1. YAZARLAR

  2. SELAHADDİN E. ÇAKIRGİL

  3. İsrail Rejimiyle İlişkilerin Normalleşme İhtimali ve...
SELAHADDİN E. ÇAKIRGİL

SELAHADDİN E. ÇAKIRGİL

Yazarın Tüm Yazıları >

İsrail Rejimiyle İlişkilerin Normalleşme İhtimali ve...

20 Nisan 2016 Çarşamba 07:10A+A-

[email protected]

Hassas bir mes’ele... Türkiye ile siyonist İsrail rejimi ilişkilerinin normalleştirilmesi yolunda açıklamalar yapılıyor. İsrail rejiminden bir Bakan, ‘Anlaşmanın yüzde 90’ı tamam..’ diyor. Ama, ‘yüzde 10’?

Nitekim, Netanyahu, 17 Nisan günü, Bakanlar Kurulu toplantısını ilk olarak Golan Tepeleri’nde yaptı ve ‘Golan Tepeleri’nin sonsuza kadar İsrail’e ait olacağı’nı söyledi. Yani, işgal, -hukukî terimle- ‘ilhak’a dönüştürüldü. Bu, kabul edilecek mi?

Golan Tepeleri, Suriye’nin buğday ambarı ve su deposu mahiyetinde olan bir bölge olup, Haziran-1967’deki ‘6 Gün Savaşı’ sırasında İsrail işgaline geçmişti ve bu durum 49 senedir böyle... İran ise Suriye Baas rejimini hâlâ, Siyonizme Karşı Direniş Cephesi’ olarak niteleyip var gücüyle himaye ediyor.

***

Geçen hafta, İslam İşbirliği Teşkilatı’nın İstanbul toplantısında yapılan konuşmalarda, Türkiye’nin Filistin halkını daima desteklediği’ne dair açıklamalar keşke, son AK Parti Hükûmeti’yle sınırlı olarak söylenseydi.

Çünkü, 1948’de İsrail adında bir rejim kurulduğunda onu resmen tanıyan ilk ülkelerden birisi de Türkiye olmuştu. Ve ancak, Erdoğan’ın Davos’taki ‘One Minute’ patlaması ve arkasından da Mavi Marmara Saldırısıyla bugünkü noktaya gelinmiştir.

Elbette, Türkiye’yi uğraştıran terör hadiselerinin ardındaki asıl destekçilerin kimliğini tahmin etmek de zor değil...

***

Haziran-2010 başında, ‘Gazze Ablukası’nı kırmak gibi barışçı bir niyetle yola çıkan Mavi Marmara gemisine siyonist İsrail rejimi tarafından, uluslararası sularda yapılan bir saldırıda TC. vatandaşı 10 insanımızın barbarca katledilmesinden sonra... 60 yıla yaklaşan geçmiş ilişkilerdeki en soğuk dönem yaşanmaya başlandı.

***

Geçen süre içinde, Amerikan emperyalizminin baskıları ile Türkiye, İsrail’le ilişkilerini düzeltmeye zorlanıyordu.

Türkiye ise bunun için, üç şart ileri sürüyordu:

İsrail rejimi özür dileyecek, katlettikleri insanların ailelerine tazminat ödeyecek ve Gazze Ablukası sona erdirilecek!

Bu üç şarttan ilk ikisi, kabul edildi. Ama, Gazze Ablukası’na gelince...

Gazze Ablukası’nın kaldırılmasında Türkiye’nin üç şartı vardı.

Gazze limanına dev jeneratörler taşıyan bir vapur getirilecek ve şehre elektrik verilecek...

İkincisi, Gazze’ye gemilerle Türkiye’den devamlı içme suyu taşınacak...

Üçüncü bir gemi de denizden arıtılan suları Gazze’ye kullanma suyu olarak verecek...

İsrail rejimi, bunları kabulde engeller çıkarmaya çalışıyor.

Gazze Şeridi’nde, 45-50 kilometrekarelik dar bir alana sıkıştırılmış ve bombardımanlarda yıkılmış bir şehirde, iki milyon insan, yıllardır elektrik ve su imkanlarından bile mahrum şekilde yaşıyor ve taşımalar bile eşek sırtında yapılıyor.

Dünya ise bu kabul edilemez duruma, sırf, İsrail’in hayatta kalma hakkı adına göz yumuyor.

***

Bir diğer konu..

İsrail ile Kıbrıs Rum Yönetimi’nin, Doğu Akdeniz’de zengin doğalgaz yataklarına ulaştığı biliniyor. Ancak bu gazın dünyaya ulaştırılmasının en güvenli yolunun Türkiye üzerinden geçeceğini bilen İsrail, bu projeye Türkiye’nin de katılması çağrısı yapıyor.

Türkiye de Rusya tehdidiyle tekrar karşılaşması ve Rusya’dan gelen doğalgazın tehlikeye girmesi karşısında, güvenli doğalgaz kaynaklarına ulaşmak için de bu projeye ilgi gösteriyor.

Ayrıca AB ve ABD ile Erdoğan Türkiyesi arasındaki soğukluk, İsrail’le olan ilişkilerden de kaynaklanıyor. Yani karmaşık bir uluslararası ilişkiler ağı...

***

Elbette, varlığının kabul edilmemesini bile istediğimiz siyonist İsrail rejimiyle münasebetlerin düzeltilmesini hoşnutlukla karşılayamayız.

Ama siyasette ve hele diplomaside, idealite ile realite arasındaki farklılık da unutulmamalıdır.

Star

YAZIYA YORUM KAT