1. YAZARLAR

  2. RIDVAN KAYA

  3. Kobani Dramı ve Bitmek Tükenmek Bilmeyen PKK Yalanları!
RIDVAN KAYA

RIDVAN KAYA

Yazarın Tüm Yazıları >

Kobani Dramı ve Bitmek Tükenmek Bilmeyen PKK Yalanları!

22 Eylül 2014 Pazartesi 17:08A+A-


Esed rejimiyle örtülü işbirliğiyle inşa edilen kanton saçmalığı masum Kürt halkının tepesine çökerken, PKK hala propaganda yoluyla puan kazanma derdinde!

Suriye Kürdistanı’nda IŞİD ile YPG/PKK arasında yoğunlaşan çatışmalar nedeniyle Kobani/Aynel Arab bölgesinden Suriyeli Kürtlerin Türkiye’ye göçleri sürüyor. Önceki süreçlerde uluslararası arenada destek bulmak için üretilmiş yalanların, abartılı savaş kurgularının, “Şengal’de öldürülen binlerce Ezidi, tecavüze uğrayan, pazarlarda satılan kadınlar” vb. propagandaların da etkisiyle bölgede yaşayan halk panik halinde evlerini, köylerini terk ederek Türkiye sınırına yöneliyorlar. Bir yandan bu insani dram katlanarak büyürken, PKK çevrelerinin hadiseyi siyasi bir ajitasyon malzemesine dönüştürme çabaları da tam gaz devam etmekte.

Bir yılı aşkın bir süredir kendi yayın organlarında hemen her gün onlarca IŞİD militanını öldürdükleri yalanını övünçle duyuran, “40 çeteciyi öldürdük”, “50 çeteciyi cezalandırdık” türünden asparagasları aralıksız sıralayan PKK çevreleri son günlerde IŞİD’in Kobani çevresinde başlattığı operasyon karşısında yaşadığı bozgunu yine yalanlarla örtme çabasında. Bir yandan kahramanlık türküleri eşliğinde kuyruk dik tutulmaya çalışılırken, bir yandan da başta ABD olmak üzere herkes yardıma çağrılıyor.

İlginçtir, halk Türkiye’ye sığınıyor ama PKK çevreleri Türkiye hakkında zehir zemberek açıklamalarını, suçlamalarını kesintisiz sürdürüyorlar. Bu tür söylemlerle bir taraftan IŞİD karşısında yaşanan çözülmenin mazereti oluşturulurken, aynı zamanda Türkiye’ye karşı koz elde etme mantığı işletiliyor.

“Destek vermeyen düşmandır!”

Aralarında DTK Eşbaşkanı Selma Irmak, DBP Eşbaşkanı Kamuran Yüksek, Mardin Büyükşehir Belediye Eşbaşkanı Ahmet Türk, HDP Milletvekilleri Faysal Sarıyıldız, İbrahim Binici, İbrahim Ayhan, Sebahat Tuncel ve DTK üyesi Leyla Güven’in bulunduğu bir heyet, 21 Eylül’de Kobani’ye bir ziyaret gerçekleştirmiş ve burada ‘kanton hükümeti’ yetkilileri ve PYD Eşbaşkanı Asya Abdullah tarafından karşılanmışlar. Heyetin Kobani’ye yaptığı dayanışma ziyaretinde Mardin Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Türk herkesi ‘Kürt halkı ve Kobani direnişi’ne destek vermeye çağırırken, destek vermeyen düşmandır buyurmuş!

Uluslararası kamuoyuna seslenen Ahmet Türk, “Bugün Kobani’ye destek vermezseniz, silah vermezseniz ne zaman destek vereceksiniz. Kobani’ye destek vermeyen herkes Kobani’ye düşmanlık yapıyor. Kobani ve Rojava Kürdistan tarihinde yeni bir aşamadır. Kutsal bir dönemdir. ‘Kürtlere destek vereceğiz’ dediğiniz zaman Kobani’den başlayacaksınız ve silah desteği vermelisiniz” diye konuşmuş.

Ne ilginç değil mi? Yıllardır Suriye’de Esed canavarı tarafından vahşice katledilen kitlelerin çaresizliğine göz yumanlar, yetmedi bir de masumları suçlayanlar bugün “gün insanlık günüdür” diye bas bas bağırıyor.

Yıllardır Suriye halkının savunmasızlığa terk edilmemesi gerektiğini, silah dahil her türlü ihtiyacının karşılanması gerektiğini haykıranları ‘savaş kışkırtıcısı’ olmakla itham edenler, bugün gayet pişkin bir şekilde silah talebinde bulunuyorlar.

Sınırda amatör gerilla şov!

