyor.

Kudüs’te şu an 67 tane havra var. Bunlardan bazıları İslami okulların yerlerine yapıldı. Bu da Tevrat anlatımının vakıaya dönüştüğünün göstergesidir. Atton, İsrail’in özellikle de eski şehirde gayrı menkulleri müsadere ettiğine dikkat çekti.

Atton, Zeytun dağından başlayıp Aksa’nın üst tarafından geçen Tel Frik projesinin en tehlikeli projelerden olduğunu belirterek Mescid-i Aksa meydanını umumi bahçe olarak kabul eden projeye karşı uyardı.

Atton, İsrail’in Aksa’nın güney tarafını koruyan suru olan Silvan kentini özellikle hedef aldığını belirterek bu şehirdeki eski saraylar ve Müslüman mezarlıklara el konulduğunu söyledi.

Atton, İsrail’in hristiyan ve Yahudi dünyasının sempatisini kazanmak projelerini dini kılıfla gizlediğini ve birçok proje ile Filistinlileri meşgul ettiğini ve bunları emri vaki ile kabul ettirmeye çalıştığını belirtti.

Atton, özelde Mescid-i Aksa’daki murabıtlar, genelde ise Kudüslüler hakkında yaptığı icraatların Kudüs ve ahalisine her açıdan açılmış bir savaş olduğunu ifade etti.

Atton, Kudüs ve Mescid-i Aksa’ya yardım eden ve destek veren gayretlerin çok kıymetli ama yetersiz olduğun belirtti. Atton, murabıtların İsrail’e karşı silah kullanmadığını ve sadece Aksa’da namaz kılmak istediklerini fakat saldırılara ve uzaklaştırma cezalarına maruz kaldıklarını ve İsrail’in bu siyasetinin Aksa’yı zaman ve mekan olarak bölmek istemeleri bağlamında devam ettirildiğini söyledi. Atton, İsrail’in namaz vakitlerini ve Aksa’ya girişleri belirleyerek yeni bir emri vaki yaptığını ifade etti.

Atton, İsrail’in işgal altındaki Kudüs’te biri Müslümanlara mesaj vermek, diğeri de Kudüs tarihi konusunda kendi anlatımını yaymak üzere iki işi gerçekleştirmek istediğini belirterek İsrail’in bütün siyasetinin Kudüs’ü Kudüslülerden temizlemek ve Kudüs’ü Yahudi devletinin ebedi başkenti yapmak istediğini söyledi.

Atton, Mescid-i Aksa’ya kamera kurulması projesine karşı çıkarak kamera kurulmasından faydalanacak tek tarafın İsrail olacağını ve İsrail’in bunu murabıtların peşine düşmek için kullanacağını söyledi. Atton, kameraların kurulmasının Mescid-i Aksa içindeki birçok faaliyeti sonlandıracağını belirtti. Atton, eski Kudüs sokaklarında şu anda yüzlerce kameranın kurulu olduğuna dikkat çekerek yeni kameralara ihtiyaç olmadığını söyledi. 

Atton, Kudüs için Ramallah’taki bütün arap ve yabancı temsilciler ile iletişime geçtiklerini ve Ürdün vakıflar bakanı ile bir görüşme talep ettiklerini fakat şu ana bir cevap alamadıkların söyledi.

Atton, Filistin yönetimi liderlerinin bağlı kalmak zorunda kaldıkları maddeler olduğunu belirterek Kudüs’ün Filistin yönetimi, arap ve Müslümanların gündeminde yer almadığını söyledi.

Atton, arap dünyasının kendi işleri ile meşgul olduğuna dikkat çekerek önceliklerin belirsiz hale geldiğini söyledi. atton, İslam ve arap dünyasının ayağa kalkması için gerçek bir siyasi iradeye muhtaç olduğunu belirterek ümmetin yaşadığı bu sessizliğin çok sürmemesini ümit ettiğini söyledi.

Atton, işgalci İsrail’in Kudüs ve mukaddesat üzerine yaptığı saldırılara karşı ciddi arap ve Müslüman hareketliliğinin gerekli olduğunu söyledi.

Filistin Enformasyon Merkezi / Çev: Kudüs Sahnesi

HABERE YORUM KAT