1. HABERLER

  2. İSLAM DÜNYASI

  3. IRAK

  4. “Kerkük’te Kazanan İran, Kaybeden İse Türkiye, Barzani ve Irak Kürtleri Oldu”
“Kerkük’te Kazanan İran, Kaybeden İse Türkiye, Barzani ve Irak Kürtleri Oldu”

“Kerkük’te Kazanan İran, Kaybeden İse Türkiye, Barzani ve Irak Kürtleri Oldu”

​​​​​​​Muş Alparslan Üniversitesi’nden Öğr. Gör. İkram Filiz, Kerkük’teki gelişmeleri yorumladı ve son durum üzerinde değerlendirmelerde bulundu.

22 Ekim 2017 Pazar 19:19A+A-

Diyarbakır’dan yayın yapan Radyo Selam’da Zafer Burakmak’ın programına telefonla bağlanan İkram Filiz, Kerkük’ün demografik yapısına ilişkin bilgiler verdi. Kerkük bölgesinin, tarihin farklı noktalarında farklı demografik yapılar arasında gidip geldiğini belirten Filiz, Ortadoğu’da nüfus değişimlerinin sık yaşandığı ve hakim olan güce göre belirlendiğini söyledi. Osmanlı Devleti’nin dağılması sürecinde Kerkük merkezinde Türkmenlerin, kırsal kesimlerinde ise Kürtlerin ağırlıkta olduğunu kaydeden Filiz, “Kerkük tarih içerisinde kent merkezinden ibaret sayılmamış çevresindeki ilçe ve nahiyeleriyle birlikte bir bölge olarak zikredilmiştir.” dedi. Özellikle Saddam Hüseyin döneminde bölgenin, Kürtler ve Türkmenlerin aleyhine bir dönüşüm geçirdiğini kaydeden İkram Filiz, Araplaştırma politikalarının izlendiğini belirterek şu vurguyu yaptı; “Kürtler, Türkmenler veyahut Araplar üzerinden belli bir etnik yapıyı merkeze alarak yapılacak bir Kerkük okuması, bölgedeki demografik yapının sabit olmadığını düşündüğümüzde sağlıklı bir yöntem olmayacaktır.”

OSMANLI DÖNEMİNDE KERKÜK BÖLGESİNDE KÜRTLER, KENT MERKEZİNDE TÜRMENLER AĞIRLIKTAYDI

Kerkük’te Türkmenlerin büyük bir kesiminin Şii olduğunu kaydeden konuşmacı, belirli bir kesiminin Haşdi Şabi’yi desteklediğini belirtti. “Türkiye’den Türkmenlerin etnik kimliğini merkeze alarak yapılan bir okuma biçiminin, Irak’taki reel siyaset açısından bir karşılığı yok. Irak’taki Türkmenler ve Araplar açısından kimliğin asli unsuru etnik kimlikten öte mezhebi kimliktir. Mezhep aidiyeti, diğer tüm kimlikler üzerinde bir üst kimlik olarak tanımlanıyor.” diyen Filiz, Türkmenler üzerinden yürütülen politikanın yanlışlığına dikkat çekti ve Türkiye’ye yönelik sert söylemlere sahip Türkmen gruplarını hatırlattı. Kürtlerin yaklaşık yüzde doksanının Sünni olduğunu kaydeden Filiz, bu nedenle Kürtlerin ise aidiyetlerini daha çok etnik kimlik üzerinden belirlediklerini vurguladı.

Kerkük’ün Bağdat ve Haşdi Şabi’nin kontrolüne geçmesi sürecinin bağımsızlık referandumundaki görüş farklılığına dayandığını belirten Filiz, “aslında Irak Kürt Bölgesi denilen yekpare bir yapı yok. Akademik çalışmalar için bölgeye gitmiş, gözlemler ve çeşitli görüşmeler yapmış biri olarak belirtmek gerek ki; Türkiye’den baktığımızda Irak Kürdistan Bölgesi denilen bir yapı görüyoruz. Hâlbuki sahaya indiğimizde böyle bir bütün yapının olmadığını şahit oluyorsunuz. Örneğin merkezi bir hükümet kağıt üzerinde var. Yine kağıt üzerinde merkezi bir parlamento ve Peşmerge Bakanlığı bulunuyor. Ancak iş uygulamaya gelince sayılan kurumlara dayalı merkezi bir yapının olmadığı görülüyor. Yani ekonominin, polis teşkilatının, Peşmerge’nin KDP ve KYB arasında paylaştırıldığı gerçeği var.”

Bölgede parlamentonun devre dışı bırakıldığı bir süreçte referandumun daha çok Barzani liderliğindeki KDP’nin bir kararı olarak dayatıldığını hatırlatan Filiz, Goran ve Komel gibi muhalefet partilerinin referandumdan bir önceki güne kadar da karşı çıktıklarını vurguladı.

KERKÜK’TE YAŞANANLAR, IRAK KÜRTLERİ ARASINDAKİ TARİHSEL AYRIŞMANIN GÜNCEL BİR SONUCU

Kerkük krizinin de yekpare olamayan yapıdaki KDP ve KYB’nin tarihsel ayrışmasına dayandığını belirten konuşmacı şunları kaydetti; “Yekiti’nin (KYB) içerisinde özellikle Talabani’nin ailesi ve onlara yakın bazı yöneticilerin, Ocak ayından başlayan Kasım Süleymani ile görüşmelerinin olduğu belirtiliyordu. Kerkük’te 9 maddelik bir anlaşma yapıldığına ilişkin haberler de yansıdı. Bu maddelere göre, Yekiti’nin kontrolünde olan Süleymaniye, Kerkük ve Halepçe bölgeleri üzerinden Irak Kürt Bölgesel Yönetimi’ni ikiye ayıracak bir vaatte bulunulduğu görülüyor. Bunda Yekiti’nin ayrışması ve Kerkük’te İran tarafında –kısmi olarak Türkiye’nin de tarafında- durmasının sonucunu görmek mümkün. Yani tarihsel olarak süregelen ve referandum sürecinde de devam eden ihtilafların, Kerkük konusunda da tarafların ayrışmalarına neden olduğunu görüyoruz. “

BRAKUJÎ RİSKİ UZAK OLSA DA TARAFLARIN ARKASINDAKİ GÜÇLERE BAĞLI

KYB’nin Kerkük’te yaptığı anlaşmanın hayata geçmesi durumunda Erbil’e karşı örgüte büyük bir kazanım sağlayacağını belirten Filiz, Irak Kürtleri arasındaki ayrışmayı ise daha da derinleştireceği uyarısında bulundu. Irak Kürtleri arasında geçmişte “Brakujî” olarak adlandırılan iç savaş riskini “şimdilik uzak” olarak değerlendiren Filiz, ancak böyle bir gelişmenin biraz da tarafların arkasındaki güçlere bağlı olduğunu söyledi.

Kerkük krizinde Türkiye’nin, KDP’nin ve genel anlamda Irak Kürtlerinin kaybettiğini belirten Filiz, “Kazanan tek bir taraf var; o da İran. İran hem sahadaki dengeleri iyi okuyor hem de sahada çıkarlarını gözetecek güçlere sahip… Türkiye ise esip gürlüyor ancak sahada İran’ın etkinliğini gösterebilecek bir gücü de politikası da yok.” dedi.

 

HABERE YORUM KAT