1. HABERLER

  2. KÜLTÜR SANAT

  3. Kitap Okumayan Millet E-Kitap Okur mu?
Kitap Okumayan Millet E-Kitap Okur mu?

Kitap Okumayan Millet E-Kitap Okur mu?

1500 yıl boyunca kitabın bir bilgi kaynağı olarak aşılamazlığını tecrübe ettik. E-kitaplar yavaş yavaş zemini kaplıyor ve yakın bir gelecekte basılı kitaba galip gelmeleri muhtemel. Web üzerinden kitap yayınlama paradigma değişimine yol açıyor.

28 Haziran 2010 Pazartesi 13:51A+A-

 

Kitap okumayan millet e-kitap okur mu? / Nazife Şişman

Herkesin uyuyup sobanın söndüğü saatlerde, yorganın altına büzüşüp kitap okumaya çalışırken dışarda kalan kolum buz kestiğinde kurduğum hayallerden biri, kitabı havada tutan ve yapraklarını benim komutumla çeviren bir mekanizmanın icadıydı. Böylece yatağımın içinde üşümeden kitap okuyabilecektim. Bu hayalimi daha önce anlatmış olmalıyım ki kızım tasarım okumaya başladığında "çok kolay anne, retinana ayarlı elektronik kitaplar tasarlarım inşallah" dediğinde çok şaşırdım. Benim için mekanik bir alet bile hayalken o dijital kitaplardan bahsediyordu. E haklı. Zaman değişti. Artık binlerce kitabı koskoca ansiklopedileri bir kitap ebadındaki e kitap okuyucusuna yükleyip yolculuğa çıkabilmeniz mümkün.

Türkiye'de de artık hem dijital kitapların yayınlanma süreci hızlandı hem de dijital kitapları okuyabileceğiniz aletler (e kitap) piyasaya çıktı. Bilgisiyarınıza indirererek ya da online olduğunuz sürece istifade edebileceğiniz dijital kaynaklar uzun süredir vardı. Son günlerde gündem oluşturan yenilik, bu dijital kaynaklara Türkçe yayınların da eklenmesi. Yani artık Türkçe kitapları da dijital olarak okumak mümkün olacak. Bir de bunlardan istifade etmek için bilgisayara ya da net'e bağımlı olmak zorunda kalmayacaksınız. Bedelini ödeyerek ya da bedava olanlarını indirerek e kitabınıza istediğiniz sayıda yayını yükleyebileceksiniz.

Gutenberg Projesi

Peki bu durum "kitap okumayan bir milletiz" yargısını ilgili ilgisiz herkesin dile getirdiği toplumumuz için bir kurtuluş ümidi midir? Bazıları buna evet diyor. Sanki tek sorun basılı kağıtmış gibi dijital kitabın bütün okumayla ilgili sorunlarımızı çözeceği pembe hayaline kapılanlar var. Eğitimde bütün problemin bilgisayar kullanmakla çözüleceği hamhayali gibi bir hayal bu da.

Basılı kitabı okumayan neden dijital kitabı okusun? Bu sorunun cevabı bedava ya da daha ucuz olduğu için olabilir. Nitekim ilk dijital kitapların nasıl oluşturulduğuna bakarsak bunun doğrudan doğruya bedava ve herkesin ulaşımına açıklık ilkesinden hareketle gelişmiş olduğunu görüyoruz.

Bugün çok gelişmiş bir proje olan ve telif hakkı zaman aşımına uğramış kitapları dijital alana aktaran Project Gutenberg, 1971'de Michael S. Hart tarafından kurulmuş olan en eski dijital kütüphane. Bu proje kendisini kültürel eserleri arşivlemek ve dijital hale getirmek üzere ve "e kitapların oluşturulmasını ve dağıtılmasını teşvik etmek" üzere başlamış bir gönüllü çaba olarak tanıtıyor. Çünkü kitapları mümkün olduğunca bedava ve hemen her bilgisayarda kullanılabilecek açık formatlı halde sunuyor. Çoğunlukla İngilizce olan kitapların sayısı 2009 sonunda 30.000'i bulmuş durumda ve Fransızca, Almanca, Fince, Danimarkaca gibi dillerde yayınlar  da bu proje içinde yavaş yavaş yerini alıyor.