Suriye’de katliamla karşı karşıya olan kardeşlerini savunmak için dünyanın çeşitli ülkelerinden bölgeye gelenleri ‘cihadist’, ‘yabancı savaşçı/terörist’ diye karalayanlar, her ortamda “Sınırlar kevgire döndü, neden bu geçişler engellenmiyor?” diye feryat edenler bugün hiç utanmadan sınırda şov yapabiliyorlar.

DBP Eşbaşkanları Emine Ayna ve Kamuruan Yüksek yaptıkları yazılı bir açıklamayla AKP Hükümeti’ni ahlaki temelden yoksun, ikiyüzlü ve sorumsuz politikalardan vazgeçmeye, barbarlığa karşı tüm Ortadoğu halkları ve insanlığın yanında açık bir tavır sergilemeye çağırmışlar. IŞİD saldırısı altındaki Kobani’den girişlerin serbest olmasına karşın Kobani tarafına geçişlere izin verilmediği belirtilen açıklamada, “Hükümetin soykırım ve etnik temizlik tehlikesiyle karşı karşıya olan Kürt halkına karşı bu yaklaşımı, taşların bağlı köpeklerinse serbest olduğu bir durum oluşturmakta, Kobani direnişinin DAİŞ lehine baltalanmaya çalışıldığı izlenimi doğurmaktadır” denilmiş ve “soykırım ve etnik temizlik politikalarına çanak tutan, örtülü olarak barbarlarla eşgüdümlü operasyonlar yürüten güçlerin, toplumsal barışın sağlanmasında pay sahibi olmalarının beklenemeyeceği” de vurgulanmış!

Yani, sınıra dayanıp “Bırakın bizi IŞİD’le savaşmaya gidiyoruz!” diye şov yapan unsurların güvenlik güçlerince engellenmesi AKP’nin IŞİD’e desteğinin göstergesiymiş!

Aslında yasal engelleri bir an görmezden gelip yetkililer “Hadi bırakıyoruz; gidin savaşın!” diyebilseler ne güzel olur, bu şovmenlerin ikiyüzlülüğü açıkça görülürdü!

Yahu bu kadar sahtekârlık olur mu? Zaten PKK, hem Türkiye hem de Irak Kürdistanı’ndan yüzlerce elemanını bu bölgeye gönderdiğini ilan etti, daha ne diye bu yaygaralara başvuruyorsunuz? Tabi amaç belli, öncelikle halka, gençlere gaz verilecek, bu arada da “IŞİD işbirlikçisi AKP” tezi bir kez daha sahnelenecek! Her şey tam tekmil bir tiyatro adeta!

Amaç Suriye Kürdistanı’na geçmekse geçersiniz, bunun illa da kameralar önünde, sınır kapısından olması gerekmiyor. Sanki PKK unsurları on yıllardır sınırlardan giriş çıkış yaparken sınır kapılarını mı kullanıyorlar? Niyetiniz savaşmaksa aynı güzergâhı rahatlıkla kullanabilirsiniz!  

Az tamah çok ziyan getirir!

PYD/YPG yani PKK, Suriye’de üç buçuk yıldır süren ayaklanmaya karşı başından itibaren hep şaşı baktı. Arabıyla, Kürdüyle, Türkmeniyle tüm Suriye halkının kurtuluşunu hedeflemek yerine, katil rejimle işbirliği içine girerek oluşan boşluktan parsa kapmaya çalıştı. Bir bütün olarak Suriye devrimine omuz vermek yerine “Kürtlerin kazanımı” adı altında dar alanda statü, toprak, egemenlik hedefini ön planda tuttu. Ve bir yandan baskıyla, bir yandan propaganda mekanizmasını işleterek sürekli biçimde Kürt halkını diğer kardeş halklardan ayrıştırdı.

Gelinen noktada zaten dış destekli vahşi bir diktatörlük karşısında yardımsız, savunmasız bırakılarak sistematik bir biçimde zayıflatılmaya çalışılan Suriye halkının kıyamı bir yandan IŞİD’in ölçüsüz ve hedef gözetmeyen saldırgan tutumuyla, diğer yandan PKK’nın işbirlikçi ve çıkarcı tutumuyla alabildiğine yaralandı, örselendi. Ve bugün karşımızda dar hesaplarla ve çıkarcı mantıkla geliştirilen taktik adımların ortaya çıkardığı bir fiyasko tablosu var. Bu tablonun mimarları eserleriyle ne kadar övünseler azdır! Yazık ki, bedeli sadece onlar değil, fazlasıyla masum halk kitleleri ödüyor. 

 

YAZIYA YORUM KAT

24 Yorum