1. YAZARLAR

  2. Bekir Çınar

  3. Konuşulan dil ayrılık sebebi sayılır mı?
Bekir Çınar

Bekir Çınar

Yazarın Tüm Yazıları >

Konuşulan dil ayrılık sebebi sayılır mı?

04 Mart 2009 Çarşamba 03:21A+A-

Siyasal birlik özellikle ulusal devlet oluşumundan sonra öne çıkan temel ilkelerden birisidir. Bundan dolayı da Türkiye'nin birliği ve bütünlüğünün korunması gerektiği her an siyasetçiler tarafından üzerine basılarak ifade edilir.

Türkiye'de yaşayan farklı etnik grupların kendilerine ait başta dil olmak üzere diğer etnik farklılıkları kullanmaları ise bu birliği bozacağına inanıldığından çok da hoş karşılanmaz. Konunun daha iyi anlaşılması için Kürtçe ile Welsh (Gallerce) dillerini ve bu dillerin konuşulduğu Türkiye ve İngiltere'yi kıyaslayacağız. Wales (Galler), İngiltere'nin coğrafî olarak orta batısında yer alan yaklaşık bir milyondan fazla nüfusu barındıran bir bölge. İngiltere'nin diğer bölgelerine göre, görece geri kalmış, nüfusun önemli bir kısmı sanayi dışında işlerle, özellikle hayvancılıkla uğraşan, benzetirsek Türkiye'nin Doğu Anadolu Bölgesi'ne benzeyen bir yer. Burada 6'ncı yüzyıldan beri Gallerliler yaşıyorlar ve dillerini koruyorlar.

19. yüzyılda eğitim ve öğretim sisteminin İngilizce olması sonucu Gallerce unutulmaya başlıyor. 20. yüzyılda kimi Galler aydınları, Gallerce eğitim ve öğretim verilmesini savunuyorlar ve Gallerce eğitim ve öğretim veren okullar açıyorlar ki; tarih 1939'dur. Daha sonraki gelişmeler çok başarılı değil. Türkiye'dekine benzer olarak Kasım 1982 yılında yayınlarının % 70'i Gallerce olan bir televizyon istasyonu kuruldu. Bu televizyon sayesinde halk dillerini geliştirdi. Bundan evvel de BBC 1977 yılında Gallerce yayın yapan radyo istasyonunu devreye sokmuştu. Bu çalışmalar her ne kadar mahallî dilin yaşaması için yeterli olsa da eğitim ve öğretimde kullanılmadığı sürece ciddi bir etki sağlamadığı ortadaydı.

Tabucuların öngörüsü dayanaktan yoksun

İngiltere, Avrupa Birliği'ne katıldıktan sonra 1992 yılında kabul edilen The European Charter for Regional or Minority Languages (ECRML) (Azınlık ya da bölge dillerinin korunması anlaşması) gereği 1993 yılında İngiliz Parlamentosu The Welsh Language Act 1993 (Galler Dili Kanunu) çıkardı. Bu tarihten sonra Galler dili, İngilizceyle aynı derecede muamele görme hakkına kavuştu. Bu tarihten itibaren de Galler'de resmî yazışmalar ile eğitim ve öğretim iki dilli olmaya başladı. Bunun devamı olarak da Gallerce ile ilgili akademik birimlerin kurulması ve dilin üniversitelerde de okutulmasına kadar varan gelişmeler yaşanmaktadır. Bilindiği gibi 1997'den itibaren Galler'de Galler Milli Parlamentosu kuruldu ve Galler'le ilgili eğitim ve öğretim, sağlık ve ekonomik faaliyetlerle ilgili kararlar bu Parlamento tarafından alınıyor. Bir bakıma Galler bölgesel olarak özerk bir yapıda. Unutmamak gerekir ki; İngiltere bölgesel parlamentolar uygulamasını hem İskoçya hem de Kuzey İrlanda için de uygulamaktadır. Buralarda da mahallî dilin kullanılması teşvik edilmektedir. Bir bakıma İrlanda'daki ayrılıkçı terör örgütü IRA, bu uygulamanın sonucu olarak ortadan kalkmıştır. Meraklısına not, İngiliz hükümetleri (Hem muhafazakâr hem de İşçi Partisi) terör örgütüyle bir şekilde konuşarak teröre son verdiler. En azından 'gizlice teröre destek vermeyeceklerini' terör örgütüne iletmiş oldular. Ve onlara gizli destek verenlerin gerçekte terörü kullandıkları konusunda terör örgütünü ikna ettiler.