Bilginin demokratikleşmesi

Adından da anlaşılacağı üzere matbaanın bilginin demokratikleşmesine ve yayılmasına yaptığı katkı üzerinden yol alıyor bu girişim. 19. ve 20. yüzyıllarda liberalizmin yükselişi söz konusu demokratikleşmeye ivme kazandırmıştı. Ama kapitalist ekonominin her şeyi alınıp satılacak bir nesneye indirgeme sürecinden, bilgiyi ulaştıran araçlar da etkilendi. Telif hakları, fikir ürünleri gibi hukuki düzenlemeler, bilgiyi kapitalist sistemin alınıp satılan metaları arasına kattı. Yani bilginin taşıyıcısı rahipler değildi artık, matbaalarda basılan kitaplardı. Ve bunun da ekonomik bir karşılığı vardı. E kitap bilgiyi kağıt üzerindeki harflere değil, dijital ekranlara yansıtan bir teknolojinin ürünü. Gutenberg gibi projelerse bu teknolojinin yardımıyla kültürün aracısız yayılmasına katkı yaptığı iddiasında. Ama bu teknolojiye erişimin de sosyo ekonomik bir tabanı var. Diğer taraftan öğrencilerin ders kitaplarına bedava ulaşması yolunda çalışmalar var e kitap dünyasında. Bir taraftan öğrenmeye ve bilgi üretmeye devam edebilmek, diğer taraftan da her gün katlanan hayat pahalılığı ile başedebilmek... Bu iki baskı öğrencileri ders kitaplarına ulaşmanın yeni yollarını bulmaya sevketmiş olmalı. Bedava indirilen pdf formatında ders kitapları şeklinde çok pratik çözümler ortaya çıkmış bu arayışın sonucunda.

Bu konuda yaşanan devrim, varolan basılmış kitapları dijital hale getirmekten ibaret değil. Çünkü yayıncılar basılmış kitaplar kadar ücret istiyor, e kitaplar için de. Asıl değişiklik bizzat e kitap olarak yayınlanacak metinler oluşturmak. Kapitalist sistem burada da kendisini göstermiş ve şöyle bir çözüm bulunmuş: Her iki üç sayfada bir yayınlanan reklamlardan elde edilen gelirle telif ücretleri ödeniyor ve öğrenciler dijital ders kitaplarından ücretsiz istifade edebiliyor.

Dijital dünyanın öğrencilere sunduğu imkanlar bununla da sınırlı değil. Pek çok süreli yayın artık dijital ortamda yayınlanıyor. Makale başına belli bir ücret ödeyerek okuyabiliyorsunuz. İlgilendiğiniz konuyla ilgili yapılan tezleri cd olarak sipariş verebiliyorsunuz; nadir kitapların dijital ortama aktarılmış kopyalarını yine ücret karşılığı temin etmeniz mümkün. Bu hizmetler okullarının kimlik numarasını ve şifresini girenler için ücretsiz olabiliyor. Yurt dışına akademik çalışma için giden bir arkadaşım çalışacağı Osmalıca metinleri bir iki cd'ye yükleyip gitmişti. Böyle bir imkan olmasa fotokopilerin ağırlığı bagaj sınırını aşacak ve taşıma zorluğunun yanı sıra ekstra ödeme yapmak zorunda da kalacaktı havayollarına. Bunlar elbette büyük bir kolaylık sağlıyor; zaten okuyanlar ve kitabın talibi olanlar için.

Star yazarlar ve dijital kitap

Peki ilave bir okuyucu kazandırıyor mu dijital sistem? Bu soruya dünya çapında çok satan bir "star yazar" olan Paulo Coelho'dan olumlu bir cevap geliyor. Coelho 2008'de Frankfurt Kitap Fuarı'nın açılışında yaptığı konuşmada dijital ortamın kitabın geleceğine yaptığı olumlu katkıdan bahsederek herkesi şaşırtmıştı.

