1. YAZARLAR

  2. Ayşe Karabat

  3. İsrail'in gözleri
Ayşe Karabat

Ayşe Karabat

Yazarın Tüm Yazıları >

İsrail'in gözleri

26 Nisan 2008 Cumartesi 05:08A+A-

Devletlerarası çatışmaların, savaşların ya da bir türlü çözülemeyen sorunların bedelini halklar öder ama bazen de bir süre sonra o anlaşmazlıkların çözülmesinin önündeki en büyük engellerden biri de halkların kendisi oluverir.

Bazıları, halkların arasındaki bu tip sorunların ya da bir halkın oluşturduğu bir kanaatin kolay değiştirebileceğini öne sürer ama, yıllar içinde kemikleşen o fikirler öyle pat diye değişmezler maalesef. İsrail halkı için de Golan Tepeleri biraz böyle bir sorundur.

İsraillilerin bir kısmı için Golan Tepeleri yalnızca orada üretilen ya da üretildiği öne sürülen o nefis şaraplar için bile işgal altında tutulması gereken bir yerdir. Meseleye yalnızca şarap bakış açısı ile yaklaşmayan İsraillilerin bir kısmı da hali hazırda o tepelerde yaşayan yaklaşık 20 bin İsraillinin evlerini terk etmesini 'ilke olarak' doğru bulmazlar. Bazılarına göre de Golan Tepeleri "İsrail'in gözleridir". Çünkü o tepelerden en büyük "düşmanlardan" biri olan Suriye tabak gibi görünür. Bunların da ötesinde Suriye'nin hiçbir şart altında güvenilir olmadığını öne süren, dolayısıyla durup dururken Golan Tepelerinden vazgeçmenin bir güçsüzlük ifadesi olarak alınacağını düşünen İsrailliler vardır.

Öte yandan Golan tepeleri yalnızca Golan tepeleri değil. Su kaynaklarının nasıl paylaşılacağı bir yana, tepelerin Suriye'ye iadesi karşılığında yapılacak olan güvenlik düzenlemelerinin yalnızca iki ülke açısından değil, bütün bölge için büyük bir önemi var. Suriye'nin Hamas ve Hizbullah ile ilişkilerini nasıl düzenleyeceği, Şam yönetiminin Tahran ile olan muhabbetini hangi seviyede tutacağı da çök önemli. Zaten hem kilit, hem anahtar asıl bu meseleler. Ayrıca şurası da bilinen bir gerçek ki, Ortadoğu anlaşmazlıklarında sona kalana bir şey kalmayacak. Yani İsrail-Suriye anlaşmazlıkları önce çözülürse, Filistin'in alabilecekleri azalacak çünkü o zaman İsrail kendisini çok daha fazla güçlü hissedecek, üstelik Filistin'e direnmesi için güç verecek dışarıdaki istekliler de azalması söz konusu.

Golan tepeleri üzerinden İsrail ve Suriye'nin yaptığı pazarlık yeni değil elbette. Daha önce de birkaç kez denendi. Madrid Barış görüşmelerinde mesela. Ya da iki yıl önceki Lübnan-İsrail savaşından hemen sonra Şam yönetiminin bazı açılım denemeleri oldu. Fakat mesele bu sefer biraz daha ciddiyet kazanmışa benziyor.

Her şeyden önce İsrail yönetimde bir tavır değişikliği var. Daha önce Golan tepelerinin iadesi için Suriye'nin önce Hizbullah ve Hamas ile olan ilişkilerini düzenlemesini isteyen İsrail, şimdi anlaşılıyor ki, Türkiye'nin arabuluculuğunda yapılacak olan dolaylı pazarlıklara başlamak için ön koşul öne sürmekte o kadar da ısrarlı değil.

Fakat Ortadoğu'nun yazılı olmayan kurallarından başka biri de işliyor, bir yandan görüşme masası olasılığı tartışılırken, bir yandan da iki ülke arasında kontrollü bir gerginlik de var. İsrail geniş çaplı askeri tatbikatlar yaptı, Suriye de sınara yığınak. Fakat bu arada Hizbullah'ın önemli liderlerinden birinin geçen yıl Şam'da öldürülmesinin ardında İsrail'in olduğu fikri ısıtılırken, bir yandan da İsrail'in yine geçen sene bombaladığı Suriye topraklarındaki bir üssün kuzey Kore ile birlikte geliştirilen nükleer tesis olduğu artık neredeyse netlik kazandı.

Bütün bu denklemde 'topal ördek' ABD yönetiminin nerede duracağı da ayrı bir tartışma konusu. Suriye'yi izole etme konusunda kararlı olan ABD yönetimi, neredeyse 'ne barış pazarlığı, oturun oturduğunuz yerde' deme eğilimi gösteriyor. İsrail ile sorunlarını çözmeye başlamış bir Suriye yönetiminin Lübnan üzerindeki etkisini sağlamlaştırarak devam ettirme olasılığı ABD yönetimini düşündürüyor.

Savaşları, çatışmaları başlatmak ne kadar kolay, ama yıllar geçtikçe çözmek daha fazla zaman ve enerji istiyor. Fakat Ortadoğu'nun dengelerini barış için değiştirme vakti çoktan gelmişti. Hele ki bu değişiklik Türkiye'nin de katkıları ile olacaksa, ne güzel...

Radikal gazetesi

YAZIYA YORUM KAT