Bütün bu uygulamalardan sonra bu bölgelerde yaşayan insanların çoğunluğu, etnik köken olarak İngiliz olmadıkları halde, İngiltere'den ayrı bağımsız birer devlet kurma arzusunda değiller. Görünen o ki; ayrı bir devlet kurmayı da düşünüyor olmayacaklar, çünkü etnik olara bütün etnik kültürel değerlerini mevcut şekilde yaşıyorlar ve ayrı bir devlet olmakla farklı bir başkaca beklentilerini hayata taşımış olmayacaklar.

Türkiye'ye baktığımızda görünen, halkın talepleri ya da insanların isteklerinden daha çok toplumu kendi arzularına göre yönetmek isteyen kişilerin oluşturdukları tabulardır. Bu tabuların yıkılması zaman alacak. Nasıl Kürtçenin serbest bırakılması Türkiye'de dil açısından ciddi devrimlere kapı açmadı, Kürtçe basılan gazete tirajları milyonlara ulaşmadı. Kürtçe eğitim ve öğretim verilen okulların sayısı (Türkçenin yanında en azından seçmeli ders olarak Kürtçe) artmadı. Bütün bunlardan anlaşılan, Kürtçe tabusu ve tabucuların öngörülerinin ne kadar dayanaktan yoksun olduğu. TRT Şeş'in yayına başlaması ve bunun sonucu olarak kimi siyasîlerin Kürtçe konuşmaları, Türkiye açısından sağlıklı bir gelişme olarak ele alınmalıdır. Hatta bir adım daha ileri gidilerek okullarda en azından seçmeli ders olarak Kürtçe okutulmalı, üniversitelerde Kürtçe dili, tarihi ve kültürü ile ilgili bölümlerin açılması teşvik edilmelidir. İsteyenler farklı ülkelerde yukarıda sayılan kürsüleri zaten açıyorlar. Neden Türkiye buna daha geniş yer vermesin?

Cehaleti yenmenin yolu anadilden geçiyor

Gazetelerde yer alan haberlere bakılırsa, İspanya'nın Bask bölgesinde mahallî seçimleri milliyetçiler kaybetmiş. Orada da yukarıda İngiltere için sayılan uygulamalar var. Demek ki yerinden yönetim olarak bölgesel taleplere yer vermek, o bölgenin ana gövdeden ayrılmasına yol açmıyor, bilakis ana gövdeye bağlılığı artırıyor. İngiltere ile Türkiye'yi kıyaslamamızın nedeni, her iki devletin de imparatorluk geleneğinden gelmesi ve çok kültürlü siyasal geçmişinin olması. Bundan dolayıdır ki; İngiltere'deki uygulamaların hem siyasal olarak hem de diğer alanlarda, Türkiye için bir siyasal ve sosyal laboratuvar örneği teşkil ettiğini düşünmekteyiz.

Sonuç olarak şunu ifade edebiliriz ki; etnik dillerin ve diğer kültürel özelliklerin ortaya çıkarılmasına siyasal olarak yardımcı olmak ulusal devlet anlayışına ters olmadığı gibi, siyasal olarak da bölünmeleri beraberinde getirmeyecektir. Siyasal bölünme talepleri eğitim ve öğretim eksikliğinden (cehaletten) kaynaklanmaktadır. Cehaleti yenmenin yolu ise insanların anladıkları, konuştukları dilde onlara gerekli eğitim ve öğretimi vermekten geçmektedir. PKK ve DTP için her cahil bırakılmış bir Kürt bir kazançtır, bir terörist adayıdır, bir oydur. Buna karşılık eğitilmiş her bir Kürt vatandaşımız ise Türkiye için bir kazançtır.

ZAMAN

YAZIYA YORUM KAT