1. YAZARLAR

  2. Hayrullah Hayrullah

  3. İsrail siyaseti boşlukta
Hayrullah Hayrullah

Hayrullah Hayrullah

Yazarın Tüm Yazıları >

İsrail siyaseti boşlukta

19 Şubat 2009 Perşembe 18:59A+A-

İsrail’in geçmişte hiçbir başarı elde edemeyen Netanyahu’ya bel bağlaması umut kırıcı. Lieberman’a değinmeye gerek bile yok

İsrail seçimlerinin karmaşık sonuçları, bu ülkede önemli kararlar alma gücüne sahip tarihi bir liderin bulunmamasından kaynaklanıyor. İsrail’de bir grup küçük parti başkanları var. Hiçbiri her hangi bir alanda, özellikle de barış girişimi alanında stratejik yapıya sahip olduğu söylenebilecek bir siyaset izleyemiyor. Binyamin Netanyahu’nun belirli bir politikasının olmayışı buna örnek. Gazze’ye ve Hamas’tan kurtulmaya dair yüzeysel sözler söylüyor ve somut adımların ne olduğunu belirtmeksizin Filistinlilerle ekonomik bütünleşmeden bahsediyor. Batı Şeria’da neler yapacağını belirtmiyor. Yoksa işgalin sonsuza dek sürebileceğine mi inanıyor?

Belki de en fazla üzüntü ve ümizsizlik yaratan nokta, İsraillilerin 1996’da onu denemiş ve kendisinin iç veya dış düzlemde sunacak hiçbir şeyi olmadığını görmüş olması. Seçmenler İşçi Partisi lideri Ehud Barak’ı seçmeden önce Bibi üç yıl başbakanlık yaptı. Barak’sa gelir gelmez Yaser Arafat’la anlaşmaya varmakta başarısız olarak İsraillilerin ve ona bel bağlayan herkesin umudunu suya düşürdü. 2001 başında iktidarı Ariel Şaron’a bıraktı. Barak 2000’de Arafat’a Camp David’de hiçbir İsrail başbakanın sunmadığı bir teklif yaptığını açıklamakla yetindi. Sonra anlaşıldı ki, teklifi net değildi ve Arafat, Arap desteği olmaksızın Kudüs’ü kapsayan bir teklifi kabul etmedi. ABD Arafat’ı Camp David’e Arap desteğini sağlamaksızın getirmişti. Filistinli lidere, Barak’la anlaşmada bir emrivaki yapmaya çalıştılar. Sonuçsa, Arafat’ın paniklemesi, gerçek bir teklif almadığına ve ileride pişman olacağına kanaat getirerek Camp David’i terk etmesi oldu.

İsrailliler Netanyahu’yu ve Barak’ı denedi. İsrailliler, Tzipi Livni liderliğindeki Kadima en fazla sandalyeyi kazansa da, yeni hükümeti kurma görevini alacağı tahmin edilen Netanyahu’ya döndü. Peki bu neye işaret ediyor? Seçim sonucu İsrail toplumunun hasta olduğunun kanıtı. Bunu teyit etmeye ihtiyaç duyanlar, İsrail Evimiz gibi aşırılıkçı bir partinin nasıl 15 sandalye elde edip üçüncü parti olduğunu sormalı. Bu partinin lideri olan Avigdor Lieberman’ın özelliklerini sıralamaya gerek yok. Söylenebilecek tek şey, Ortadoğu’dan hiçbir şey anlamayan ve bölgeyle ilişkisi olmayan bir faşist olduğudur.

Yeni İsrail hükümetinin yakında kurulacağına dair hiçbir gösterge yok. Filistinlilerinse beklemekten ve Gazze’de yaşananların zafer olmadığını kabul etmekle başlayarak kendi iç şartlarını düzenlemekten başka seçeneği yok. Hamas bu yönde cesur bir adım atabilir mi, yoksa İsrail seçiminin sonucunu zafer olarak mı görür? Şu ana kadar tek basiretli tutum Filistin Yönetimi Başkanı Mahmud Abbas’ınki. Abbas yeni İsrail hükümetiyle müzakerelere hazır olduğunu gösterdi. Nihayetinde İsraillilerin yeniden bilinçlenmesi ve müzakere dışında bir yol olmadığına kanaat getirmesi kaçınılmaz. ABD yönetiminin de kendi özel yöntemleriyle onlara bu yönde destek olacağı şüphesiz.

İsrail seçimleri İsrailli siyasilerin ne kadar küçüldüğünü ortaya koydu. Boş sloganlardan uzak, hem Hamas’ın hem Fetih’in desteklediği bir Filistin programına duyulan ihtiyacı da gözler önüne serdi. İsrail trajedisi Filistin trajedisine yol açmamalı. Filistin siyasi programının İsrail’de boşluk olsa bile derhal masaya konulması gerektiğinin kim farkında? (Lübnan gazetesi Müstakbel, 16 Şubat 2009)

RADİKAL

YAZIYA YORUM KAT