1. HABERLER

  2. ETKİNLİK

  3. İstanbul İlahiyat'ta "Mevdudi ve Fikirleri" Konuşuldu
İstanbul İlahiyat'ta "Mevdudi ve Fikirleri" Konuşuldu

İstanbul İlahiyat'ta "Mevdudi ve Fikirleri" Konuşuldu

İstanbul Üniversitesi İlahiyat Fakültesi’nde Adalet ve Erdem kulübü Mevdudi ve fikirleri üzerine bir konferans düzenledi.

10 Aralık 2014 Çarşamba 00:49A+A-

İstanbul Üniversitesi İlahiyat Fakültesi’nde Adalet ve Erdem kulübünün tertip ettiği bir konferans düzenlendi. Konferans Mevdûdî hakkında idi. İlahiyat Fakültesi öğrencilerinden Erkam Kuşçu’nun ve mezkûr fakültenin akademisyenlerinden Yard. Doç. Dr. Şevket Kotan’ın konuşmacı olduğu konferans Erkam Kuşçu’nun Mevdûdî’nin hayatı ile alâkalı kısa bir girizgâh konuşmasıyla başladı.

Sömürgecilik ve İhya ve Tecdid Geleneği

Ümmet coğrafyasının son iki yüz yıllık tarihinin birbirine taban tabana zıt olan iki olgu tarafından belirlendiğini söyleyerek konuşmasına başlayan Kuşçu: “Bunlardan birisi sömürgeciliktir ki ümmet coğrafyasında Batılı güçlerin siyasî, kültürel denetimini geliştirmiş; kimi yörelerde ise ilâveten askerî bir boyut da arz etmiştir. Diğer temel olgu ise ihya ve tecdid geleneğinin canlandırılmasıdır. Kur’ân ve sünnete dönüş şiarıyla canlandırılan bu gelenek Kuzey Afrika’dan Uzak Doğu Asya’ya kadar geniş bir bölgede birbirini etkileyen ve birbirini besleyen akımlara yol açarak çağdaş İslâmî hareketlerin filizlenmesine öncülük etmiştir.” dedi.

Mevdûdî’nin İhya ve tecdid geleneğinin çağımızdaki en önemli temsilcilerinden olduğunu sözlerine ekleyen Kuşçu: “Gerek kaleme aldığı eserleriyle gerek kurucusu olduğu hareketin çalışmalarıyla Güney Afrika’dan İngiltere’ye, Fas’tan Endonezya’ya kadar çağdaş İslâmî düşünce ve hareketin gelişimini etkilemiştir.” dedi.

Türkiyeli Müslümanlar ve Mevdûdî 60’lı yıllarda yapılan tercüme çalışmalarıyla Türkiyeli Müslümanların gündemine birçok Müslüman öncü şahsîyetin girdiğini ifade eden Kuşçu, Mevdûdî’nin de bu yıllarda Türkiyeli Müslümanların gündemine girdiğini sözlerine ekledi.

“Kur’ân tefsîrinden güncel hayatta karşılaşılan sorunlara kadar geniş bir yelpazede kaleme aldığı kitapları vasıtasıyla Mevdûdî, Türkiyeli Müslümanların fikrî ve siyâsî gelişimine önemli katkıda bulunmuştur.” diyen Kuşçu, bu sözlerine “Kur’ân’a Göre Dört Terim” ve “Hilâfet ve Saltanat” isimli kitapları misal gösterdi.

Sözlerinin devamında Mevdûdî’nin hayatından önemli kesitleri kronolojik olarak zikreden ve Mevdûdî hakkında bazı arkadaşlarının ve Müslüman bilginlerin sözlerini aktaran Erkam Kuşçu daha sonra sözü Şevket Kotan’a devretti.

Dâvâ Adamı

“Mevdûdî, sâdece medreselerde ya da kapalı mekânlarda ilim tahsil etmiş ve bunu yazmış değil, düşündüğü ve yazdığı her şeyi yeryüzünde gerçekleştirmek için yapılması gerekenleri yapabildiği ölçüde uygulama safhasına da koymuştur.” diyerek Mevdûdî’yi anlatmaya başlayan Kotan, Mevdûdî’nin dâvâ adamı oluşuna vurguda bulundu.

