1. YAZARLAR

  2. Zvi Bar’el

  3. İsrail Türkiye'yi ya 'öldürecek' ya da tazminat ödeyecek
Zvi Bar’el

Zvi Bar’el

Yazarın Tüm Yazıları >

İsrail Türkiye'yi ya 'öldürecek' ya da tazminat ödeyecek

07 Haziran 2010 Pazartesi 00:23A+A-

Tıpkı 'Sopranos'daki gibi, siyasi mafya kurallarının hüküm sürdüğü bu bölgede de, hakaret söz konusuysa ya cinayet işlenir ya da tazminat ödenir. Ödeme sırası kendine geçen İsrail bunu kabul edilemez görülüyor. Yani Türkiye 'kaybolmalı'.

İsraillileri Türkiye konusunda, şansları olsa bu ülkeye nükleer bomba atacak gibi görünmelerine yol açacak kadar kızdıran ne? Niçin Türkiye başbakanı dünya çapındaki protestocuların bağırarak söylediklerini yüksek sesle dile getirince halkın düşmanı ilan ediliyor? Niçin birçok İsrailli’nin hükümetlerinden istediğinin aynısını talep ettiğinde sanki Türkiye İran’mış gibi bir öfke ortaya çıkıyor? Doğru, İsrail’in Katyuşa saldırısı olarak algıladığı filoya Türkiye sponsorluk yaptı, fakat İrlanda da bir gemi gönderiyor ve Yunanistan’la Kıbrıs gemilerin topraklarından yola çıkmasına izin verdi. Doğru, Türkiye Başbakanı Tayyip Erdoğan bir buçuk yıldır İsrail’in politikasına saldırıyor, fakat ABD Başkanı Barack Obama’nın soğukluğu daha çok acı veriyor.

Görünüşe göre, İsrail’in tepkisi at tüccarlarının başına gelene benzeyen ihanetten kaynaklanıyor. Türkiye’yle İsrail arasındaki stratejik ve köklü ittifak, birbirlerini ormanda kaybolmuş hayvanlar gibi bulan iki ülke arasındaki çekim üzerine inşa edilmişti. Türkiye nefret ettiği ve İsrail gibi geri kalmış, göz ardı edilmiş ve umutsuz bulduğu Arap dünyasından aforoz edilmişti. İsrail gibi Türkiye de İran’ı, İslam devrimini ithal edebilecek ve istikrarıyla karakterini tehlikeye atabilecek cahil bir ülke gibi görüyordu. İttifak kurmaktan, birbirlerinin ordularını kucaklamaktan, kapılarını birbirlerine ardına kadar açmaktan ve ortaklık ilan etmekten daha doğal bir şey olamazdı.

Kazanımlar hızla gelmeye başlandı. Bir Türk şirketi David Ben-Gurion Havaalanı ihalesini kazandı. Türkiye İsrailli turistler için ‘her şey dahil’ paketini tasarladı, İsrail’e neredeyse su sattı, İsrail ordusunun hava sahasını kullanmasına izin verdi ve ABD’yle serbest ticaret anlaşması çerçevesinde İsrail’e de bağlıydı. Karşılığında İsrail ABD’de Türkiye’nin çıkarlarını destekledi. Tony Soprano ve Chris Moltisanti gibi, biri cingöz patron, diğeri genç kaptandı; ikisi de birbirini kolluyordu. Türkiye sonrasında bu ilişkinin kendisi için zorluk yaratmakla kalmayıp, yeni bir bölgesel strateji geliştirememe anlamına geldiğinin farkına vardı. Türkiye, bu bölgenin dikte ettiği sıfır toplamlı oyunun kurallarına burun kıvıran nadir ülkelerden biri. Bu oyunda İsraillilerle bağlantılı olanlar Müslümanlarla bağlantılı olamaz. Türkiye, Suriye’yle bağ kurarken, İran’la devasa anlaşmalar imzalarken, Suudi şirketlerine toprağı işleme hakkı verirken ve Hamas liderleriyle görüşürken İsrail’le mükemmel ilişkilerini açıkça sürdürdü.

Türkiye müttefikini, Filistinliler ve Suriye’yle barış sürecini teşvik etme konusundaki becerisinden yararlanmaya ikna edebileceğine içtenlikle inandı. Zira girdiği at ticaretinin sadece İsrail’in barışa ihtiyaç duymadığına dair inancını güçlendirdiği gerçeğini henüz hazmetmemişti. Erdoğan, İsrail başbakanı Ehud Olmert’le Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad arasında ayarladığı telefon görüşmesinin kendisini eşit ortağa dönüştürdüğüne öyle inanmıştı ki, Olmert’in İsrail’in geleceğinden çok kendi geleceğiyle ilgilendiğini unuttu. Bu konuşmadan iki gün sonra Dökme Kurşun Operasyonu patlak verdi; ve hâlâ oyunun bir parçası olduğunu düşünen Erdoğan’ı fena şaşırttı.

Siyasi mafya kurallarının galebe çaldığı bir alanda gurur büyük rol oynar. Şimdi İsrail ve Türkiye kırılan gururlarını arıyor. İkisi de ihanet hissi yüzünden derin hakarete uğradı. ‘Sopranos’taki gibi, hakaretin ardından bir bedel ödenir - ya cinayet işlenir ya da tazminat verilir. Türkiye’yle bedava öğle yemeği bitti. Ödeme sırası İsrail’de. Bu, özellikle de İsrail’de kendisine politika dayatamayacak küçük ortak gibi algılanan ülke söz konusuysa, katlanılamaz. Türkiye’nin yok olması gerektiği şüphe götürmez...

RADİKAL

YAZIYA YORUM KAT

1 Yorum