1. HABERLER

  2. HABER

  3. Kürt Ulusalcıları IŞİD'e Değil, İslam'a Düşman!
Kürt Ulusalcıları IŞİD'e Değil, İslam'a Düşman!

Kürt Ulusalcıları IŞİD'e Değil, İslam'a Düşman!

Özgür Politika yazarı IŞİD'e ilişkin yazdığı yazıda İslam'a ve İslamcılara beslediği düşmanlığı yansıtmış.

27 Ağustos 2014 Çarşamba 18:48A+A-

Kürt ulusalcılarının gazetesi Özgür Politika yazarı Ahmet Kahraman IŞİD üzerinden İslam'a olan düşmanlığını kusmuş:


IŞİD’de Alevi gençleri…
Ahmet Kahraman - Özgür Politika

Aylar önce, Paris'ten yazan bir dost, oğlu IŞİD (İslamcılar) tarafından, cennet vaadiyle kandırılıp, "sevap" işleyen bir katil olması için, Suriye’ye götürülen Alevi inancından Kürt bir babanın, hüzünlü çırpınışını anlatıyordu. 1978 yılında, ailesini Türk-İslamcıların hücumundan kurtarma umuduyla Maraş’tan kaçıp Avrupa’ya sığınmış, ama orada yetişen evladını, sonunda inancının katili İslamcılara kaptırmış babanın dayanılmaz kederini…

Baba, Türk camileri çevresinde örgütlenen çetelerin IŞİD’e eleman tedarik ettiğini öğrendikten sonra, onlarla ilişki kurarak, oğlunun toplanma merkezi olarak kullanılan TC üzerinden Suriye’ye götürüldüğünü öğreniyor, sonra aracılar bulup IŞİD şeflerine ulaşıyor, yalvarmaları sonuç vermeyince, rüşvet ödüyor, buna rağmen evladını kurtaramıyordu.

İslamcılar, hedef aldıkları inanç ve kavimlerin katillerini, yine onların çocuklarından devşiriyordu. İlk ilişki ağının örülmesi, çengelin tutturulması, para meraklısı ve düşkününe göre uyuşturucuydu. Masumdan, cennet vaadiyle katil yaratma amacıyla beyne girme, duygu ve düşüncede yuvalanma ameliyesi sonra geliyordu. Türk devletinde, IŞİD faaliyetlerinde gizli, saklı yoktu. Koruyan, kollayan kollar arasında destek gördükleri dünyanın konuştuğu gerçek. Sokağa çıkanın gaz bombaları, zırhlı savaş araçları, kimyasal karıştırılmış tazyikli su, Kürtler'in ise roket ve kurşunla karşılandığı TC’de; IŞİD'in İstanbul’da gösteriler düzenlemesi, propaganda araçlarını satan mağazalar açması, Antep, Urfa, Antakya gibi sınır boylarında kıyafetleriyle dolaşmaları tek başına yardım ve yataklığın kanıtı. Başka söze gerek yok.

Medya, IŞİD’in Kürdistan’da katil adayı devşirdiği başlıca üsleri, işsizi bol Bingöl, Adıyaman, Diyarbakır, Batman şehir ve yörelerini sayıyor. IŞİD’çilerin, sokak gösterilerinde iktidara yardımcı olduğu anlatıla dursun, Türk unsurların, Avrupa’da yardım ve yataklığı Alevi gençlerin avıyla gündemde şimdi.

İnsan avında bazı cami ve çevrelerinin avlak olarak kullanıldığı…

Yeri gelmişken, camilerin politik  ve ideolojik üs olarak kullanımı yeni değildir.  Dinin, "Türk-İslam sentezi" üzere ırkçılığın gıdası olarak kullanımı da…

 Avrupa’ya "köle işçi" ihracıyla, "Türk-İslam sentezi" ırkçılığı bu alana da taşındı. “Türk kültünün korunması için başka müştereğimiz yok" denilerek, din "ortak kültür" olarak kabul edildi. Bunun geliştirilmesi için cami açılışlarına hız verildi. Ancak, TC imamların maaşlarını ödeyemeyince, Suudi Arabistan’dan yardım istenmiş, onlar da, kendi dini ideolojileri olan El Kaide’yi, bugün Ortadoğu’yu insanlık mezbahanesine çeviren IŞİD’i de doğuran “Vehabiliği" yayma fırsatını yakalama keyfiyle, Dolar yağdırmıştı.  

Uğur Mumcu, "Rabıta" adındaki kitabında, Suudilerin, 12 Eylül generalleri iktidarı döneminde, Avrupa’daki imamları nasıl beslediğini de hikaye etmektedir.

Daha sonra, dinin iyi kazanç getirdiğini gören bazı kişi, tarikat ve cemaatler de, "milli menfaatler"  adına özel camiler açtılar. Kürtlerin, "bizi aşşağılıyorlar" diyerek, yollarını ayırıp kendi camilerini kurmaları bundan sonradır.

Bütün bunlar ayrı konular, ama IŞİD’in, cami çevrelerini avlak olarak kullandığı gerçektir. Elbette IŞİD’e yataklık eden Arap, Afgan ve başka Müslüman toplumların da camileri var. 

Yatakçıların hepsi, pek alışık olduğumuz  “yaradanı" (Allah) hayat adanmış bir tutku ve ölmez aşkla “sevdikleri„ için “onun tarafından yaradılmışa (insana) sevabına hizmet" veren roldedir, su yüzeyinde. Dönen çıkar çarkını kimse görmez. Çünkü, gerçekten görünmezdir.

Türkçe konuşulan (hepsi değil elbette) bazı camilerin arka bölüm toplantılarında, katil adayları devşirilirken Êzîdîsi, Alevi, Sünnisiyle Kürtler, Kürt olmayan Aleviler, dünyayı kaplayan Hıristiyanlar, Allah tarafından yaratılmamış gibi, yok edilmesi gereken düşman gösterildikleri söyleniyor. Avrupa’da avlanan Maraşlı genç bulunamadı. Eğer yaşıyorsa eğer, herhalde kendi inanç soyunu kurutmak için tetik çekiyordur.  

Geçenlerde, Hamburg’da yaşayan bir dostum, “IŞİD, ailelerini tanıyıp bildiğim, 7 Alevi gencini kadrolarına kattı" demişti.

Dün, Hamburgdaki bir Kürt toplantısında, bir konuşmacı “çocuklarını IŞİD’e kaptırmış Alevi ailelere yardım" çağrısı yapınca, Eyalet Meclis üyesi Tansu Özdemir’e söylenenlerin doğru olup olmadığını sordum. 

Aldığım cevap şaşırtıcıydı:

“Doğru" deyip devam etti Tansu Özdemir:

“Yalnız Hamburg’dan birçok Alevi gencini götürdüler. Duyduğuna göre Êzîdî gençlere de el atmışlar. Masumlardan katil yaratmalarını önlemek için uğraşıyor, çare arıyoruz."

Bu gençleri nasıl ve neyle ikna ediyorlar, kopmalarında ailelerinin rolü ne bilmiyorum. Yorumlar çeşitli…

Ama masum insanı kendi soyuna, ailesinin inancına, annesi, babası, kardeşlerinin katili yetiştiren bir canavarlaşma karşımızda. İslamın içinde uç veren ve onunla beslenen bir insanlık dehşeti. Bu bir yamyamlık…

HABERE YORUM KAT

3 Yorum