“Hiçbir teori, ne kadar özgün, güçlü, iyi hesaplanmış olursa olsun tedavüle çıkmadan kusurları görülemez.” diyerek sözlerine devam eden Kotan, Mevdûdî’nin ilim tahsiline önem vermesinin yanında tahsil ettiği ilmi hayata dökmek hususunda da dikkatli olduğunu ifade etti.

Müslümanlar Nasıl Kurtulur?

“Hiçbir olayı, fikri, şahsîyeti kendi tarihsel bağlamı olmaksızın değerlendirmemek gerekir.” diyerek konuşmasını devam ettiren Kotan, Mevdûdî’nin yaşadığı dönemin tüm Müslümanların Batı’ya karşı mağlup olduğu bir dönem olduğunu vurguladı.

“Mevdudî şu kanaattedir: Müslümanlar gerçek İslâm’dan koptular.” diyen Kotan, Mevdûdî’nin Müslümanların kurtuluşunu gerçek İslâm’a sarılmakta gördüğünü söyleyerek: “Mevdûdî İslâm’ın ne mânâya geldiğini her türlü imkânı kullanarak anlatmaya çalışmıştır.”  dedi.

Tarihçi Kişiliğiyle Mevdûdî

Mevdûdî’nin aynı zamanda bir tarihçi olduğunu ifade eden Kotan, Mevdûdî’nin kitaplarındaki haritaları, resimleri tarihçi oluşuna delil olarak sundu.

“Mevdûdî, Kur’ân’da ismi geçen bütün mekânları bizzat kendisi gidip gezmiş, fotoğraflamış ve bu yerlerin haritalarını temin etmiştir.” diyerek sözlerine devam eden Kotan, görmek ve okumak arasındaki farka atıfta bulunarak Mevdûdî’nin bunun farkında olarak araştırmalarda bulunduğunu söyledi.

İslâm’ı Bir Bütün Olarak Kavradı

 “Mevdûdî hukuk, siyaset, dîn vs. hususları birbirinden ayrı görmezdi.” diyen Kotan, Mevdûdî’nin İslâm’ı bir bütünlük içerisinde kavradığını ve bu tarz ayrımlarla hayatı boyunca mücadele ettiğini sözlerine ekledi.

“Mevdûdî’ye göre lâ ilâhe illâlâh’ın mânâsı şudur: Kâinattaki her şey nasıl Allâh’ın hâkimiyetinde ise insan hayatındaki her alanın da Allâh’ın hâkimiyetine bağlanması gerekir.” diyen Kotan, Mevdûdî için beşerî ve dînî diye iki ayrım olmadığını da ifade etti.

Tekfir ve Mevdûdî

“Mevdûdî doğru yoldan sapmanın üç şekli olduğunu söyler. Bunlardan birincisi, insanın kendi nefsine tapınmasıdır. İkincisi, insanın Allâh’tan başkalarına kayıtsız şartsız itaat etmesidir. Üçüncüsü de içerisinde bulunduğu geleneklere ve göreneklere kayıtsız şartsız itaat etmesidir.” diyen Kotan, Mevdûdî’nin sözlerinin temelinde tevhid ilkesinin olduğunu vurguladı.

“Mevdûdî, Müslüman olmak anlamında çizdiği çerçeveye uymayan kimselere, kâfir, dememiştir.” diyerek sözlerini sürdüren Kotan, Mevdûdî’nin İslâm’ı iki açıdan ele alıp bunlardan birincisinin “hukukî İslâm”, ikincisinin de “gerçek İslâm” olduğunu ifade etti.

Mevdûdî ve Hadîs Usûlü

“Mevdûdî, hadîslerin tarihte eşi benzeri görülmemiş bir yöntemle toplandığını fakat bununla birlikte metin tenkidine gereken önemin verilmediğini de söyler.” diyen Kotan, sırf böyle söylediği için Mevdûdî’nin hadîs konusunda haksızca eleştirildiğini ve haksızca eleştirilmesine rağmen Mevdû’nin hadîs ve fıkıh hususlarında kendisini Ebu Hanîfe’ye nispet ettiğini de sözlerine ekledi.Son olarak Mevdûdî’nin kitapları hakkında kısa kısa bilgiler veren Şevket Kotan konuşmasını nihayete erdirdi.

Haber: Cengiz Acar

erdem_kulubu-20141209-01.jpg

erdem_kulubu-20141209-02.jpg

erdem_kulubu-20141209-03.jpg

erdem_kulubu-20141209-04.jpg

HABERE YORUM KAT

4 Yorum