1. HABERLER

  2. ETKİNLİK

  3. Kahramanmaraş'ta Çocuk ve Aile Eğitimi Semineri
Kahramanmaraş'ta Çocuk ve Aile Eğitimi Semineri

Kahramanmaraş'ta Çocuk ve Aile Eğitimi Semineri

Kahramanmaraş Özgür-Der Temsilciliğinin aylık programları kapsamında düzenlediği “Çocuk ve Aile Eğitimi” konulu seminer Zehra Türkmen’in sunumu ile gerçekleşti.

03 Mayıs 2015 Pazar 11:34A+A-

Zehra Türkmen özetle şunlardan bahsetti:

İnsan sosyal bir varlıktır. Ve insan hayatı boyunca birbirinden farklı ama birbirine bağlı birçok sosyal ortamda yaşar.  Bu sosyal ortamların ilki ana rahmidir. Kur’an’dan da edindiğimiz bilgiye göre insan bilgiyi doğuştan elde etmez. Ana rahmine hiçbir şey bilmeden düşer; ama bilgiyi elde etme kapasitesine sahip olarak dünyaya gelir.

İnsan, var olurken dokuz ay gibi bir zaman zarfında ilk iletişimini anneyle kurar. Ardından ikinci sosyal ortamı olan aile ile karşılaşır ve dolayısıyla insanın en önemli ve en temel sosyal ortamı, ailesidir. İnsan ilk bilgisini, ilk deneyimlerini kendisine bakan, onu koruyup gözeten en yakın çevresinden elde eder. Ve bundan dolayı aile ile ilişki, insanın hayata gözlerini açtığı andan itibaren başlar ve sürekli gelişir.

Vahyin aydınlığı ile yaşamada öncü modelimiz olan Resulullah’ın (s) da bir tespitine göre her doğan insan fıtrat üzere doğar. Yani her çocuk doğruya, iyiye ve adalete meyilli olarak dünyaya gelir. Ancak ilk bilgisini aldığı ebeveyninin onu Hıristiyan, Yahudi veya başka bir dine, kimliğe sokabileceği de belirtilir.

Konuya, ailenin belirleyiciliğinden önce, insanın mükellefiyeti bağlamında yaklaşmalıyız. Bu açıdan, öncelikle ailenin oluşumunu sağlayacak olan veya sağlayan kadın ve erkeğin şahsiyetleri, kişilikleri ve kimlikleri önem arz etmektedir. Yani kadın ve erkeğin buluşmasıyla oluşacak olan İslami ailenin bilinçli, tutarlı ve güvenli olabilmesi için, İslami şahsiyetleri oluşmuş, hayatı kavrayışları olgunlaşmış olmalıdır. 

Ancak günümüzde modernleşmenin biçimlendirdiği hayat şartları bireyi de, toplum hayatını ve aileyi de etkilemekte, değiştirmektedir. Ekonomik faktörler daha fazla ön plana çıkmış, evlilikler el yordamıyla oluşturulur olmuştur. Takvadan çok ekonomik güç veya geçici güzellikler gibi öğretilmiş faktörler ve beğeniler ön plana geçmiştir.  sonuç olarak da gergin, pamuk ipliğine bağlı ve pragmatik dengeler üzerine kurulu aileler üretilmeye başlanmıştır. Aile, İslami şahsiyet sahibi kadın ve erkeğin fikri ve bedeni huzur ve tatmin bulacağı, sosyal bir dayanışma nüvesi oluşturacakları bir sorumluluk alanı olmaktan çıkmış; adeta maddi zevk ve ölçülerle değerlendirilen ekonomik veya biyolojik zorunlu bir sosyal ortaklık gibi görünmeye başlanmıştır. Tabiri caizse ev arkadaşlığı, kirayı paylaşma… Dolayısıyla da çocuk eğitimi, çocuğun veya gencin yetişmesi de böyle bir ailede sağlıklı olamayabiliyor.

Müslüman anne ve baba için çocuklarının ilk eğitiminin kendi sorumluluklarında olduğu Kur’an’a göre açık bir durumdur. Rabbimiz, Tahrim Sûresi’nde de hem kendimizi hem çoluk çocuğumuzu cehennem ateşinden korumamızı istemektedir.

Haber: Ayşegül Korkmaz

Foto: Tuba Demir

HABERE YORUM KAT