1. YAZARLAR

  2. Yasin Doğan

  3. İsrail ve çarpıtılan gerçekler...
Yasin Doğan

Yasin Doğan

Yazarın Tüm Yazıları >

İsrail ve çarpıtılan gerçekler...

29 Ocak 2009 Perşembe 04:20A+A-

Gazze'de yaşanan olaylar, İsrail'in dünya üzerinde nasıl bir psikolojik harekat yürüttüğünü, nasıl bir enformasyon ve medya planlamasıyla kamuoyunu yönlendirmeye çalıştığını, lobiler üzerinden nasıl gündem belirlediğini çok iyi ortaya koydu.

Haziran 2008'den Aralık'a kadar İsrail ile Filistin arasında bir tür ateşkes yürürlükteydi. İki taraf da saldırıda bulunmayacak ve İsrail ambargoları kaldıracaktı. Ancak İsrail nokta operasyonlarla 30'a yakın Filistinli'yi öldürdü, Hamas 300 roket attı, ama ölen İsrail'li olmadı. İsrail esir askeri bahane ederek ambargoları da kaldırmadı. Neticede gerçekleşen saldırılarda 1300 Gazze'li yaşamını yitirdi 5 bin kişi yaralandı. 2 milyar dolar civarında bir maddi zarar ortaya çıktı, altyapı büyük zarara uğradı.

Görülen gerçek, İsrail'in ateşkes zeminini sürdürmek istemediği, silah girişlerini bahane ederek, Hamas'ı tasfiye etmeye çalıştığı, tamamen seçime yönelik bir hamle yaptığıdır. Neticede yüzlerce masum insan hayatını kaybetti.

Tüm bu yaşananlara karşı İsrail-Hamas kutuplaşmasında kendisini ortaya koyan reel politika, ülkelerin buna göre tavır almasına sebep oldu. Hamas'la aynı safa düşmemek için İsrail'in zulmüne ve pervasızlığına göz yummak durumunda kalan kesimler, yaşanan dramı hazmetmeyi, insanlık trajedisine karşı yutkunmayı tercih ettiler. Yutkunmak yerine sesini yükseltenler ise reel politikanın derin hikmetlerine uygun hareket etmek konusunda kamuoyu baskısına maruz kaldılar. Bu yüzden Arap ülkelerinin çoğu ulusal çıkarlarını ön planda tutmayı tercih ettiler.

İsrail, dünya kamuoyunu ciddi şekilde yönlendirdi, manipüle etti, neredeyse yaşananları medya illüzyonuyla farklı bir şekilde yansıttı. Bir çok batılı televizyon kanalı günlerce Gazze'de ölen çocukları değil, İsrail'de yaralanan birkaç kişinin görüntülerini ekranda döndürdü.

İsrail Cumhurbaşkanı Peres bir konuşmasında şöyle diyordu: “Medya, savaşlarda kamuoyunu şekillendirir. Savaşın meşrulaştırılmasında, askerlerin moralinde ve sivil halkın görüşlerinde medyanın etkisi vardır. Hiçbir askeri kampanya medyanın etkisine gerekli yeri vermeden planlanmamalıdır. Eylem zamanında televizyon kameralarında neyin görüntülendiği önemlidir”.

Gerçekten de medya, Peres'in bu düşüncelerini 3 haftalık saldırılar süresince başarıyla uygulamaya koydu.

Felsefi derinliği bilinen Peres'in bu insanlık trajedisine karşı duygusuz bir komutan edasıyla olayları değerlendirmesi İsrail yönetiminin şartlanmış zihin dünyasını çok iyi yansıttı. Savaştan gelenlerin siyasete soyunduğu, siyasete soyunanların savaşla hamle yaptığı bir siyasal atmosferin izleri İsrail yönetiminin neredeyse temel karakteristiği haline gelmiş. Mülayim ve mutedil olmak, güvercin olmak, barış perspektifini korumak İsrail siyasetinde geçer akçe olarak görülmüyor. Bu yüzden her seçim öncesi, siyasetçiler şahinleşiyor…

Asker karakterli siyasetçilerin yaptıklarını örtmek ise psikolojik harekatı yürüteceklere kalıyor.

Bir yandan medya harekete geçiyor, bir yandan dost ülkelerin liderleri, diğer yandan lobiler, cemaatler…

İsrail'i eleştirmek, yaşananları kınamak, büyük bir dirençle, şaşkınlıkla ve tepkiyle karşılanıyor.

Her türlü eleştiri, tepki, yorum, bir şekilde “anti-semitizm yapıyorsunuz” söylemiyle bastırılmaya, püskürtülmeye çalışılıyor. “Anti semitizm insanlık suçudur” lafı adeta bir kalkana dönüştürüldü.

Yahudi diasporasının ve lobisinin sesi, her türlü İsrail eleştirisini bastırıyor. Gazzeli cenaze yakınları neredeyse 'özür dileriz' kampanyası başlatmak zorunda bırakılıyor...

Böyle bir çarpıklığı insanlık vicdanına onaylatmak mümkün değildir.

YENİ ŞAFAK

YAZIYA YORUM KAT