1. YAZARLAR

  2. Kerim Balcı

  3. İsrail'e özür diletmek
Kerim Balcı

Kerim Balcı

Yazarın Tüm Yazıları >

İsrail'e özür diletmek

10 Aralık 2010 Cuma 00:16A+A-

Özür dileyememe, bir adım ileriye götürülürse, kendi suç işlediğinde dahi karşı taraftan özür bekleme, Bugün Gazetesi'nden Mehmet Yılmaz'ın da belirttiği gibi İsrail devletinin ontolojik bir sorunu.

Biraz felsefî ve Davudî kaçacak ama söylemeden edemeyeceğim: İsrail ontolojisi, Avrupa'da şekillenmiş Yahudi epistemolojisine bina edilmiş bir ontoloji. Yani kendilerini öyle bildikleri için öyleler. Bir defa özür dilerlerse biteceklerinden, varlıklarının anlamını kaybedeceğinden korktukları için, bir defa özür dilerlerse artık başka bir ülke olacaklar. Özrün, hele de İsrail ordusunun bir eylemiyle alakalı özrün, İsrail'in varoluşsal bilincinde yol açacağı bu dönüşümü anlamayanlar özür beklesin dursun.

Elbette genelleme yapmak haksızlık olur. Ben Binyamin Netanyahu'nun bile bu ontolojik açmazı aşabilecek kadar pragmatik düşünen bir Amerikalı olduğuna inanıyorum. Ne var ki İsrail ontolojisini Amerikalılar belirlemiyor.

Silvan Şalom'un sözlerine bakın: "Asıl bizim Türkiye'den özür beklememiz lazım... Bir defa özür dilersek ülkeler sıraya girerler..." Bu sözlerden ilkinin arkasında İsrail'in dünya telakkisi; ikincisinin arkasında kendi telakkisi tınılıyor. Şalom, Benî İsrail'in yaşadığı zulümlerin biriktirmiş olduğu kinin Beni İsrail'e hiç zulüm yaşatmamış milleti dahi yutacak kadar büyük olduğunun; Yahudilerin başta İkinci Dünya Savaşı'nda yaşanan soykırım olmak üzere Beni İsrail'e yönelik suçları henüz affetmediğinin; belki de hiç affetmeyeceğinin; dolayısıyla da dünyanın İsrail'e hep bir özür borçlu olacağının altını çiziyor. Mehmet Yılmaz'ın güzel ifadesiyle, İsrail kendini özür olarak görüyor. Özür, özür diler mi?

Bu kısım beni çok ilgilendirmiyor. İsrail'in kendi başlarına halletmeleri gereken bir patolojik durumdur. Hasta, doktora kendisi gider. Beni asıl ilgilendiren, ikinci cümlenin arkasındaki alt-metin.

İsrail bir defa özür dilerse, dünya ülkelerinin sıraya gireceği yönündeki bir korkunun arka planında ya derin bir suçluluk duygusu, ya da dünya ülkelerinin her durumda İsrail'in canını yakmak, onu istemediği şeylere zorlamak -bu, özür gibi sıradan bir şey dahi olsa-, ona suçluluk hissiyatını dayatmak gibi arzuları olduğu yönünde bir paranoya yatar. Dünya ülkeleri niye sıraya girsin? Ya ülkeleri sıraya girdirecek kadar suçun var; ya da ülkelerin hepsi vicdansız ve sana karşı!

Bu gözlemi niye yapıyorum: Çünkü özre anlamından fazla mana yükleyen bir ülkeden özür dileyen hükümet benim hükümetim. Bu taraftan bakıldığında özür suçluluğun kabulü anlamına bile gelmiyor. Ortaya çıkan duruma sebep olmaktan kaynaklanan bir üzüntünün ifadesinden öte bir şey değil özür. Suçluluk veya suçsuzluğu zaten uluslararası mahkemelerde devam eden hukukî süreç netleştirecek; veya belki insanlığın vicdanına bırakacak. O taraftan bakıldığında ise özür İsrail'in sadece alem tasavvurunu değiştirmekle kalmayacak, aynı zamanda kendi tasavvurunu da değiştirecek. Benim bakışımla normalleştirecek.

Siyonizm, Yahudi halkının anormal bir halk olduğu düşüncesinden yola çıkmış bir normalleşme hareketiydi. Ancak kendi süreci içinde anormal tasavvurlar, anormal korkular, anormal beklentiler oluşturdu. Bir gün Yahudiler İsrail'den bahsederken sıradan bir ülkeden bahseder gibi konuşabilecekler mi? "Ama bizim özel bir durumumuz var"larla başlayan cümleler kurmaktan vazgeçebilecekler mi? İsrail'in varlığını tanıyan ülkelere bir de kendilerini "Yahudi devleti" olarak tanıma şartı koymaktan vazgeçebilecekler mi? Hata yapınca özür dileyip, ertesi gün de, "ne yapalım, herkes hata yapar" rahatlığıyla yaşayabilecekler mi? İsrail'in varoluşsal geleceğiyle asıl alakalı olan sorular bunlardır. Çünkü tabiat anormallikleri dışlar.

ZAMAN

YAZIYA YORUM KAT