Coelho e kitabı bir fırsat olarak görüyor. Düşüncelerini paylaşmak okuyucu ile iletişime geçmek için. Ve bu sebeble de pek çok kitabının digital formunu ücretsiz olarak yayınlıyor kendi sitesinde. Şaşırtıcı bir şekilde bunun kitaplarının kağıt baskısının satışını olumlu etkilediğini tecrübe etmiş. 1999'da Rusya'daki kitap satışlarına ivme kazandıran olay Kimyacı'nın korsan bir dijital versiyonunun yayınlanması olmuş. Bölgede 10 milyondan fazla kitap satılınca kendi korsan sitesini kurmuş: Pirate Coelho. Ve bütün kitaplarını dijital olarak yayınlamaya karar vermiş.

Çıkan sonuç şu: korsan ya da değil dijital kitaplar basılı kitabın reklamı gibi işlev görüyor. Tüm dünyada yüz milyonun üzerinde kitap satışı olan bir yazarın tecrübesi bu.

1500 yıl boyunca kitabın bir bilgi kaynağı ve medya aracı olarak aşılamazlığını tecrübe ettik. E kitaplar yavaş yavaş zemini kaplıyor ve yakın bir gelecekte basılı kitaba galip gelmeleri muhtemel. Web üzerinden kitap yayınlamanın üretim ve dağıtım masrafının olmaması, yeni bir paradigma değişimine yol açıyor. Müzik ve film endüstrisinde yaşanan paylaşım çılgınlığı telif hakları açısından sektörü zor duruma sokmuştu. Ama kitabın hazırlık maliyeti ile müzik ve film prodüksiyonlarının maliyeti karşılaştırılabilecek boyutlarda değil. Bu sebeple Coelho öngörüsünde haklı görünüyor. Bu durum basın dünyası için yeni bir şans olabilir. Yazının başında bazılarının e kitabın tatlı hülyasına kapıldığından bahsetmiştim. Peki buna kapılmayanlar ne yapıyor? İçlerinden bazıları kitabın nostaljisini yapmaya başladı bile. Elbette insanın alışkanlık kesbettiği şeyleri bırakması zordur. Eşyayla ünsiyet kurmak önemlidir; eşyayı fetişleştirmeye varmadığı sürece.

Şekil mi önemli muhteva mı?

Mesela ben kitabın sayfalarına notlar alarak, çizerek, hırpalayarak okumayı severim. Tabii ki bazı kitaplar vardır hızla okuyup hiç yıpratmadan bir kenara bıraktığım. Ama elimde çok dolaşan kitaplar hemen belli olur. Yıllar önce aldığım notları sonradan anlamlandırmaya çalışmak bazen canımı sıksa da düşünsel serüvenimi takip etme imkanı verir. Yani kağıdın üzerine dizilen harflerin büyüsünden, raflarda dizili kitap ciltlerine dokunmanın hazzından, üzerine çize çize kenarına yaza yaza kitap okumaktan vazgeçmem mümkün değil.

Bir de üzerinde başka gözlerin gezmiş olduğunu bildiğim, özel kişilerin notları ve işaretleri olan kitaplar vardır. Onların kıymeti içinde yazılanın ötesindedir. Ve onlar sadece bir kitap değildir benim için. Bazen bir satırda derinleşen bakışımın yazanla ve daha önce okuyanla birleştiği anlara götüren derinlikler kazanır kitap. Bütün bunlar kitabı "hayatı okumak" , "bir tek kitabı daha iyi okumak için bütün kitapları okumak" gibi ifadelerde kendisini gösteren bir mertebeye çıkarır benim için. İki kapak arasına yerleştirilmiş kağıt yapraklardan ibaret olmaz artık kitap. Bu sebeple ben de basılı kitabın nostaljisini yapanlarınkine ilk bakışta benzer görünen hassasiyetlere sahibim.

Ama bu durum dijital imkanlardan yararlanmayacağım ya da yararlanmadığım anlamına gelmiyor. Artık pek çok makaleyi pdf olarak indiriyorum. Bilgisayarımda da bir kütüphanem var. Klasörler kitaplık rafları gibi konusuna göre tasnif ediyor metinleri. Henüz denemedim ama bir yolculuğa çıkarsam zaruri başvuru kaynaklarını okumak istediğim metinleri yüklediğim bir e kitabım olursa hiç fena olmaz. Yani okuyan için şekil değil muhteva önemli. Zaten okumayacak olan içinse bedava ve bir tık uzağındaki hazine değerindeki kütüphane hiç bir anlam ifade etmez.

STAR

HABERE YORUM KAT