1. YAZARLAR

  2. Ömer Lütfi Mete

  3. Kalbine bıçak saplanmış adama...
Ömer Lütfi Mete

Ömer Lütfi Mete

Yazarın Tüm Yazıları >

Kalbine bıçak saplanmış adama...

03 Nisan 2008 Perşembe 04:38A+A-

İktidar partisinin merkez çekirdeğine yakın genç bir arkadaşla süreç üstüne sohbet ederken yaşadıkları duyguların özetini şöyle yapıyordu: Kalbimize bıçağı sapladılar, şimdi de dönüp yüzümüze karşı 'Sakın onu çıkarmak için bir şey yapmayın' diyorlar...

Sanırım bu ifade sadece arkadaşımın şahsi tepkisini yansıtmakla kalmıyor... Benzetme kendisine ait olabilir ama bu tepki Erdoğan ve yakın çevresinin dışarıya aksettirmemeye çalıştıkları ruh halini özetler gibidir. Bu hissiyat içindeki insanlara tutup da 'orta yolcu' söylemle yaklaşsanız ne hayır elde edebilirsiniz ki? 'Efendim, sizin kalbinize bıçak saplanmıştır amma kendi kabahatinizi de görün lütfen... Neden bu durumlara düşüldüğünü unutmayın... Yaptıklarınızla yapmadıklarınızı gözden geçirin...

 Meselâ neden zırh giymediğinizi bir düşünün.' Bu saatten sonra böyle sözler söylemek, herhalde sadece 'Ne şiş yansın, ne kebap' türünden hesapçılığın dışavurumu olacaktır. Kendisini 'kalbine bıçak saplanmış' hisseden insanın her söylediğinin çok tutarlı olmasını beklemek de insaf değildir. Elbette bazen yaralı haline bakmaksızın kükreyip çevresindekilere cesaret vermeye çalışabilir. Hatta o yaranın öldürücü olamayacağı hissiyle 'Buradan kalkarsam size gösteririm' anlamına gelecek tepkiler de verebilir. Bazen de yüreğine bıçağı saplayanları insanlığa veya feleğe şikâyet eder gibi sitemkâr konuşabilir.

Hele o arada uzandığı yerde sırtına bir taş parçası batmışsa dostu bildiği bazı kişilerin arkadan vurduğunu sanabilir ve 'Sen de mi Brutus?' der gibi bakabilir. O hengâmede bir de gerçekten arkasından vuranlar olursa -ki mutlaka olur- bu sefer 'Sen de mi Brutus' sitemini erkenden harcamışlığın derin teessüfü içinde söyleyecek söz bulamadığı anlar da gelebilir... Kısacası, kendisini kalbine bıçak saplanmış hisseden insana; savcıya veya yargıca göstereceğimizden daha fazla anlayış göstermemiz doğal...

Böyle hisseden insana sadece dua edilir. Umudunu yitirmemesi dilenir. Peygamber'inin 'Yarın kıyamet kopacağını bilseniz yine ağaç dikiniz' nasihatine uyabilmesi, son dakikaya kadar elinden geldiğince işine bakabilmesi temenni edilir. Yaptıklarıyla övünmeye tenezzül etmemesini sağlamak için ince ayar kıssalar bulup anlatmak gerekir. Aksine bu saatten sonra kişinin dışa dönük değil içe dönük hesaplaşma yapması için niyaz edilir. En önemlisi de şu: Böyle zamanların özel eşkıyaları vardır...

Fetret belirtisi ortaya çıktığı andan itibaren bu sırtlan mizaçlı fırsatçılar her türlü kirli işe balıklama dalabilirler. Böylece, kalbine bıçak saplanan adamın sadece canına değil, hatırasına bile şimdiden kastedecek olanlar için yeni fırsatlar çıkabilir...

Zaten her iktidarın içine çöreklenen arsız ve hırsızlar, şimdiye kadar dava adamı gibi davrananların da önemli bir kısmını kirleterek korkunç ve hızlı bir pislik yarışı geliştirebilirler. Zira böyle durumlarda bütün bir ülke 'batan geminin malları' ile dolu yağma alanı gibi görülür, kansızlara gün doğar... Allah kerem eylesin de, kalbine bıçak saplanan adamın diline ve gönlüne, çevresindekilerin de eline ve beline mukayyet olsun...

Bugün gazetesi

YAZIYA YORUM KAT